arlıarından, huysuz huyundan vazgeçmez | * herkes kendi karakterine göre davranışta bulunur. |
arma | * Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin sembolü olarak kabul edilmişresim, harf veya şekil, ongun. * Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı. |
arma donatmak | * armayıyerli yerine koymak. |
arma soymak | * hareketli olan armayı, limanda kışlamak, yağmur ve kardan korumak amacıyla bir süre için sökmek. |
arma uçurmak (veya arma budatmak) | * armayırüzgâra kaptırmak. |
armada | * Donanma. |
armador | * Geminin direk, seren, yelken ve ip gibi donanımını düzenleyen usta. |
armadura | * Gemide direklere takılıhalatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha. |
armağan | * Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. * Ödül. * Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anmak için hazırlanan bilimsel eser. * Bağış, ihsan. |
armağan etmek | * birine bir şeyi armağan olarak vermek, hediye etmek. |
armalı | * Arması bulunan. |
armatör | * Ticaret gemisi sahibi. |
armatörlük | * Armatör olma durumu. * Gemi işletme işi, gemi işletmeciliği. |
armatür | * Bir aletin ana bölümünü oluşturan kısım. * Bir mıknatısın iki kutbu arasında, kuvvet akımınıtoplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası. * Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. |
armoni | * Türlü sesler arasında sağlanan uyum. |
armoni orkestrası | * Yalnız üflemeli çalgılardan oluşan orkestra. |
armonik | * Armoni ile ilgili olan. * Armonika. |
armonika | * Yan yana sıralanmışdeliklerden her biri üflenince, ayrınotada sesler çıkaran küçük ağız çalgısı, mızıka. * Akordeon. |
armoniler | * Frekansı, ana sesin frekansından tam katı olan sesler. |
armonize | * Tamamlayıcısesler eklenmiş(müzik parçası). |
armonyum | * Taşınabilir küçük org. |
armudî | * Armut biçiminde olan. |
armudiye | * Armut biçiminde nazarlık olarak takılan altın. |
armudun iyisini (dağda) ayılar yer | * Bkz. Ahlatın iyisini (dağda) ayılar yer. |
armut | * Gülgillerden, çiçekleri beyaz, yurdumuzun her yerinde yetişen, bir ağaç (Pirus communis). * Bu ağacın rengi sarıdan yeşile kadar değişebilen tatlı, sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi. * Fazla bön. |
armut gibi | * çok anlayışsız, bön. |
armut kabağı | * Ürünü, armut biçiminde olan bir süs kabağı. |
armut kurusu | * Daha sonraki mevsimlerde yenmek üzere kurutulmuşarmut. |
armut pişağzıma düş! | * bir işe hiç emek harcamaksızın onun kendiliğinden olmasını bekleyenlerin durumunu anlatır. |
armut top | * Boksörün çalışmalarında kullandığı içi havalı, dışıderi, armut biçiminde top. |
armutun sapıvar, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek | * her şeye kusur bulmak, hiçbir şeyi beğenmemek. |
armuz | * Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturduklarıçizgi. |
Arnavut | * Arnavutluk ve çevresinde yaşayan bir halk. * Bu halka özgü olan (şey). |
Arnavut bacası | * Çatıpenceresi. |
Arnavut biberi | * Acıkırmızı biber. |
Arnavut ciğeri | * Ciğer tavası. |
Arnavut kaldırımı | * Yollarda irili ufaklıtaşlarla gelişigüzel yapılan kaldırım. |
Arnavutça | * Hint-Avrupa dilleri ailesine giren, Arnavutların kullandığıdil. |
Arnavutlaşma | * Arnavutlaşmak. |
Arnavutlaşmak | * Arnavut dilini ve kültürünü benimsemek. |
Arnavutlaştırma | * Arnavutlaştırmak durumu. |
Arnavutlaştırmak | * Arnavut kimliğini kazandırmak. |
Arnavutluk | * Arnavut olma durumu. * Arnavut halkının bütünü. |
arnika | * Öküz gözü, sığır gözü, mastıçiçeği. |
aroma | * Bitki özlerinden veya yağlarından elde edilen hoşkoku. |
aromatik | * Hoşkokulu, aromalı. |
arozöz | * Kamyon, araba gibi bir taşıt aracına, doldurma ve boşaltma düzeni olan, bir su deposu eklenmesiyle oluşturulan, sulamaya yarar araç. |
arp | * Bkz. harp (II). |
arpa | * Buğdaygillerden, taneleri ekmek ve bira yapımında kullanılan, hayvanlara yem olarak verilen, yurdumuzda çok yetiştirilen bir bitki (Hordeum vulgare). * Bu bitkinin taneleri. |
arpa boyu kadar gitmek (veya yol almak) | * pek az ilerlemek. |
Kategoriler