Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 100

atık su * Evlerde, işyerlerinde kullanımdan dolayıkirlenen ve bina dışına sevkedilen pis su.
atıl * Tembel.
* İşsiz, aylak.
* Etkisiz, işe yaramaz.
* Bkz. süreduran.
atılgan * Çekinip korkmadan kendini tehlike veya güçlüklere atan.
* Girişken.
atılganlık * Atılgan olma durumu.
atılım * İleri atılma, atılma işi.
* Hızla ilerleme, hamle, savlet.
* Herhangi bir konuda ilerleme çabası, hamle.
* Sayıkazanmak amacıyla yapılan atılış, hücum.
atılımcı * Durumunu geliştirme gücü gösteren, atılım yapan, hamleci.
atılış * Atılmak işi veya biçimi, atılma.
atılma * Atılmak işi.
atılmak * Atmak işine konu olmak.
* Saldırmak, hücum etmek.
* Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak.
* Bir işe girişmek, başlamak.
* Patlamak.
atım * Atmak işi.
* Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık.
atımcı * Pamuğu, yünü yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, hallaç.
atımcılık * Atımcının işi, hallaçlık.
atımlık * Silâhıdoldurmaya yetecek veya en az bir atım yapabilecek barut miktarı.
* Konuşacak, yazacak söz veya bilgi.
atın ölümü arpadan olsun * çok sevilen bir şey yapılırken veya sevilen bir yiyecek yenilirken sonuç kötü de olsa katlanılacağınıanlatır.
atınısağlam kazığa bağlamak * eşeğini sağlam kazığa bağlamak.
atıp (veya atmak) tutmak * bir kimse veya bir şey için kötü konuşmak.
* abartmalıkonuşmak.
atış * Atmak işi veya biçimi.
* Bir silâhın mermisini amaca ulaştırmak için gereken işve bilgi.
* (kalp, nabız için) Vuruş, çarpış.
atışyeri * Silâh atma alıştırmalarıyapılan yer, poligon.
atışma * Atışmak işi.
* Saz şairlerinin deyişle tartışmaları.
atışmak * Ağız kavgasıetmek.
* Kendisine dargın olan bir kimseye barışıkmışgibi söz söylemek.
* Saz şairleri, belli bir ayak üzerine birbirlerini küçük düşürmek amacıyla karşılıklıdeyişsöylemek.
atıştırma * Atıştırmak işi.
atıştırma yeri * Ayaküstü yemek yenilen yer.
atıştırmak * Acele olarak yemek veya içmek.
* (yağmur veya kar) Serpiştirmek.
atıştırmalık * Atıştırmaya yarayan.
ati * Gelecek.
atik * Çabuk davranan, çevik.
atik * Eski, eski zamanla ilgili.
atik tetik * Çabuk hareket edebilen, çevik.
atiklik * Çabukluk, çeviklik.
atkı * Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü.
* Bazıkadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça.
* Büyük yaba.
* Kapıve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taşveya beton destek, üst eşik.
* Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç.
atkı iplik * Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik kumaşın en ipliği.
atkılama * Atkılamak işi.
atkılamak * Dokuma tezgâhlarında mekikle atkıatmak, argaçlamak.
atkılı * Atkısı olan.
atkuyruğu * Atkuyruğugillerden, kök sapıömürlü olan, daha çok nemli yerlerde yetişen ve ilâç olarak kullanılan bir
bitki (Equisetum arvense).
* Genç kızların saçlarını başlarının arkasına toplayarak uç bölümünü kaldırıp serbest bıraktıklarısaç biçimi.
atkuyruğugiller * Eğrelti otugillerden, örneği atkuyruğu olan bir bitki familyası.
atla arpayıdövüştürmek (veya dalaştırmak) * fesat karıştırmak, ara bozanlık etmek.
atladı geçti Genç Osman! * bir işin bittiğini veya tehlikenin atlatıldığınıanlatır.
atlama * Atlamak işi.
* Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma
veya belli bir yükseklikten aşırma.
* Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı.
atlama beygiri * Yüksekliği 1.70’e ayarlanabilen ve atlamalar için kullanılan beden eğitimi aracı.
atlama tahtası * Daha iyi bir duruma geçmek için araç olarak kullanılan yer veya kimse.
atlama taşı * Suyu geçerken üzerine basıp atlamak için konulan büyük taş, atlangıç.
atlama taşıyapmak * daha iyi bir yere geçmek için bir durumu veya bir kimseyi araç olarak kullanmak.
atlamak * Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak.
* Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak.
* Binmek.
* (basında) Haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek.
* Okuma, yazıyazma, sayısayma gibi işlerde bazı bölümleri bırakıp geçmek.
* Sınıfı okumadan geçmek.
* Yanılmak, aldanmak.
* Çıkmak, inmek.
atlambaç * Çocukların atlama oyunu.
atlandırma * Atlandırmak işi.
atlandırmak * Ata bindirmek veya binecek at vermek.
atlangıç * Suyu geçerken üzerine basıp atlamak için konulan büyük taş, atlama taşı.
atlanılma * Atlanılmak işi.
atlanılmak * Atlanmak.

Bir yanıt yazın