Kategoriler
Genel

YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler -P-

  1. partially = kısmen
  2. participate in = katılmak, iştirak etmek (= take part in, join, attend)
  3. participation = katılma, katılım, ortaklık, katkı, iştirak
  4. particular (pıtik=ulır) = özellik
  5. particularly = özellikle, bilhassa, ayrıntılı olarak
  6. passenger = yolcu, gezgin
  7. passionately = ihtirasla, tutkuyla
  8. patiently = sabırla,
  9. pavement = kaldırım, yol kaplaması
  10. peace and quiet = huzur ve sessizlik
  11. peak = zirve, tepe, doruk, tepe noktası
  12. peculiar = tuhaf, acayip
  13. pedestrian = yaya, yayalara ait, yavan, monoton
  14. penalize = ceza vermek, cezalandırmak
  15. perceive = algılamak, hissetmek, kavramak, kestirmek, seçmek, idrak etmek, sezmek, farketmek
  16. permission = izin, müsaade
  17. persevering = sebatkar, gayretli
  18. persist = ısrar etmek, sürüp gitmek
  19. persuade = ikna etmek
  20. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser
  21. pet = ev hayvanı, evcil hayvan
  22. pioneer = öncü, yol açan, öncülük eden (= forerunner), klavuz
  23. placement = yerleşim, yerleştirme, koyma, sipariş verme
  24. plague (pleyg) = veba, salgın, belâ, felâket, musibet, dert, musallat olmak
  25. plain = sade, düz, desensiz
  26. plead = yalvarmak, dilemek, rica etmek, savunma yapmak, dava açmak, mazeret göstermek
  27. please = memnun etmek, buyurmak, hoşuna gitmek, hoşnut etmek, keyif vermek
  28. pledge (plec) = söz, taahhüt, tutu, sözlü olma
  29. poem = şiir
  30. point = nokta, an, özellik, puan, etki, konu, neden, sayı, uç, mesele, husus, incelik, vurgu, sivri uç, ana fikir, oyma kalemi
  31. policy = politika, ilke, poliçe, kural, önlem, siyaset, tedbir, prensip, hareket tarzı
  32. polio = çocuk felci
  33. pose = ortaya çıkarmak, poz vermek, durma, duruş
  34. possess =sahip olmak, elinde bulundurmak, hakim olmak, egemen olmak
  35. possession = sahiplik, varlık, sahibi olma, iyelik, mülk edinme, cin çarpması, sahip olunan şey, kafayı takma
  36. post = vazife, görev, iş, posta
  37. postpone = ertelemek, geciktirmek, tecil etmek, sonraya bırakmak
  38. practically = resmen, adeta, hemen hemen, uygun olarak, pratik olarak
  39. praise = övmek, övgü
  40. precede = – den önce gelmek
  41. predict = tahminde bulunmak, öngörmek
  42. predictable = tahmin edilebilir, sağı solu belli
  43. prejudice = ön yargılı
  44. present = bu, sunmak, tanıtmak, mevcut, var olan
  45. preserve = korumak, muhafaza etmek
  46. pressure = basınç, baskı, tansiyon, sıkışma, zorlama, darlık, pres, sıkıntı, tazyik
  47. prevent = önlemek, engel olmak, kaçınmak, önüne geçmek, yol göstermek, menetmek, önden gitmek
  48. previously = önceden, eskiden, evvelce, bundan önce
  49. prior = önceki, öncelikli, eski, sabık
  50. prison = hapishane, hapis, cezaevi, delik, hapsetme, kodes
  51. probability = olasılık, ,ihtimal
  52. process = işleyiş, işlem
  53. progress = ilerleyiş, ilerleme, devam etme
  54. promote = desteklemek, güçlendirmek, yükseltmek, terfi ettirmek, özendirmek
  55. prompt = çabuk, ivedi, acele, vakit geçirmeden
  56. promptly = derhal, hemen
  57. proofread = bir metni inceleyip üzerindeki yanlışları düzeltmek, tashih
  58. properly = düzgün, uygunca, uygun olarak, uygun bir şekilde, doğru dürüst, adamakıllı
  59. property = özellik, varlık, mülk, emlâk, nitelik, mal
  60. proportion = oran, orantı
  61. protection against = karşı koruma
  62. provoke = kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak
  63. publish = yayımlamak, yayınlamak, yaymak, basmak, çıkarmak, ileri sürmek, kamuoyuna açıklamak
  64. purchase = alım, alış, satın alma, vesile, satın alınan şey, mekanik güç, mübayaa, sıkı tutma, toprak geliri
  65. purpose = amaç, amaçlı
  66. pursue = takip etmek, izlemek
  67. push = itiş, itme, atak
  68. put forth = ortaya koymak, ileri sürmek, yayınlamak, iddia etmek, göstermek

Bir yanıt yazın