ak yıldız | * Çoban yıldızı. |
aka | * Büyük kardeş, ağabey. |
akabe | * Tehlikeli, sarp ve zor geçit. |
akabinde | * Arkasından, hemen arkadan, ardından, hemen ardından. |
akacak kan damarda durmaz | * herhangi bir zarar karşısında bunun kaçınılmaz olduğunu anlatarak avundurmak için söylenir. |
akaç | * Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru, oluk veya başka araç. * Kanal, ark, su yolu. * Yer altısu oluğu. |
akaçlama | * Akaçlamak işi, tefcir, drenaj. * Yer altısularınıtoplayan tesisat. |
akaçlamak | * Bir yerde birikmişsularıakıtmak. * Bataklıklarıakaç yoluyla kurutmak. |
akaçlatma | * Akaçlatmak işi. |
akaçlatmak | * Akaçlama işini yaptırmak. |
akademi | * Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu. * Yüksek okul. * Çıplak modelden yapılmışinsan resmi. |
akademici | * Kurallara bağlıresim ve heykel çalışmasıyapan kişi veya sanatçı. |
akademicilik | * Resim veya heykel çalışmasında kurallara bağlılık. |
akademik | * Akademi ile ilgili. * Bilimsel niteliği olan. |
akademisyen | * Akademi üyesi. |
akağaç | * Gürgengillerin, kerestesinden yararlanılan beyaz kabuklu bir türü (Betula alba). |
akait | * Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü veya bunlarıtoplayan kitap. |
akaju | * Maun. * Maundan yapılmış. |
akak | * Akarsu yatağı, yatak, mecra. * Irmak, dere, çay, küçük akarsu. * (su için) İvinti yeri. * Eğimi, inişi fazla olan yer. |
akala | * Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü. |
akamber | * Özellikle amber balığının bağırsaklarından çıkarılan, kül renginde, yapışkan, bükülgen ve misk gibi kokulu olan bir taş. * Sıcak üİkelerde yetişen bir ağaçtan (Hymenea) elde edilen katı, güzel kokulu reçine. |
akamet | * Kısırlık, verimsizlik. * Başarısızlık, sonuçsuzluk. |
akamete uğramak | * başarısız, sonuçsuz kalmak. |
akan sular durmak | * itiraza, söyleyeceği söze yer kalmamak. |
akan yıldız | * Güneşsistemine bağlı, kesin yörüngesi bulunmayan ve bu sebeple atmosferin üst katmanlarına girince ateş külçesi durumuna dönüşen küçük gök cismi, ağma, şahap, meteor. |
akar | * Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağgibi mülk. |
akar amber | * Asya ve Amerika’da yetişen, odunu ceviz ağacınınkine benzeyen, güzel kokulu öz suyu olan büyük bir ağaç (Liquidambar orientalis). |
akarca | * Kemik veremi. * Sürekli işleyen çı ban, fistül. * Küçük akarsu. * Kaplıca. |
akaret | * Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân gibi mülk. |
akarlar | * Tıknaz yapılı, gövdeleri halkasız, başları göğüsle birleşik, ağız yapılarıısırıcı, sokucu veya emici örümceğimsiler takımı. |
akarsu | * Yeryüzünde ve yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su. * Tek sıra elmastan veya inciden gerdanlık. * Kesintisi olmayan, aralıksız. |
akaryakıt | * Benzin, gaz yağı, mazot gibi sıvıdurumunda olan yakacak. |
akaryakıt istasyonu | * Benzin, gaz, motorin gibi yakıtların satıldığıyer. |
akasma | * Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarılıcı bir bitki; yaban asması, Meryem ana asması(Clematis vitalba). |
akasya | * Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok çeşitleri yetişen ve tanen, zamk, boya gibi maddelerinden yararlanılan bir ağaç (Acacia). * Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı(Robinia pseudoacacia). |
akbaba | * Akbabagillerden, başıve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş(Vultur monachus). * İhtiyar. |
akbabagiller | * Gündüz yırtıcılarıalt takımının, kanatları genişve büyük olan, iyi uçan büyük kuşları içine alan bir familyası. |
akbakla | * Kuru fasulye. |
akbalık | * Sazangillerden, eti kılçıklı, yumurtası ile tarama yapılan bir balık (Leuciscus). * Akya balığı. |
akbalıkçıl | * Leyleksilerden, bataklık, ırmak ve göl kıyılarında yaşayan, oldukça büyük, ak renkli bir kuştürü (Egretta alba). |
akbaş | * Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklıyabanî bir tür kuş, deniz kazı(Bemicla). |
akbuğday | * Kurak iklime dayanıklı, beyaz kabuklu, ekmeklik buğday. |
akburçak | * Baklagillerden, burçağa yakın bir bitki cinsi (Lathyrus sativus). |
akciğer | * Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü dolduran ve solunum organının temeli olan, sağlısollu iki parçalı organ. |
akciğer göbeği | * Akciğerin, iç yan yüzünün hemen arkasında bronş, sinir ve damarların girip çıktığıyer. |
akciğer kesecikleri | * Akciğer lopçuğunun parçaları; bronşçukların son bölümü. |
akciğer lopçuğu | * Birçok akciğer keseciğinin birleşerek oluşturduğu parça. |
akciğer peteği | * Akciğerlerde solunumda gaz alışverişini sağlayan, hava borucuklarının sonunu oluşturan kesecik. |
akciğer zarı | * Göğüs boşluğunun içini ve bu boşluğun içinde bulunan akciğerin dışınıkaplayan ince zar, plevra. |
akciğerliler | * Karından bacaklıyumuşakçaların tek ciğerle soluk alan bir takımı. |
Kategoriler