Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 18

affetmişsin * “hiç de öyle değil”, yanılıyorsun” anlamında kullanılır.
affettirme * Affettirmek işi.
affettirmek * Bağışlanmasını sağlamak.
affettuoso * Bir parçanın yumuşak ve duygulu bir biçimde çalınacağınıanlatır.
affeyleme * Affeylemek işi.
affeylemek * Affetmek.
affınıdilemek (veya istemek) * bir işveya görevi yerine getiremeyeceğini nezaketle bildirmek.
affınıza sığınarak * “bağışlayacağınıza güvenerek” anlamında bir nezaket sözü.
affolunma * Affolunmak işi.
affolunmak * Bağışlanmak, affedilmek.
Afgan * Afganistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.
* Afganistan’a ve Afganistan halkına özgü olan.
Afganlı * Afgan.
afi * Gösteriş, çalım, caka.
afi kesmek (satmak veya yapmak) * birine karşı gösterişyapmak, kabadayılık etmek.
afif * İffetli.
afife * Namuslu, iffetli, saygıdeğer (kadın).
afili * Gösterişli, çalımlı.
afis * Gümüş balığının küçüğü.
afiş * Bir şeyi duyurmak, tanıtmak için hazırlanan, çoğu resimli duvar ilânı.
afişasmak * duvarlara ilân yapıştırmak.
afişyutmak * yalana dolana kanmak.
afişçi * Afişyapan sanatçı.
afişçilik * Afişyapma sanatı.
afişe * Açığa çıkmış, duyulmuş.
afişe etmek * açığa vurmak, belirtmek, duyurmak, dile düşürmek, reklâm etmek.
afişe olmak * (bir kimse) bilinmeyen bir yönüyle tanınmak.
afişleme * Afişasma işi, afişlemek işi.
afişlemek * Afişasıp duyurmak.
* Nitelemek, göstermek.
afişte kalmak * (oyun için) ilgi görerek günlerce oynanmak.
afiyet * Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik.
afiyet bulmak * iyileşmek, sağlığınıkazanmak.
afiyet olsun * bir şey yiyip içenlere “yarasın” anlamında söylenen iyi dilek sözü.
afiyet şeker olsun * “yarasın, ağız tadıyla yensin'” anlamında söylenir.
afiyet üzere olmak * sağlıklı, rahat yaşamak.
afiyetle * ağız tadıyla, keyifle.
afoni * Bkz. Ses yitimi.
aforizm * Özlü söz, özdeyiş.
aforoz * Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen “cemaatten kovma” cezası.
aforoz etmek * kilise birliğinden çıkarmak.
* darılıp biriyle konuşmamak, yakını olmaktan çıkarmak, ilgiyi kesip uzaklaştırmak, adınıduymak bile
istememek.
aforozlama * Aforozlamak işi.
aforozlamak * Aforoz etmek, kovmak.
aforozlu * Aforoz edilmiş, kovulmuş, uzaklaştırılmış.
afra tafra * Çalım.
* Çalımlı.
afralıtafralı * Çalımlı.
Afrika çekirgesi * Değişik boyda ve renkte genellikle kuzey Afrika’da ekilmemişarazilerde rastlanan zararsız bir çekirge
(Locusta migratona).
Afrika domuzu * Çift parmaklılardan, kalın derili, Afrika’da yaşayan ve yaban domuzuna benzer bir hayvan (Phacochoerus
aethiopicus).
Afrika menekşesi * İki çeneklilerden, tüylü yapraklı, mor, pembe, beyaz renkli çiçekleri olan, evlerde saksıda yetiştirilen çok
yıllık bir süs bitkisi (Saintpaulia ionantha).
Afrikalı * Afrika kökenli olan kimse.
* Afrikalı oyuncu.
Afrikalılık * Afrikalı olma.
afsun * Büyü, füsun.

Bir yanıt yazın