Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 19

afsuncu * Büyücü, üfürükçü.
afsunculuk * Afsuncunun yaptığı iş.
afsunlama * Afsunlamak işi.
afsunlamak * Büyülemek.
afsunlanma * Afsunlanmak işi.
afsunlanmak * Büyülenmek.
afsunlu * Büyülü, sihirli, füsunkâr.
Afşar * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
aft * Pamukçuk.
aftos * Oynaş, metres.
afur tafur * Çalım.
afur tafura gelmemek * çalım satmadan hoşlanmamak; böyle bir davranışa karşıtepki göstermek.
afyon * Olgunlaşmamışhaşhaşkapsüllerine yapılan çizintilerden sızan, sonradan katılaşan süt; içinde morfin ve
kodein gibi çok uyuşturucu maddeler bulunan, güçlü bir zehir olmakla birlikte, hekimlikte kullanılan değerli bir ilâç.
afyon çekmek * keyif için afyon yutmak.
afyon ruhu * Yatıştırıcı olarak kullanılan afyon tentürü.
afyonkeş * Keyif için afyon yutan veya çeken (kimse), afyon tiryakisi.
afyonkeşlik * Afyon çekmeye düşkünlük.
afyonlama * Afyonlamak işi.
afyonlamak * Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak.
* Telkin yoluyla doğru düşünmeyi önleyerek zararlı bir yola sürüklemek.
afyonlanma * Afyonlanmak işi.
afyonlanmak * Afyonlamak işi yapılmak.
afyonlu * İçinde afyon bulunan.
* Afyon yutmuş.
* Dalgın, uyuşmuş, uyuşuk (kimse).
afyonu başına vurmak * aşırıdavranışlarda bulunacak kadar öfkelenmek, ne yaptığını bilememek.
afyonunu patlatmak * kendi keyfine dalmışolan birini öfkelendirmek.
Ag * Gümüş’ün kısaltması.
aga * Ağa.
agâh * Bilir, bilgili, haberli, uyanık.
agâh olmak * bilgi edinmişolmak.
agami * Güney Amerika’da yaşayan, mavi ve yeşil metalik yansımalı bir kuş.
aganta * Yısa veya lâçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen
emir.
agaragar * Deniz yosunlarından çıkarılan, beslenme endüstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullanılan bir tür
jelâtin, jeloz.
agel * Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüşkalın çember bağ.
agitato * Bir parçanın canlıve coşkulu çalınacağınıanlatır.
aglütinasyon * Kümeleşim.
aglütinin * Serumda meydana gelen antikor.
agnosi * Tanısızlık.
agnostik * Bilinemezci.
* Bilinemezcilikle ilgili.
agnostisizm * Bilinemezcilik.
agnozi * Duyularda herhangi bir bozukluk olmamasına rağmen sınav sisteminin belirli bir yerindeki doku
bozukluğundan ileri gelen algıkaybıveya yokluğu.
Agop’un kazı gibi bakmak * aptal aptal bakmak.
agora * Yunan klâsik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan,
halk meydanı.
agorafobi * Bkz. alan korkusu.
agraf * Kanca, kopça.
agrafi * Bkz. yazma yitimi.
agrandisman * Büyültme.
agrandisör * (fotoğrafçılıkta) Büyülteç.
agreje * (yabancıülkelerde) Doçent olmak için sınav vermişkimse, doçent.
agreman * Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı.
agu * Süt çocuklarının neşelendikleri zaman çıkardıklarıses.
agu bebek * Büyüdüğü hâlde bebekliğe özenen çocuklara alay yollu söylenir.

Bir yanıt yazın