aritmetik | * Matematiğin, konusu sayılar, bunların özellikleri ve işlemler olan kolu. * Bu bilimle ilgili. |
aritmetik dizi | * Ardışık terimleri arasındaki ayrım değişmeyen dizi: 1,3,5,7,9… dizisi aritmetik bir dizi olup ortak çarpan denilen değişmez oranı2 sayısıdır. |
aritmetik işlem | * Aritmetik yoluyla yapılan çözüm. |
aritmetik orta | * Bir diziyi oluşturan sayıların toplamının, dizinin terim sayısına bölünmesiyle elde edilen sayı. |
aritmetiksel | * Aritmetik ile ilgili. |
aritmi | * Kalp atışlarındaki düzensizlik ve eşitsizlik. |
aritmik | * Ritimli olmayan, düzensiz. |
ariya | * Sancağı, yelkeni veya sereni direkten aşağıalma. |
ariyet | * Eğreti, ödünç. * Belli bir taşınır malın kullanılmasının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması. |
ariyeten | * Eğreti olarak, ödünç olarak. |
ariz amik | * Enine boyuna, her yönü ile. |
ariza | * Yüksek bir makama sunulan mektup veya dilekçe. |
arjantin | * Büyük bira bardağı. |
Arjantinli | * Arjantin halkından olan. |
ark | * İçinden su akıtmak için toprağıkazarak yapılan açık oluk, arık, hark, cetvel, kanal. |
arka | * Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı. * Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi. * Geri kalan bölüm. * Art, peş. * Otururken sırtın dayandığıyer. * (insan için) Vücut, beden. * Arkada olan, arkada bulunan. * Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston. * Geçmiş, geride kalmışzaman. |
arka (veya sırt) çevirmek | * eski ilgiyi göstermez olmak, yabancı gibi davranmak. |
arka arka | * Geriye doğru. |
arka arkaya | * Hemen birbirinin arkasından, art arda. |
arka arkaya vermek | * birbirini korumak için birleşmek, destek olmak, dayanışmak. |
arka ayak | * Hayvanlarda vücudun gerisinde bulunan ayaklardan biri. |
arka bulmak | * bir koruyucu, kayırıcı bulmak. |
arka çıkmak | * bir kimseyi başkalarına karşıkorumak, kayırmak. |
arka kapıdan çıkmak | * okuldan başarısızlıkla ayrılmak. |
arka müziği | * Bir oyunda hareket ve sözlerin yanısıra etkiyi artırmak için hafifçe çalınan müzik. |
arka olmak | * maddî, manevî yönden destek olmak. |
arka plânda | * Geride. * Önemsiz. |
arka sokak | * Ana yola açılan ikinci derecedeki sokak. |
arka teker | * Araçların arka düzeninde yer alan tekerlek. |
arka vermek | * desteklemek, dayamak. |
arka yüz | * Bir şeyin arkada kalan yüzü. |
arkaç | * Ağıl. * Dağsırtlarında davarların yatırıldığıdüz, rüzgâr almayan kuytu yer. |
arkada bırakmak | * birinden daha ileri gitmek. |
arkada bırakmak | * bir şeyden epey uzaklaşmış bulunmak. * zaman bakımından geçmişte bırakmak. * (ölen kimseye göre) dünyada bırakmak. |
arkada kalanlar (veya arkadakiler) | * bir kimsenin öldüğünde veya bir yere gittiğinde geride bıraktığıyakınları. |
arkada kalmak | * geriden gelmek, geride kalmak. * değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak. |
arkadan arkaya | * Gizli gizli, el altından, gizlice, belli etmeden. |
arkadan söylemek | * kendisi bulunmadığı bir yerde kimseyi çekiştirmek, dedikodusunu yapmak. |
arkadan vurmak | * bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek. |
arkadaş | * Bir işte birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik, yâren. * Birbirlerine karşısevgi ve anlayışgösteren kimselerden her biri. |
arkadaş canlısı | * arkadaşlığa değer veren, arkadaşlarına çok düşkün olan kimse. |
arkadaşdeğil, arka taşı | * zarar veren arkadaşlar için söylenir. |
arkadaşolmak | * bir kimseyle dostluk kurmak, içten olmak. |
arkadaşça | * Arkadaşolarak; içtenlikle, dostça. |
arkadaşlık | * Arkadaşolma durumu, arkadaşa yakışır davranış, omuzdaşlık, ünsiyet. |
arkadaşlık etmek | * bir işte birlikte bulunmak; huyu ve düşünceleri birbirine uymak. * bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek. |
arkaik | * Arkaizmle ilgili, eskimiş(söz veya eser). * Güzel sanatlarda klâsik çağöncesinden kalan. |
arkaizm | * Konuşulan ve yazılan dilde, kullanımdan düşmüşolan eski söz ve deyim. * Kullanıldığıçağdan daha eski bir çağdan kalma bir biçimin, bir yapının özelliği. |
arkalama | * Arkalamak işi, yardım, müzaheret. |
arkalamak | * Arkasına almak, yüklenmek. * Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak, müzaheret etmek. |
Kategoriler