Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 83

aritmetik * Matematiğin, konusu sayılar, bunların özellikleri ve işlemler olan kolu.
* Bu bilimle ilgili.
aritmetik dizi * Ardışık terimleri arasındaki ayrım değişmeyen dizi: 1,3,5,7,9… dizisi aritmetik bir dizi olup ortak çarpan
denilen değişmez oranı2 sayısıdır.
aritmetik işlem * Aritmetik yoluyla yapılan çözüm.
aritmetik orta * Bir diziyi oluşturan sayıların toplamının, dizinin terim sayısına bölünmesiyle elde edilen sayı.
aritmetiksel * Aritmetik ile ilgili.
aritmi * Kalp atışlarındaki düzensizlik ve eşitsizlik.
aritmik * Ritimli olmayan, düzensiz.
ariya * Sancağı, yelkeni veya sereni direkten aşağıalma.
ariyet * Eğreti, ödünç.
* Belli bir taşınır malın kullanılmasının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması.
ariyeten * Eğreti olarak, ödünç olarak.
ariz amik * Enine boyuna, her yönü ile.
ariza * Yüksek bir makama sunulan mektup veya dilekçe.
arjantin * Büyük bira bardağı.
Arjantinli * Arjantin halkından olan.
ark * İçinden su akıtmak için toprağıkazarak yapılan açık oluk, arık, hark, cetvel, kanal.
arka * Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı.
* Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi.
* Geri kalan bölüm.
* Art, peş.
* Otururken sırtın dayandığıyer.
* (insan için) Vücut, beden.
* Arkada olan, arkada bulunan.
* Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston.
* Geçmiş, geride kalmışzaman.
arka (veya sırt) çevirmek * eski ilgiyi göstermez olmak, yabancı gibi davranmak.
arka arka * Geriye doğru.
arka arkaya * Hemen birbirinin arkasından, art arda.
arka arkaya vermek * birbirini korumak için birleşmek, destek olmak, dayanışmak.
arka ayak * Hayvanlarda vücudun gerisinde bulunan ayaklardan biri.
arka bulmak * bir koruyucu, kayırıcı bulmak.
arka çıkmak * bir kimseyi başkalarına karşıkorumak, kayırmak.
arka kapıdan çıkmak * okuldan başarısızlıkla ayrılmak.
arka müziği * Bir oyunda hareket ve sözlerin yanısıra etkiyi artırmak için hafifçe çalınan müzik.
arka olmak * maddî, manevî yönden destek olmak.
arka plânda * Geride.
* Önemsiz.
arka sokak * Ana yola açılan ikinci derecedeki sokak.
arka teker * Araçların arka düzeninde yer alan tekerlek.
arka vermek * desteklemek, dayamak.
arka yüz * Bir şeyin arkada kalan yüzü.
arkaç * Ağıl.
* Dağsırtlarında davarların yatırıldığıdüz, rüzgâr almayan kuytu yer.
arkada bırakmak * birinden daha ileri gitmek.
arkada bırakmak * bir şeyden epey uzaklaşmış bulunmak.
* zaman bakımından geçmişte bırakmak.
* (ölen kimseye göre) dünyada bırakmak.
arkada kalanlar (veya arkadakiler) * bir kimsenin öldüğünde veya bir yere gittiğinde geride bıraktığıyakınları.
arkada kalmak * geriden gelmek, geride kalmak.
* değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak.
arkadan arkaya * Gizli gizli, el altından, gizlice, belli etmeden.
arkadan söylemek * kendisi bulunmadığı bir yerde kimseyi çekiştirmek, dedikodusunu yapmak.
arkadan vurmak * bir kimse kendisine güvenen ve inanan birine gizlice kötülük etmek.
arkadaş * Bir işte birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik, yâren.
* Birbirlerine karşısevgi ve anlayışgösteren kimselerden her biri.
arkadaş canlısı * arkadaşlığa değer veren, arkadaşlarına çok düşkün olan kimse.
arkadaşdeğil, arka taşı * zarar veren arkadaşlar için söylenir.
arkadaşolmak * bir kimseyle dostluk kurmak, içten olmak.
arkadaşça * Arkadaşolarak; içtenlikle, dostça.
arkadaşlık * Arkadaşolma durumu, arkadaşa yakışır davranış, omuzdaşlık, ünsiyet.
arkadaşlık etmek * bir işte birlikte bulunmak; huyu ve düşünceleri birbirine uymak.
* bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek.
arkaik * Arkaizmle ilgili, eskimiş(söz veya eser).
* Güzel sanatlarda klâsik çağöncesinden kalan.
arkaizm * Konuşulan ve yazılan dilde, kullanımdan düşmüşolan eski söz ve deyim.
* Kullanıldığıçağdan daha eski bir çağdan kalma bir biçimin, bir yapının özelliği.
arkalama * Arkalamak işi, yardım, müzaheret.
arkalamak * Arkasına almak, yüklenmek.
* Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak, müzaheret etmek.

Bir yanıt yazın