Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 6

acıyonca * Kızıl kantarongillerden, bataklık yerlerde yetişen, kötü kokulu ve çok acı olan yapraklarıhekimlikte
kullanılan bir bitki (Menyanthes trifoliata).
acıca * Oldukça acı.
acıkılma * Acıkılmak işi veya durumu.
acıkılmak * Acıkmak işine konu olmak.
acıklı * Acındıracak, acıverecek nitelikte olan, dokunaklı, koygun.
* Acı görmüş, yaslı, kederli.
acıklıkomedi * Eğlendirici olmayıamaçlamayan, dramatik yönü ağır basan, duygusal bir oyun türü, trajikomik.
acıkma * Acıkmak işi.
acıkmak * Açlık duymak, yemek yeme ihtiyacıduymak.
* Uzun süre bir şeyin yokluğunu çeken kimse, o şeyden ne kadar çok elde etse, yine kendisine yetmeyeceğini
düşünür.
acıktırma * Acıktırmak işi.
acıktırmak * Açlık duymasına sebep olmak.
* Aç bırakmak, yeterince doyurmamak.
acılanma * Acılanmak işi.
acılanmak * Tadıacı olmak, acılaşmak.
* Acılıdurumda olmak, üzüntüye kapılmak, üzülmek.
acılaşma * Acılaşmak işi.
acılaşmak * Tadı bozulmak, acı olmak.
* Dokunaklıduruma gelmek.
* (konuşma) Kırıcı, sert bir durum almak.
* Yemlerde genellikle yağasitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana
gelmek.
acılaştırma * Acılaştırmak işi.
acılaştırmak * Acı bir duruma getirmek.
acılı * Acıkatılmışolan.
* Acısı olan, kederli.
acılık * Acı olma durumu.
* Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık.
acılılık * Acılı olma durumu.
acıma * Acımak işi.
* Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşıduyulan üzüntü, merhamet.
acımak * Tadıacıduruma gelmek, acılaşmak.
* Acılı, ağrılı olmak.
* Başkasının acısına ortak olmak veya durumundan üzüntü duymak.
* Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek, merhamet etmek.
* Bir şeyi vermeye kıyamamak veya verdiğine, elden çıkardığına üzülmek.
acımasız * Acımaz, katıyürekli, merhametsiz.
acımasızca * Acımasız olarak, acımasız bir biçimde, zalimce, zalimane.
acımasızlık * Acımaz olma durumu, merhametsizlik, zulüm.
acımık * Buğday tarlalarında yetişen, tohumu zehirli, yabanî bir bitki, belemir.
acımsı * Acıya yakın tadı olan, tadıaz acı olan, acımtırak.
* Dokunaklı.
acımtırak * Acımsı.
acınacak * Üzüntü duyulacak, merhamet edilecek.
acından ölmek * açlıktan ölmek.
* çok acıkmak.
acındırma * Acındırmak işi.
acındırmak * Bir kimsenin acımasına yol açmak, merhamete getirmek.
acınılacak * Üzüntü duyulacak, merhamet edilecek durumda bulunan.
acınılma * Acınılmak işi.
acınılmak * Acınmak işine konu olmak.
acınma * Acınmak işi.
acınmak * Acımak işine konu olmak.
* Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek, eseflenmek, esef etmek, teessüf etmek.
acırak * Az acı, acımtırak.
acırga * Yaban turpu.
acısıçıkmak * olumsuz, kötü sonucu ortaya çıkmak.
acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek) * bir şeyin acısınıpek çok duymak.
* olmadan olacağıdüşünerek çok üzülmek.
acısına dayanamamak * bir kimse bir yakınının ölümünden büyük üzüntü duymak.
acısınıalmak * acılığını gidermek.
* sızıyıdindirmek.
* kederini azaltmak.
acısını bağrına basmak * şikâyet etmeden üzüntüye katlanmak.
acısını çekmek * yapılan yanlış bir işin kötü sonucunu görmek.
acısınıçıkarmak * (tat için) acılığınıyok etmek.
* uğradığı maddî veya manevî zararıkarşılayacak bir işyapmak.
* öç almak, intikam almak.
acısını görmek * bir yakınının ölümünü görmek.
acısız * Tadıacı olmayan.
* Ağrı, sızıduyulmayan.
* Üzüntü, sıkıntı olmayan, kedersiz.
acıtış * Acıtmak işi veya biçimi.
acıtma * Acıtmak işi.
acıtmak * Acılık vermek.
* Ağrıve sızıduymasına sebep olmak.

Bir yanıt yazın