Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 8

açar * Anahtar.
* İştah açmak için yemekten önce içilen alkollü içki, aperitif.
açelya * Bkz. açalya.
açı * Birbirini kesen iki yüzeyin veya iki doğrunun oluşturduğu çıkıntı.
* Birbirini kesen iki yüzey veya aynınoktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim,
zaviye.
* Görüş, bakım, yön.
açıölçüm * Açıölçmede söz konusu olan yöntem ve teknik.
açıcı * Açmak işini yapan.
açığa alınmak * görevine son verilmek.
açığa alma * bir görevliyi geçici bir süre işten alma.
açığa almak * görevine son vermek.
açığa çıkarmak * işinden çıkarmak.
açığa çıkmak * belli olmak, anlaşılmak.
* işinden çıkarılmak.
açığa vurmak * belli etmek, ortaya çıkarmak.
* gizli bir durumu ortaya çıkarmak.
açığıçıkmak * saklamakla görevli bulunduğu paranın veya malın eksik olduğu anlaşılmak.
açığınıkapatmak * eksiğini tamamlamak.
açık * Açılmış, kapalı olmayan, kapalıkarşıtı.
* Engelsiz.
* Örtüsüz, çıplak.
* Boş.
* Görevlisi olmayan, boş(iş, görev), münhal.
* Aralığıçok.
* İşler durumda olan.
* Kolay anlaşılır, vazıh.
* Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen.
* Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
* (renk için) Koyu olmayan.
* (kitap, resim, film için) Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan.
* Kapalı olmayan (hava, işyeri).
* Belli bir yerin biraz uzağı.
* Denizin kıyıdan uzakça olan yeri.
* Doğru olarak, açıkça.
* Bir ihtiyacın karşılanamamasıdurumu.
açık açık * Saklamaksızın, gizli yer bırakmaksızın, içtenlikle.
açık ağıl * Koyunların ve keçilerin barındırıldıklarıüstü açık, etrafıtaşduvar veya ölü çitlerle çevrili basit barınak.
açık ağızlı * Aptal, sersem, ahmak.
açık alınla * başarıve övünç ile.
açık artırma * Bir malın satışında alıcılar arasında fiyat artırma yarışına dayanan satış.
açık bilet * Yolculuklarda dönüştarihi kararlaştırılmamış, belirli bir dönem için geçerli, gidişdönüş bileti.
açık bono * Para hanesi boş bırakılarak imza edilen bono.
açık bono vermek * sınırsız yetki tanımak.
açık bölge * Gümrük sınırlamalarının olmadığı bölge, serbest bölge, serbest mıntıka.
açık celse * Açık duruşma.
açık ciro * Senet veya çek arkasına kime ödeneceği belirtilmeden imzalanma yoluyla yapılan ciro.
açık çek * Üzerine para miktarıyazılmamış, çek.
açık deniz * Denizin, kara sularının dışında kalan bölümü.
* Yakın karalarla çevrili olmayan deniz, engin.
açık devre * İçinden sürekli akım geçmeyecek bir yalıtkanla kesilmişelektrik devresi.
açık dolaşım sistemi * Genellikle bütün eklem bacaklılarda ve birçok yumuşakçada bulunan atardamar ve kan boşluğundan
oluşmuşaçık bir dolaşım sistemi.
açık duruşma * Mahkemede herkesin duruşmayıdinleyebileceği oturum.
açık düşme * Yağlı güreşte pehlivanın kıç üstü düşerek yenilmişsayılması.
açık eksiltme * Yaptırılacak bir işin veya satın alınacak bir malın ucuza sağlanması için işi yapacak veya malısatacak kişiler
arasında fiyat düşürme yarışına dayanan işlem.
açık elli * Cömert.
açık ellilik * Cömertlik.
açık fikirli * Olaylarıve özellikle yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayabilen, düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen
(kimse).
açık fikirlilik * Açık fikirli olma durumu.
açık hava * Bulutsuz hava.
* Bahçe, park gibi yapıdışı olan yer.
açık hava sineması * Yazın veya iklimi elverişli yerlerde sürekli olarak çalışan, üstü açık, yanlarıkapalısinema.
açık hava tiyatrosu * Yazın veya iklimi elverişli yerlerde sürekli olarak çalışan, üstü açık, yanlarıkapalıtiyatro.
açık hece * Ünlü ile biten hece.
açık hesap * Peşin para veya bono vermeden yapılan alışveriş.
açık imza * Üzeri boş bırakılan bir kâğıdın altına, dolduracak olana güvenilerek atılan imza.
açık işletme * Maden yatağınıörten verimsiz topraklar kaldırıldıktan sonra açık havada yapılan işletme.
açık kahverengi * Kahverenginin bir veya birkaç ton açığı.
açık kalp ameliyatı * Kalbin içi açılmadan önce dolaşım sun’î kalp denilen bir aygıta devredildikten sonra yapılan kalp ameliyatı.
açık kalpli * Bkz. açık yürekli.
açık kalplilik * Bkz. açık yüreklilik.
açık kapamak * (bütçe) gider fazlasınıpara sağlayarak gidermek.
açık kapı bırakmak * gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
açık kapıpolitikası * Yabancımalları bir ülkeye serbestçe sokma politikası.

Bir yanıt yazın