a | * Seslenme bildirir. |
a | * (a:) Şaşma, hatırlama, sevinme, acıma, üzülme, kızma gibi duyguları güçlendirir, cümlenin başında veya sonunda kullanılır. |
a / e | * Çekimli fiilin sonuna gelerek anlamıpekiştirir. |
-a- / -e- | * İsimden fiil türeten ek. |
-a / -e | * Yönelme durumu eki: dağa, eve, yola, öne. Ünlü ile biten isimlerden sonra araya y sesi girer. |
-a / -e | * Fiilden zarf türeten ek: yaza yaza, gide gide, koşa koşa, düşe kalka, güle oynaya. Ünlü ile biten fiillerden sonra araya y sesi girer: yaşaya yaşaya, bekleye bekleye, okuya okuya, yürüye yürüye. Bu ek göre, kala, geçe, sapa örneklerinde kalıplaşmıştır. |
a, A | * Türk alfabesinin birinci harfi, ses bilimi bakımından kalın ünlülerin düz ve geniş olanını gösterir. * Nota işaretlerini harflerle gösterme yönteminde lâ sesini bildirir. |
ab | * Su. |
aba | * Yünden, dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş. * Bu kumaştan yapılmışyakasız ve uzun üstlük. * Bu kumaştan yapılmış olan. * Eskiden dervişlerin giydiği abadan yapılmış, önü açık hırka. * Abla. * Anne. |
aba altından değnek (sopa) göstermek | * yumuşak görünmekle birlikte yine de gözünü korkutmak. |
aba gibi | * (kumaşiçin) kaba ve kalın. |
aba güreşi | * Aba giyilerek ve bele kuşak bağlanarak yapılan bir tür güreş. |
aba vakti yaba, yaba vakti aba | * kişi, ihtiyaçlarınıvaktinden önce ve ucuz olduğu zaman karşılamalıdır. |
abacı | * Aba yapan veya satan kimse. * Abadan giyecek yapan veya satan kimse. * Bedavacı, asalak. |
abacıkebeci, ara yerde sen neci? | * “anlamadığın bu işe ne karışıyorsun?” anlamında kullanılan bir söz. |
abacılık | * Aba yapma veya satma işi. * Abadan giyecek yapma veya satma işi. |
abadî | * Kalınca ve açık saman renginde, yarımat bir yazı kâğıdı türü. |
abajur | * Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan lâmba siperi. * Genellikle üzeri siperli masa lâmbasıveya ayaklı lâmba. |
abajurcu | * Abajur yapan veya satan kimse. |
abajurculuk | * Abajurcunun işi veya mesleği. |
abajurlu | * Abajuru olan. |
abaküs | * Sayı boncuğu, çörkü. |
abalı | * Abası olan, aba giymişolan. |
abandırma | * Abandırmak işi. |
abandırmak | * Bir kimsenin bir yere abanmasını sağlamak. * Bir hayvanıyere çöktürmek. |
abandone | * Dövüşemeyecek duruma gelen (boksör). |
abandone etmek | * dövüşemeyecek duruma getirmek. |
abandone olmak | * dövüşemeyecek duruma gelmek. |
abanî | * Sarımtırak dallınakışlarla işlenmiş bir tür beyaz, ipek kumaş. * Bu kumaştan yapılmış. |
abanma | * Abanmak işi. |
abanmak | * Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. * Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. * Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. * Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye bakmak. |
abanoz | * Abanozgillerin ağır, sert ve siyah renkli tahtası. |
abanoz gibi | * çok sert. |
abanoz kesilmek | * sertleşerek dayanıklılığı artmak. * kirden matlaşmak, rengini kaybetmek. |
abanozgiller | * İki çeneklilerden, sıcak ülkelerde yetişen ve kerestesine abanoz denilen bir bitki familyası. |
abanozlaşma | * Abanozlaşmak durumu alma. |
abanozlaşmak | * Ağaç ve benzeri maddeler uzun süre suda kalarak kararmak. * (insan) uzun süre güneşte kalarak kararmak, yanmak. |
abartı | * Abartma, mübalâğa. |
abartıcı | * Bir şeyi olduğundan büyük veya çok gösterme huyunda olan (kimse), abartmacı, mübalâğacı. |
abartıcılık | * Abartıcı olma durumu, abartmacılık, mübalâğacılık. |
abartılı | * Olduğundan fazla gösterilen, mübalâğalı. |
abartılma | * Abartılmak işi. |
abartılmak | * Abartmak işine konu olmak, mübalâğa edilmek. |
abartısız | * Olduğundan fazla gösterilmeyen, mübalâğasız. |
abartış | * Abartmak işi veya biçimi. |
abartma | * Abartmak işi, mübalâğa. |
abartmacı | * Abartıcı, mübalâğacı. |
abartmacılık | * Abartıcılık, mübalâğacılık. |
Kategoriler