Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 21

ağaç sansarı * Sansargillerden, sırtıkoyu esmer, karnıdaha açık, iyi tırmanan, postu değerli bir memeli türü (Martes
martes).
ağaç yaşiken eğilir * çocuklar küçük yaşta kolay eğitilir, büyük insan kolay kolay eğitilemez.
ağaççık * Taflan gibi, dallarıdibinden başlayarak çatallanan küçük ağaç.
ağaççılık * Ağaç yetiştirme işi.
ağaçdelen * Yuva yapmak için ağaçları oyan böcek.
ağaçkakan * Serçegillerden, ağaç kurtları ile geçinen bir kuş(Picus).
ağaçkesen * Zar kanatlılardan, kurtçuklarıen çok gül fidanlarıüzerinde yaşayarak yapraklara zarar veren, kara renkli bir
böcek (Hylotoma).
ağaçlama * Ağaçlamak işi.
ağaçlamak * Ağaçlandırmak.
ağaçlandırılma * Ağaçlandırılmak işi.
ağaçlandırılmak * Ağaçlıduruma getirilmek.
ağaçlandırma * Ağaçlandırmak işi.
ağaçlandırmak * Bir yeri ağaçlıduruma getirmek.
ağaçlanma * Ağaçlanmak işi.
ağaçlanmak * Ağaçlıduruma gelmek.
ağaçlaşma * Ağaçlaşmak durumu.
* Bitki şekilleri gösteren ve akiklerde olduğu gibi maden filizlerinin gerek yüzeyinde gerek içlerinde rastlanan
tabiî desen.
ağaçlaşmak * Ağaç durumuna gelmek.
ağaçlı * Ağacı olan.
ağaçlık * Ağaç öbeği.
* Ağacı bol olan (yer).
ağaçlıklı * Ağaçları bol olan (yer).
ağaçsı * Ağaca benzeyen, ağacıandıran.
ağaçsız * Ağacı olmayan.
ağalanma * Ağalanmak işi.
ağalanmak * Ağa tavrıtakınarak çalım yapmak.
ağalık * Ağa olma durumu.
* Kibar ve cömertçe davranış.
-ağan / -eğen * Fiilden sıfat ve isim yapma eki: yat-ağan, gez-eğen, ol-ağan, dur-ağan, piş-eğen vb.
ağanın alnıterlemezse ırgadın burnu kanamaz * işveren işçisi ile birlikte çalışmazsa işçi işe var gücüyle sarılmaz.
ağanın eli tutulmaz * cömertliği, elinin açıklığı, tartışılmaz.
ağarık * Aklaşmış, rengi solmuş.
ağarma * Ağarmak işi.
* Tan atma, şafak sökme.
ağarmak * Ak olmak, ak duruma gelmek, beyazlanmak, solmak.
* Aydınlanmak.
ağartı * Uzaktan ancak seçilebilen, belli belirsiz bir aklık.
* Süt, yoğurt, peynir, ayran gibi yiyecek ve içecekler.
ağartılma * Ağartılmak işi.
ağartılmak * Temizlenmek, beyazlatılmak.
ağartma * Ağartmak işi.
* Kuyumculukta gümüşü temizleme işi.
ağartmak * Ak duruma getirmek, beyazlatmak.
ağbeneklilik * Arpa bitkisinde görülen mantar hastalığı(Pyrenophora).
ağcı * Ağile balık tutarak geçinen kimse.
ağcık * Palmiyelerde çiçeklerin dibinin çevresindeki telli kın.
ağcılık * Ağile balık tutma.
ağda * Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği.
ağda yapmak * vücuttaki fazla tüyleri ağda ile almak, temizlemek.
ağdacı * Şeker, tatlıve helva yapımında ağda hazırlayan işçi.
* Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kıllarıtemizlemeyi meslek edinmişkimse.
ağdalanma * Ağdalanmak işi.
ağdalanmak * Ağda durumuna gelmek, ağdalaşmaya başlamak.
* Ağda bulaşmak.
ağdalaşma * Ağdalaşmak durumu.
ağdalaşmak * Ağda durumuna gelmek, ağdalanmak.
* (sohbet) Tam tadına varılır durum almak, koyulaşmak.
ağdalaştırma * Ağdalaştırmak işi.
ağdalaştırmak * Ağda durumuna getirmek.
ağdalı * Ağdalanmış.
* (deyişiçin) Bilinmeyen kelimelerle, anlaşılması güç, dolambaçlıcümlelerden oluşan.
* Karmaşık.

Bir yanıt yazın