Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 33

ak yıldız * Çoban yıldızı.
aka * Büyük kardeş, ağabey.
akabe * Tehlikeli, sarp ve zor geçit.
akabinde * Arkasından, hemen arkadan, ardından, hemen ardından.
akacak kan damarda durmaz * herhangi bir zarar karşısında bunun kaçınılmaz olduğunu anlatarak avundurmak için söylenir.
akaç * Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak
için kullanılan boru, oluk veya başka araç.
* Kanal, ark, su yolu.
* Yer altısu oluğu.
akaçlama * Akaçlamak işi, tefcir, drenaj.
* Yer altısularınıtoplayan tesisat.
akaçlamak * Bir yerde birikmişsularıakıtmak.
* Bataklıklarıakaç yoluyla kurutmak.
akaçlatma * Akaçlatmak işi.
akaçlatmak * Akaçlama işini yaptırmak.
akademi * Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu.
* Yüksek okul.
* Çıplak modelden yapılmışinsan resmi.
akademici * Kurallara bağlıresim ve heykel çalışmasıyapan kişi veya sanatçı.
akademicilik * Resim veya heykel çalışmasında kurallara bağlılık.
akademik * Akademi ile ilgili.
* Bilimsel niteliği olan.
akademisyen * Akademi üyesi.
akağaç * Gürgengillerin, kerestesinden yararlanılan beyaz kabuklu bir türü (Betula alba).
akait * Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü veya bunlarıtoplayan kitap.
akaju * Maun.
* Maundan yapılmış.
akak * Akarsu yatağı, yatak, mecra.
* Irmak, dere, çay, küçük akarsu.
* (su için) İvinti yeri.
* Eğimi, inişi fazla olan yer.
akala * Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü.
akamber * Özellikle amber balığının bağırsaklarından çıkarılan, kül renginde, yapışkan, bükülgen ve misk gibi kokulu
olan bir taş.
* Sıcak üİkelerde yetişen bir ağaçtan (Hymenea) elde edilen katı, güzel kokulu reçine.
akamet * Kısırlık, verimsizlik.
* Başarısızlık, sonuçsuzluk.
akamete uğramak * başarısız, sonuçsuz kalmak.
akan sular durmak * itiraza, söyleyeceği söze yer kalmamak.
akan yıldız * Güneşsistemine bağlı, kesin yörüngesi bulunmayan ve bu sebeple atmosferin üst katmanlarına girince ateş
külçesi durumuna dönüşen küçük gök cismi, ağma, şahap, meteor.
akar * Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağgibi mülk.
akar amber * Asya ve Amerika’da yetişen, odunu ceviz ağacınınkine benzeyen, güzel kokulu öz suyu olan büyük bir ağaç
(Liquidambar orientalis).
akarca * Kemik veremi.
* Sürekli işleyen çı ban, fistül.
* Küçük akarsu.
* Kaplıca.
akaret * Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân gibi mülk.
akarlar * Tıknaz yapılı, gövdeleri halkasız, başları göğüsle birleşik, ağız yapılarıısırıcı, sokucu veya emici
örümceğimsiler takımı.
akarsu * Yeryüzünde ve yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su.
* Tek sıra elmastan veya inciden gerdanlık.
* Kesintisi olmayan, aralıksız.
akaryakıt * Benzin, gaz yağı, mazot gibi sıvıdurumunda olan yakacak.
akaryakıt istasyonu * Benzin, gaz, motorin gibi yakıtların satıldığıyer.
akasma * Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarılıcı bir bitki; yaban
asması, Meryem ana asması(Clematis vitalba).
akasya * Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok çeşitleri yetişen ve tanen, zamk, boya gibi maddelerinden
yararlanılan bir ağaç (Acacia).
* Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı(Robinia pseudoacacia).
akbaba * Akbabagillerden, başıve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak
keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş(Vultur monachus).
* İhtiyar.
akbabagiller * Gündüz yırtıcılarıalt takımının, kanatları genişve büyük olan, iyi uçan büyük kuşları içine alan bir
familyası.
akbakla * Kuru fasulye.
akbalık * Sazangillerden, eti kılçıklı, yumurtası ile tarama yapılan bir balık (Leuciscus).
* Akya balığı.
akbalıkçıl * Leyleksilerden, bataklık, ırmak ve göl kıyılarında yaşayan, oldukça büyük, ak renkli bir kuştürü (Egretta
alba).
akbaş * Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklıyabanî bir tür
kuş, deniz kazı(Bemicla).
akbuğday * Kurak iklime dayanıklı, beyaz kabuklu, ekmeklik buğday.
akburçak * Baklagillerden, burçağa yakın bir bitki cinsi (Lathyrus sativus).
akciğer * Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü dolduran ve solunum organının temeli olan, sağlısollu iki parçalı
organ.
akciğer göbeği * Akciğerin, iç yan yüzünün hemen arkasında bronş, sinir ve damarların girip çıktığıyer.
akciğer kesecikleri * Akciğer lopçuğunun parçaları; bronşçukların son bölümü.
akciğer lopçuğu * Birçok akciğer keseciğinin birleşerek oluşturduğu parça.
akciğer peteği * Akciğerlerde solunumda gaz alışverişini sağlayan, hava borucuklarının sonunu oluşturan kesecik.
akciğer zarı * Göğüs boşluğunun içini ve bu boşluğun içinde bulunan akciğerin dışınıkaplayan ince zar, plevra.
akciğerliler * Karından bacaklıyumuşakçaların tek ciğerle soluk alan bir takımı.

Bir yanıt yazın