azışmak | * Gittikçe kızışmak, şiddetlenmek. |
azıştırma | * Azıştırmak işi. |
azıştırmak | * Azışmasına yol açmak. |
azıtma | * Azıtmak işi. |
azıtmak | * Azgın duruma getirmek. * Çığırından çıkarmak. |
azil | * Görevden alma. |
azim | * Bir işteki engelleri yenme kararı. |
azimet | * Gidiş. |
azimet etmek | * gitmek, yola çıkmak. |
azimkârane | * Kararlı. * Kararlılıkla, kararlı olarak. |
azimli | * Kararında, tutumunda direnen, kararlı. |
azit | * Azothidrik asit HN3 deki hidrojenin yerine bir kökün geçmesi ile türeyen birleşiklere verilen ad. |
aziz | * Sevgide üstün tutulan, muazzez. * Ermiş, eren. |
azize | * Ermişkadın. |
aziziye | * Sultan Abdülaziz’in ve devlet adamlarının giydiği fes. |
azizlik | * Aziz olma durumu. * Muziplik. |
azizlik etmek | * muziplik etmek. |
azledilme | * Azledilmek işi. |
azledilmek | * Görevden alınmak. |
azletme | * Azletmek işi. |
azletmek | * Bir görevliyi işinden ayırıp açıkta bırakmak, görevden almak, çıkarmak. |
azlık | * Az olma durumu. * Azınlık. |
azlolunma | * Azlolunmak işi. |
azlolunmak | * Görevinden alınmak, görevinden çıkarılmak. |
azma | * Azmak işi. * İki ayrıırkın karışmasından doğan, kırma, melez, metis. |
azmak | * Küçük su birikintisi, gölcük. * Bataklık. |
azmak | * Taşkınlıkta ileri gitmek, kötülüğünü artırmak. * (deniz, ırmak vb. için) Kabarmak, taşmak. * (yara, hastalık vb. için) Etkili, tehlikeli duruma gelmek. * Cinsel duygularıartmak. * (çamaşır) Artık ağartılamaz duruma gelmek. * (hayvanlar için) İki ayrıırktan doğmak. |
azman | * Çok gelişmiş. * Azma. * Kerestelik tomruk. |
azman kaya | * Kaya balığının bir çeşidi. |
azmanlaşma | * Azmanlaşmak işi. |
azmanlaşmak | * İrileşmek, kocaman duruma gelmek. |
azmetme | * Azmetmek işi. |
azmetmek | * Bir işteki engelleri yenmeye karar vermişolmak. |
azmettirme | * Azmettirmek işi. |
azmettirmek | * Bir suçu veya herhangi bir işi kesinlikle yapmasına karar verdirmek. |
azmışkudurmuştan beterdir | * “coşkun ve heyecana kapılmışkimseyi zaptetmek zordur” anlamında kullanılır. |
aznavur | * Gürcüce, iri “yarı” “kırıcı” sinirli, asık yüzlü, sert kimse. |
aznavur gibi | * zalimce davranan. |
aznif | * Bir tür domino oyunu. |
azoik | * İçinde fosil bulunmayan (toprak). * En eski jeolojik (sistem). |
azol | * Heterosiklik birleşiklerin önemli bir sınıfına verilen ad. |
azonal | * Yeryüzünün herhangi bir noktasında enleme bağlı olmaksızın meydana gelen olay. |
azot | * Atom numarası7, atom ağırlığı14,008 olan, havada beşte dört oranında bulunan, rengi, kokusu, tadı olmayan element. KısaltmasıN. |
azotlama | * Azotlamak işi. * Azotlu besin almayan bitki veya hayvanların dokularındaki serbest azotu tespit etme işi. |
azotlamak | * Azotla karıştırmak veya birleştirmek. |
azotlanmış | * Azotlama işlemi yapılmış. |
azotlu | * İçinde azot bulunan. |
azotometre | * Bir organik maddede bulunan azotun gaz hacmini ayarlamaya yarayan aygıt. |
azotölçer | * Azotometre. |
Azrail | * Tanrı buyruğu ile insanların canınıalmakla görevli olduğuna inanılan melek. |
Kategoriler