argaç | * Dokuma tezgâhlarında enine atılan iplik, atkı. |
argaçlama | * Argaçlamak işi. |
argaçlamak | * Dokumada argaç atmak. |
argali | * Boynuzlugillerden, Kuzeydoğu Asya’da yaşayan, büyük boynuzları olan yaban koyunu (Ovis ammon). |
argın | * Yorgun, zayıf, bitkin. * Beceriksiz. |
argınlık | * Argın olma durumu. |
argıt | * Geçit, boğaz, dağboğazı, derbent. * Keklik tutmakta kullanılan, tahtadan kapanların yan taraflarına bağlanan ağaç parça. |
argo | * Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynımeslek veya topluluktaki insanların kullandığıözel dil veya söz dağarcığı. * Serserilerin, külhan beylerinin kullandığısöz veya deyim. |
argolaşma | * Argolaşmak özelliği gösterme. |
argolaşmak | * Karşılıklıargo konuşmak. * Söz argo durumuna gelmek. |
argon | * Atom numarası18, atom ağırlığı39,9 olan, havada %1 oranında bulunan, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir element. KısaltmasıAr. |
argonot | * Kafadan bacaklılardan, salyangoz kabuğu biçiminde kabuğu olan ve ahtapota benzeyen bir hayvan (Argonauta argo). |
argüman | * Bir çıkışkümesinin değişkenine verilen ad. |
arı | * Temiz, münezzeh. * Yabancışeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis. * Günahsız. |
arı | * Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica). |
arı bal alacak çiçeği bilir | * işini bilen kimse nereye başvuracağını bilir. |
arı beyi | * Her kovanda bir tane bulunan ana arı. |
arı biti | * Kör, kanatsız, kızılca renkli küçük sinek (Braula caeca). |
arıdalağı | * Bal peteği. |
arı gibi | * çok çalışkan. |
arı gibi sokmak | * iğnelemek, acısöz söylemek. |
arıkil | * Porselen yapmakta kullanılan bir çeşit ak ve gevrek kil, kaolin. |
ArıKovanı | * Yengeç takım yıldızıyöresinde bir yıldız kümesi. |
arıkovanı | * Arıların içinde bal yaptıklarıçeşitli maddelerden yapılmışyuva. |
arıkovanı gibi işlemek | * (bir yerin) gireni çıkanıçok olmak. |
arıkuşu | * Arıkuşugillerden, sırtısarı, karnımavimsi yeşil, Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Asya’da az ağaçlıklı, açık yerlerde yaşayan bir kuş(Merops apiaster). |
arıkuşugiller | * Omurgalıhayvanlardan kuşlar sınıfına giren bir familya. |
arısili | * Tertemiz. |
arısütü | * Genç işçi arının başındaki bezlerden salgıladığı azotu çok madde. |
arıcı | * Bal almak için arıyetiştiren kimse. |
arıcılık | * Bal almak için arıyetiştirme işi. |
arık | * Ark. * Fide veya fidan dikilen yer. |
arık | * Eti, yağıerimişzayıf, cılız, kuru, sıska. |
arık çekmek | * tıkanan, bozulan arklarıtemizleyip açmak. |
arık emek | * İşçinin, ek süre içinde harcadığıve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığıödenmeyen emek. |
arıkçı | * Su yolu yapan kimse. |
arıklama | * Arıklamak işi. |
arıklamak | * Arık (II) duruma gelmek. |
arıklaşma | * Arıklaşmak işi. |
arıklaşmak | * Arık (II) olmak. |
arıklatma | * Arıklatmak durumu. |
arıklatmak | * Arık (II) duruma getirmek. |
arıklık | * Zayıflık, sıskalık. |
arılama | * Arılamak işi, tenzih. |
arılamak | * Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek. |
arılanma | * Arılanmak durumu, arılaşma. |
arılanmak | * Arılaşmak. |
arılar | * Tek tek veya bir topluluk düzeni içinde yaşayan, vücutları, özellikle karınlarıve arka ayaklarıkıllarla örtülü zar kanatlılar familyası. |
arılaşma | * Arılaşmak durumu, arıduruma gelme, özleşme. |
arılaşmak | * Arıduruma gelmek, saflaşmak, özleşmek. |
Kategoriler