açar | * Anahtar. * İştah açmak için yemekten önce içilen alkollü içki, aperitif. |
açelya | * Bkz. açalya. |
açı | * Birbirini kesen iki yüzeyin veya iki doğrunun oluşturduğu çıkıntı. * Birbirini kesen iki yüzey veya aynınoktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye. * Görüş, bakım, yön. |
açıölçüm | * Açıölçmede söz konusu olan yöntem ve teknik. |
açıcı | * Açmak işini yapan. |
açığa alınmak | * görevine son verilmek. |
açığa alma | * bir görevliyi geçici bir süre işten alma. |
açığa almak | * görevine son vermek. |
açığa çıkarmak | * işinden çıkarmak. |
açığa çıkmak | * belli olmak, anlaşılmak. * işinden çıkarılmak. |
açığa vurmak | * belli etmek, ortaya çıkarmak. * gizli bir durumu ortaya çıkarmak. |
açığıçıkmak | * saklamakla görevli bulunduğu paranın veya malın eksik olduğu anlaşılmak. |
açığınıkapatmak | * eksiğini tamamlamak. |
açık | * Açılmış, kapalı olmayan, kapalıkarşıtı. * Engelsiz. * Örtüsüz, çıplak. * Boş. * Görevlisi olmayan, boş(iş, görev), münhal. * Aralığıçok. * İşler durumda olan. * Kolay anlaşılır, vazıh. * Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. * Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen. * (renk için) Koyu olmayan. * (kitap, resim, film için) Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan. * Kapalı olmayan (hava, işyeri). * Belli bir yerin biraz uzağı. * Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. * Doğru olarak, açıkça. * Bir ihtiyacın karşılanamamasıdurumu. |
açık açık | * Saklamaksızın, gizli yer bırakmaksızın, içtenlikle. |
açık ağıl | * Koyunların ve keçilerin barındırıldıklarıüstü açık, etrafıtaşduvar veya ölü çitlerle çevrili basit barınak. |
açık ağızlı | * Aptal, sersem, ahmak. |
açık alınla | * başarıve övünç ile. |
açık artırma | * Bir malın satışında alıcılar arasında fiyat artırma yarışına dayanan satış. |
açık bilet | * Yolculuklarda dönüştarihi kararlaştırılmamış, belirli bir dönem için geçerli, gidişdönüş bileti. |
açık bono | * Para hanesi boş bırakılarak imza edilen bono. |
açık bono vermek | * sınırsız yetki tanımak. |
açık bölge | * Gümrük sınırlamalarının olmadığı bölge, serbest bölge, serbest mıntıka. |
açık celse | * Açık duruşma. |
açık ciro | * Senet veya çek arkasına kime ödeneceği belirtilmeden imzalanma yoluyla yapılan ciro. |
açık çek | * Üzerine para miktarıyazılmamış, çek. |
açık deniz | * Denizin, kara sularının dışında kalan bölümü. * Yakın karalarla çevrili olmayan deniz, engin. |
açık devre | * İçinden sürekli akım geçmeyecek bir yalıtkanla kesilmişelektrik devresi. |
açık dolaşım sistemi | * Genellikle bütün eklem bacaklılarda ve birçok yumuşakçada bulunan atardamar ve kan boşluğundan oluşmuşaçık bir dolaşım sistemi. |
açık duruşma | * Mahkemede herkesin duruşmayıdinleyebileceği oturum. |
açık düşme | * Yağlı güreşte pehlivanın kıç üstü düşerek yenilmişsayılması. |
açık eksiltme | * Yaptırılacak bir işin veya satın alınacak bir malın ucuza sağlanması için işi yapacak veya malısatacak kişiler arasında fiyat düşürme yarışına dayanan işlem. |
açık elli | * Cömert. |
açık ellilik | * Cömertlik. |
açık fikirli | * Olaylarıve özellikle yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayabilen, düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen (kimse). |
açık fikirlilik | * Açık fikirli olma durumu. |
açık hava | * Bulutsuz hava. * Bahçe, park gibi yapıdışı olan yer. |
açık hava sineması | * Yazın veya iklimi elverişli yerlerde sürekli olarak çalışan, üstü açık, yanlarıkapalısinema. |
açık hava tiyatrosu | * Yazın veya iklimi elverişli yerlerde sürekli olarak çalışan, üstü açık, yanlarıkapalıtiyatro. |
açık hece | * Ünlü ile biten hece. |
açık hesap | * Peşin para veya bono vermeden yapılan alışveriş. |
açık imza | * Üzeri boş bırakılan bir kâğıdın altına, dolduracak olana güvenilerek atılan imza. |
açık işletme | * Maden yatağınıörten verimsiz topraklar kaldırıldıktan sonra açık havada yapılan işletme. |
açık kahverengi | * Kahverenginin bir veya birkaç ton açığı. |
açık kalp ameliyatı | * Kalbin içi açılmadan önce dolaşım sun’î kalp denilen bir aygıta devredildikten sonra yapılan kalp ameliyatı. |
açık kalpli | * Bkz. açık yürekli. |
açık kalplilik | * Bkz. açık yüreklilik. |
açık kapamak | * (bütçe) gider fazlasınıpara sağlayarak gidermek. |
açık kapı bırakmak | * gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak. |
açık kapıpolitikası | * Yabancımalları bir ülkeye serbestçe sokma politikası. |
Kategoriler