atık su | * Evlerde, işyerlerinde kullanımdan dolayıkirlenen ve bina dışına sevkedilen pis su. |
atıl | * Tembel. * İşsiz, aylak. * Etkisiz, işe yaramaz. * Bkz. süreduran. |
atılgan | * Çekinip korkmadan kendini tehlike veya güçlüklere atan. * Girişken. |
atılganlık | * Atılgan olma durumu. |
atılım | * İleri atılma, atılma işi. * Hızla ilerleme, hamle, savlet. * Herhangi bir konuda ilerleme çabası, hamle. * Sayıkazanmak amacıyla yapılan atılış, hücum. |
atılımcı | * Durumunu geliştirme gücü gösteren, atılım yapan, hamleci. |
atılış | * Atılmak işi veya biçimi, atılma. |
atılma | * Atılmak işi. |
atılmak | * Atmak işine konu olmak. * Saldırmak, hücum etmek. * Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak. * Bir işe girişmek, başlamak. * Patlamak. |
atım | * Atmak işi. * Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık. |
atımcı | * Pamuğu, yünü yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, hallaç. |
atımcılık | * Atımcının işi, hallaçlık. |
atımlık | * Silâhıdoldurmaya yetecek veya en az bir atım yapabilecek barut miktarı. * Konuşacak, yazacak söz veya bilgi. |
atın ölümü arpadan olsun | * çok sevilen bir şey yapılırken veya sevilen bir yiyecek yenilirken sonuç kötü de olsa katlanılacağınıanlatır. |
atınısağlam kazığa bağlamak | * eşeğini sağlam kazığa bağlamak. |
atıp (veya atmak) tutmak | * bir kimse veya bir şey için kötü konuşmak. * abartmalıkonuşmak. |
atış | * Atmak işi veya biçimi. * Bir silâhın mermisini amaca ulaştırmak için gereken işve bilgi. * (kalp, nabız için) Vuruş, çarpış. |
atışyeri | * Silâh atma alıştırmalarıyapılan yer, poligon. |
atışma | * Atışmak işi. * Saz şairlerinin deyişle tartışmaları. |
atışmak | * Ağız kavgasıetmek. * Kendisine dargın olan bir kimseye barışıkmışgibi söz söylemek. * Saz şairleri, belli bir ayak üzerine birbirlerini küçük düşürmek amacıyla karşılıklıdeyişsöylemek. |
atıştırma | * Atıştırmak işi. |
atıştırma yeri | * Ayaküstü yemek yenilen yer. |
atıştırmak | * Acele olarak yemek veya içmek. * (yağmur veya kar) Serpiştirmek. |
atıştırmalık | * Atıştırmaya yarayan. |
ati | * Gelecek. |
atik | * Çabuk davranan, çevik. |
atik | * Eski, eski zamanla ilgili. |
atik tetik | * Çabuk hareket edebilen, çevik. |
atiklik | * Çabukluk, çeviklik. |
atkı | * Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü. * Bazıkadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. * Büyük yaba. * Kapıve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taşveya beton destek, üst eşik. * Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç. |
atkı iplik | * Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik kumaşın en ipliği. |
atkılama | * Atkılamak işi. |
atkılamak | * Dokuma tezgâhlarında mekikle atkıatmak, argaçlamak. |
atkılı | * Atkısı olan. |
atkuyruğu | * Atkuyruğugillerden, kök sapıömürlü olan, daha çok nemli yerlerde yetişen ve ilâç olarak kullanılan bir bitki (Equisetum arvense). * Genç kızların saçlarını başlarının arkasına toplayarak uç bölümünü kaldırıp serbest bıraktıklarısaç biçimi. |
atkuyruğugiller | * Eğrelti otugillerden, örneği atkuyruğu olan bir bitki familyası. |
atla arpayıdövüştürmek (veya dalaştırmak) | * fesat karıştırmak, ara bozanlık etmek. |
atladı geçti Genç Osman! | * bir işin bittiğini veya tehlikenin atlatıldığınıanlatır. |
atlama | * Atlamak işi. * Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma. * Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı. |
atlama beygiri | * Yüksekliği 1.70’e ayarlanabilen ve atlamalar için kullanılan beden eğitimi aracı. |
atlama tahtası | * Daha iyi bir duruma geçmek için araç olarak kullanılan yer veya kimse. |
atlama taşı | * Suyu geçerken üzerine basıp atlamak için konulan büyük taş, atlangıç. |
atlama taşıyapmak | * daha iyi bir yere geçmek için bir durumu veya bir kimseyi araç olarak kullanmak. |
atlamak | * Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak. * Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak. * Binmek. * (basında) Haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek. * Okuma, yazıyazma, sayısayma gibi işlerde bazı bölümleri bırakıp geçmek. * Sınıfı okumadan geçmek. * Yanılmak, aldanmak. * Çıkmak, inmek. |
atlambaç | * Çocukların atlama oyunu. |
atlandırma | * Atlandırmak işi. |
atlandırmak | * Ata bindirmek veya binecek at vermek. |
atlangıç | * Suyu geçerken üzerine basıp atlamak için konulan büyük taş, atlama taşı. |
atlanılma | * Atlanılmak işi. |
atlanılmak | * Atlanmak. |
Kategoriler