Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 3

abeslik * Abes olma durumu.
abıhayat * Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağlayan bir su, bengi su.
abıhayat içmiş * yaşıçok ilerlemişolduğu hâlde genç görünen (kimse).
abıkevser * Cennette bulunduğuna inanılan Kevser ırmağının adı.
abıru * Yüz suyu.
* Irz, namus, şeref, haysiyet.
abide * Anıt.
abideleşme * Anıtlaşma.
abideleşmek * Anıtlaşmak.
abideleştirme * Anıtlaştırmak işi.
abideleştirmek * Anıtlaştırmak.
abidemsi * Anıt benzeri.
abidevî * Anıtla ilgili, anıtsal, anıta benzer, anıt gibi.
abis * Okyanusların çok derin yeri ve daha özel olarak, güneş ışığının erişemediği kesim.
abiye * Bayanların özel gecelerde giydiği şık giysi veya tuvalet.
abla * Bir kimsenin kendinden büyük olan kız kardeşi.
* Büyük kız kardeşgibi saygıve sevgi gösterilen kız veya kadın.
* Genel ev veya randevu evi işletmecisi kadın, çaça, mama.
ablak * Yayvan ve dolgun yüz veya yüzü böyle olan (kimse).
ablakça * Ablak gibi, ablak tarzında.
ablaklık * Ablak olma durumu.
ablalık * Abla olma durumu.
ablalık etmek * abla gibi yakın ve koruyucu davranışta bulunmak.
ablâtif * Çıkma durumu.
ablatya * Uzunluğu 150, genişliği 4-10 kulaç olan bir balık ağı.
abli * Yarım serenleri sağa, sola veya ortaya çevirmek için bunların ucuna bağlı bulunan donanım.
abliyi kaçırmak (veya bırakmak) * şaşırmak, soğuk kanlılığınıyitirmek, ipin ucunu kaçırmak.
abluka * Bir ülkenin veya bir yerin dışdünya ile olan her türlü bağlantısınıkuvvet kullanarak kesme, kuşatma, ihata.
abluka altında tutmak * ablukayı devam ettirmek.
abluka etmek * genellikle denizden kuşatmak.
* etrafını çevirmek, bulunduğu yerden ayırmak.
ablukaya almak * Bkz. abluka etmek.
ablukayı kaldırmak * abluka kararından ve uygulamasından vazgeçmek.
ablukayı yarmak * abluka bölgesini zor kullanarak yarıp geçmek.
abone * Önceden ödemede bulunarak süreli yayınlara alıcı olma işi.
* Peşin para ile bir şeye belli bir süre için alıcı olan kimse.
* Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getirmek.
abone etmek * peşin para ile belli bir süre için bir şeyi sürekli olarak almayı sağlamak.
abone olmak * peşin para ile belli bir süre için bir şeyi sürekli olarak almayı önceden üstlenmek.
abone yapmak * abone olmayı sağlamak..
abonelik * Abone veya aboneler için kullanılabilecek kadar olan.
abonman * Bir satıcıveya kamu kuruluşu ile alıcılar arasında yapılan anlaşma.
aborda * Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanınıvererek yanaşması.
aborda etmek * (gemi için) yanlamasına yanaşmak.
abra * Bozuk teraziyi dengelemek için hafif gelen kefeye konulan taş, demir, çivi gibi ağırlık, dara.
* Bir değiştokuşta üste verilen şey.
abrakadabra * Eski çağlarda bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan büyülü söz.
* Sihirbazların sıkça kullandığı büyülü söz.
abrama * Abramak işi, idare.
abramak * (deniz taşıtları için) Yönetmek, idare etmek.
abraş * Alaca benekli.
* (bitki yapraklarında) Klorofil azlığından dolayıaçık renkte lekeleri olan.
* Çilli, çopur yüzlü, açık renk gözlü, çapar.
* Deseni ve atkısı bozuk halı.
* Çarpık, eğri, düzgün olmayan.
* Ters, kaba, görgüsüz.
abril * Nisan, april.
abstraksiyonizm * Bkz. soyutçuluk.
abstre * Soyut, somut karşıtı, mücerret.
abstre sayı * Bkz. soyut sayı.
absürt * Saçma.
absürt tiyatro * Bkz. saçma tiyatro.
abu * Şaşma ve korku bildirir.

Bir yanıt yazın