aş | * Pişirilerek hazırlanan yemek. |
aşdamı | * Bazı bölgelerde yemek pişirilen yer, mutfak. |
aşerme | * Aşermek durumu. |
aşermek | * hamilelikte bazıyiyeceklere karşıaşırıdüşkünlük göstermek, çok arzulamak veya nefret etmek, tiksinmek. |
aşevi | * Para ile yemek yenilen yer, aşçı, lokanta. * Yoksullara parasız yemek yedirilen veya dağıtılan yer, aşhane. * Düğün ve benzeri toplantılarda, verilecek yemekleri hazırlamak için geçici olarak mutfak gibi kullanılan yer. * Tekkelerde yemek pişirilen yer. |
aşocağı | * Yemek pişirilip yoksullara dağıtılan yer. |
aştaşınca kepçeye paha olmaz | * sıkışık zamanlarda önemsiz şeylerin değeri çoktur. |
aşyermek | * Bkz. aşermek. |
aşağı | * Bir şeyin alt bölümü. * Bir yere göre daha alçak yerde bulunan. * Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri. * Niteliği düşük, kötü, adî. * Bayağı, adî. * Daha küçük, daha az; değer yönünden daha az. * Aşağıya, yere doğru. |
aşağı(falan) yukarı | * bir kimsenin adının dilden düşürmediğini, onun pek gözde olduğunu anlatır. * bir hizmette çok kullanılan kişice, yakınma olarak kullanılır. |
aşağıalmak | * devirmek, yıkmak. |
aşağı bitkiler | * Su yosunları, mantarlar ve kara yosunları gibi su dışında fazla boy atmayan damarsız bitkiler. |
aşağıdüşmek | * düzeyi, miktarı, niteliği alçalmak. |
aşağı görmek | * küçük görmek, beğenmemek, hor görmek. |
aşağıkalır yeri (veya yanı) yok | * nitelikleri bakımından başkalarıyla karşılaştırıldığında eksiği olmayan, denk olan. |
aşağıkalmamak | * herhangi bir nitelik bakımından ondan geri olmamak. |
aşağıkurtarmaz | * bundan daha ucuza olmaz. * daha aşağı bir durumu kendine lâyık görmez. |
aşağımahalle | * Yüksek bir yerleşim bölgesine göre alçakta kalan yer, yerleşim bölgesi. * Genel ev. |
aşağıtükürsem sakalım, yukarıtükürsem bıyığım | * iki karşıt ve aynıderecede sakıncalıdurum karşısında karar verme zorluğunu anlatır. |
aşağıyukarı | * Tama yakın, yaklaşık olarak. |
aşağıyukarı(yürümek) | * bir baştan bir başa (yürümek). |
aşağıdan almak | * sert konuşan bir kimseye yumuşak bir dil kullanmak, alttan almak. |
aşağılama | * Aşağılamak işi. |
aşağılamak | * Değerinden düşük göstermek. * Küçültücü davranışlarda bulunmak, hor görmek. |
aşağılanma | * Aşağılanmak durumu. |
aşağılanmak | * Aşağıduruma düşürülmek. |
aşağılaşma | * Aşağıduruma düşme, mezellet. |
aşağılaşmak | * Aşağılık duruma düşmek. |
aşağılatma | * Aşağılatmak işi. |
aşağılatmak | * Aşağılamak işine uğratmak, tenzil etmek. |
aşağılıyukarılı | * Aşağısıve yukarısı olan; aşağısıyukarısı birlikte. |
aşağılık | * Aşağı olma durumu, adilik. * Niteliği düşük, adî. |
aşağılık duygusu | * Kişinin gerçeklere uyan veya uymayan sebeplerle, benliğini yetersiz ve küçük görmesi. |
aşağılık kompleksi | * Kendini olduğundan yetersiz, yeteneksiz ve güçsüz görme duygusu. |
aşağısama | * Aşağısamak işi. |
aşağısamak | * Bir kimseyi veya bir şeyi aşağılık ve değersiz göstermek, hafife almak, hafifsemek, tezyif etmek. |
aşağısı | * Aşağıtaraftaki. |
aşama | * Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye. * Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, merhale. |
aşama sırası | * Önem ve değer bakımından gitgide yükselen basamaklar dizisi, hiyerarşi. * Otoritenin en genişölçüde en üst mertebede olarak değişik önem sıralarıarasında katıve kesin bir biçimde dağıldığıtoplumsal teşkilâtlanış biçimi, hiyerarşi. |
aşamalı | * Aşaması olan, kademeli. |
aşar | * Ondalık. * Tarım ürünlerinden alınan onda bir nisbetindeki vergiler. |
aşarî | * Ondalık. |
aşçı | * Yemek pişiren kimse, ahçı. * Yemek pişirip satan kimse. * Yemek yenilen dükkân, aşevi, lokanta. |
aşçı baltası | * Kemikli et kesmeye yarar küçük balta. |
aşçı başı | * Birkaç aşçının birlikte çalıştığıyerde bulunanların başı. * Bir lokanta veya evde yemek pişirmekle görevli kimse. |
aşçı başılık | * Aşçı başı olma durumu, aşçı başının görevi. |
aşçılık | * Aşçı olma durumu veya aşçının görevi. * Yemek pişirme zanaatıveya bilgisi. |
aşerat | * Onluklar. |
aşhane | * Aşevi. * Mutfak. |
aşı | * Organizmada belli birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmışeriyik. * Bir ağacın dalıveya gövdesi üzerine, aynıfamilyanın daha iyi bir türünden alınan dal, göz, tomurcuk gibi parçalarıkaynaştırma işi veya böylece eklenen parça. * Bu eriyiğin uygulanması. * Aşılı(kimse veya bitki). |
Kategoriler