Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 52

alıp vereceği olmamak * bir kimseyle hiçbir ilgisi olmamak.
alıp verememek * anlaşamamak, çekememek, geçinememek.
alıp vermek * yürek çarpıntısı geçirmek.
alıp yürümek * az zamanda çok ilerlemek, yayılmak, çoğalmak, artmak.
alır almaz * hemen, derhal.
alırlık * Duygusal uyarımlarıalabilme yeteneği, idrak kabiliyeti.
alış * Almak işi veya biçimi.
alışfiyatı * Bir mal için alım karşılığıödenen para ve üretim gereçleri fiyatı.
alışveriş * Alım satım işi.
* İlişki, münasebet.
alışverişyapmak * alım satım işini gerçekleştirmek.
alışverişe çıkmak * alım satım işi için çarşıya gitmek.
alışverişi kesmek * biriyle ilgisi kalmamak.
alışık * Herhangi bir duruma alışmışolan.
alışık olmak * alışkanlık durumuna gelmek.
alışıklık * Alışık olma durumu.
alışılma * Alışılmak işi.
alışılmak * Bir şeye alışmışduruma gelinmek.
alışılmamış * Nadir, bilinmeyen, az rastlanan.
alışılmış * Her zamanki, mutat.
alışkan * Alışkın.
alışkanlığında olmak * iyice alışık bulunmak, huy hâline getirmek.
alışkanlık * Bir şeye alışmışolma durumu, itiyat, huy.
* Yakınlık, arkadaşlık, ünsiyet.
* İç ve dışetkilerle davranışların tekrarlanması, hep aynı biçimde gerçekleşmesi sonucu beliren, şartlanmış
davranış.
alışkanlık edinmek * bir şeyi sürekli yapar olmak, itiyat edinmek.
alışkanlıktan kopamamak * belli bir huydan vazgeçememek, alışıklığı bırakamamak.
alışkı * Yapılmaya alışılmışdavranış.
alışkın * Bir şeye veya bir şey yapmaya alışmışolan.
alışkın olmak * iyice alışmak, hiç yabancılık çekmemek.
alışkınlık * Alışkın olma durumu, alışkanlık.
alışma * Alışmak işi.
alışmak * Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek.
* Yadırgamaz duruma gelmek.
* Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek.
* Sürekli ister olmak.
* Bağlanmak, ısınmak.
* Etkisini yitirmek.
* Evcilleşmek, ehlîleşmek.
* Tutuşmak, yanmaya başlamak.
alışmışkudurmuştan beterdir * alışılan bir şeyden kolayca vazgeçilmez.
alıştırma * Alıştırmak işi.
* Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılan tekrar, temrin, egzersiz.
* Vücudun biyolojik yönden gelişimini sağlayan çalışma, idman.
alıştırmak * Alışmasına yol açmak.
* Uyar duruma getirmek.
Ali * Kişi adı olarak aşağıdaki deyimlerde geçer.
âli * Yüce, yüksek.
Ali Cengiz oyunu * “kurnazca ve haince düzen” anlamında kullanılır.
Ali kıran başkesen * çok zorba.
Ali kıran başkesen * zorba.
âlicenap * Cömert.
* Onurlu, şerefli.
âlicenaplık * Âlicenap olma durumu.
alifatik * Açık zincirli (organik madde).
alil * Hastalıklı, sakat.
alim * Bilen, bilici.
âlim * Bilgin.
alimallah * Allah “Allah bilir” anlamına gelen bu söz, söylenen bir sözün doğruluğuna inandırmak için kullanılır.
âlimane * Âlime yakışan, âlimin yaptığı gibi.
âlimlik * Bilginlik.
alinazik * Közlenmişpatlıcan, sarımsaklıyoğurt ve kıyma ile yapılan bir çeşit yemek.
Ali’nin külâhınıVeli’ye, Veli’nin külâhınıAli’ye giydirmek * (bir kimse) birinden aldığınıötekine, ötekinden aldığın bir başkasına vererek işini yürütmek.
Ali’nin külâhınıVeli’ye, Veli’nin külâhınıAli’ye giydirmek * birinden aldığınıöbürüne, bir başkasından aldığınıda ona vererek işini yürütmek.

Bir yanıt yazın