agucuk | * Süt çocuğu. * Süt çocuğunu sevmek için söylenir. |
agulama | * Agulamak işi. * Yeni doğmuş bebeklerin çıkardığıses. |
agulamak | * (bebek) Agu agu diye ses çıkarmak. |
aguş | * Kucak. |
ağ | * İplik, sicim, tel gibi ince şeylerden kafes biçiminde yapılmışörgü. * Örümcek gibi birtakım hayvanların salgılarıyla oluşturduklarıörgü. * Ülke yüzeyine yaygınlaştırılmışörgü, şebeke. * Tuzak. * Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmışörgü. * Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. |
ağ | * Donun veya pantolonun apışarasına gelen yeri, apışlık. |
ağatmak (veya bırakmak) | * balık avlamak için denize ağsalmak. |
ağbenek | * Açıklıkoyulu kahverengi ağgörünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan asklımantar. * Bu mantarın ortaya çıkardığıekin hastalığı. |
ağçekmek | * yakalanan balıklarıtoplamak için ağısudan çıkarmak. |
ağiğnesi | * Ağın örülmesinde kullanılan iğbiçiminde tahtadan veya plâstikten yapılmışalet. |
ağipliği | * Keten, kenevir, naylon gibi maddelerden ağyapımında kullanılan iplik. |
ağkayığı | * Balık ağlarınıtaşıyan kayık. |
ağkepçe | * Balıkçılıkta kullanılan, ağdan örülerek yapılan uzun saplısepet. |
ağkurdu | * En çok elma ve erik gibi yemişağaçlarına zarar veren bir kurt. |
ağkurşunu | * Balık ağlarınısuda tutmaya yarayan zeytin çekirdeği biçiminde delikli kurşun madde. |
ağmantarlar | * İnsan ve hayvanlarda hastalığa yol açan ve birçok türü içine alan ilkel bitkiler topluluğu. |
ağtabaka | * Göz yuvarlarının iç yüzeyinde görme sinirinin yayılması ile beliren, ışığa duyarlı, ağımsı bölüm, retina. |
ağtonos | * Gotik mimaride kullanılmış, ağbiçiminde parçalıtonos. |
ağtorba | * 25 cm genişliğinde ve 50 cm uzunluğunda ağdan yapılmışkırmızıyosunların suya dalınarak avlamada kullanılan, bir ip ve kayıktaki makara yardımı ile suyun yüzeyine çıkıp inebilen bir torba. |
ağyatak | * Hamak. |
ağa | * Kırlık kesimde geniştoprakları olan, sözü geçen, varlıklıkimse. * Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen san. * Büyük kardeş, ağabey. * Okur yazar olmayan yaşlıca kişilerin adlarıyla birlikte kullanılan san. * Osmanlıİmparatorluğunda bazıkuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. |
ağa borç eder, uşak harç | * ağa para sıkıntısı içinde olup borç etse de, uşak, hâlden anlamaz ve bol harcamayısürdürür. |
ağa kapısı | * Yeniçeri ağasının dairesi. |
ağa yamağı | * Yeniçeri ağasına bağlıemir çavuşu. |
ağababa | * Dede, ata. * Sanı”ağa” olan babaya çocuğunun seslenişi. * Bir yerde, bir topluluk içinde etkili olan, sözü geçen, ileri gelen (kimse). |
ağabey | * Bir kimsenin kendinden yaşça büyük olan erkek kardeşi. * Kardeşolmayanlar arasında da genellikle yaşça büyük olanlara bir saygıseslenişi olarak kullanılır. |
ağabeylik | * Ağabey olma durumu. |
ağabeylik etmek (veya yapmak) | * Birini ağabey gibi korumak, gözetmek. |
ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur | * çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler. |
ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz | * davranışlarına engel olacak hiçbir takıntısıyok. |
ağaca dayanma kurur, adama (insana) dayanma ölür | * insan yapacağı işte başkalarına değil, kendine güvenmelidir. |
ağacıkurt, insanıdert yer | * kurt ağacınasıl içten içe kemirirse dert de insanı içten içe yer bitirir. |
ağaç | * Gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. * Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. * Direk. |
ağaç arısı | * Düzgün kanatlı, kuyruğunda yumurtlama hortumu olan, 3-4 cm boyunda ağaç zararlısı. |
ağaç balı | * Erik, kayısı gibi ağaçlardan sızan zamk. |
ağaç biti | * Yarım kanatlılardan, bitkiler üzerinde yaşayan, sıçrayıcı bir böcek türü (Psylla). |
ağaç çileği | * Ahududu. |
ağaç ebegümeci | * Ebegümecigillerden, boyu yüksek bir ot (Fr. lavatere). |
ağaç kaplama | * Konut duvarlarınıyalıtma ve güzelleştirme amacıyla ağaç veya ağaç ürünlerinden yararlanılarak yapılan kaplama. |
ağaç kavunu | * Turunçgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, taç yapraklarımavimsi pembe, küçük bir ağaç (Citrus medica). * Bu ağacın iri bir limon görünüşündeki buruşuk kabuklu yemişi. |
ağaç kurbağası | * Kurbağagillerden, boyu 3-5 cm olan, sırtıyaprak yeşili, ağaçlara tırmanan bir kurbağa türü (Hyla arborea). |
ağaç kurdu | * Ağaçlarıkemirerek beslenen birtakım sinek kurtçuklarına verilen ad. |
ağaç küpesi | * Hatmi. |
ağaç mantarı | * Ağaçta biten bazitli mantarlara verilen ad. |
ağaç minesi | * Mine çiçeğigillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kırmızı, mor çiçekli bir ağaççık (Lantana). |
ağaç mobilya | * Oturma, yemek yeme, çalışma, yatma vb. işlerin yapılmasında kolaylık ve rahatlık sağlayan, parçalarının büyük çoğunluğu masif, lifli, yangalıve tabakalıağaç malzemeden yapılan, taşınabilir veya sabit olarak kullanılan eşya. |
ağaç nemi | * Ağaçta bulunan su miktarının, aynıağacın mutlak kuru ağırlığına oranı. |
ağaç olmak | * bir yerde ve ayakta çok beklemek. |
ağaç oyma | * Oyma baskısanatlarından düz bir baskıtekniği. |
ağaç sakızı | * Reçine. |
Kategoriler