Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 98

atarkanal * Spermayı idrar yoluna salan iki kanal.
atasözü * Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmişve halka mal olmuşsöz, darbımesel: Ayağınıyorganına
göre uzat. Atsan atılmaz, satsan satılmaz vb.
ataş * Tutacak.
ataşe * Bir elçiliğe bağlıuzman, elçilik uzmanı.
ataşelik * Ataşe olma durumu veya makamı.
* Ataşenin görev yaptığıyer.
Atatürkçü * Atatürkçülük yanlısı olan (kimse), Kemalist.
Atatürkçülük * Atatürk’ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan; Türk Devleti’nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî
egemenliği, kişi özgürlüğünü, çağdaşolmayıamaçlayan; akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe
yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü.
* Bu ilkeye bağlılık.
atavik * Atacılıkla ilgili.
atavizm * Atacılık.
atbalığı * Su aygırı.
atçı * Soy at yetiştiricisi.
atçılık * Soy at yetiştiriciliğinde yapılan at koşuları, at sergileri gibi çalışmalar.
ate * Ateist.
atefleksiyon * Döl yatağının biçiminin bozulması.
ateh * Bunama, bunaklık, ihtiyarlık yüzünden alık duruma gelme.
ateh getirmek * bunamak.
ateist * Tanrıtanımaz.
ateizm * Tanrıtanımazlık.
atelye * Bkz. atölye.
aterina * Gümüş balığı.
ateş * Yanıcıcisimlerin tutuşmasıyla beliren ısıve ışık, od.
* Tutuşmuşolan cisim.
* Isıtma veya pişirme için kullanılan yer veya araç.
* Patlayıcısilâhların atılması.
* Vücut ısısı.
* Coşkunluk.
* Tehlike, felâket.
* Büyük üzüntü, acı.
* Kırmızı, alev renginde olan.
* Öfke, hırs, hınç.
ateşaçmak * ateşli silâhla mermi atmaya başlamak.
ateşalmak * yanmak, tutuşmak.
* (ateşli silâh) patlamak.
* telâşlanmak, öfkelenmek, heyecanlanmak, coşmak, acele davranmak, acele etmek.
ateşalmaya mı geldin? * uğradığıyerden hemen gitmeye kalkan kimseye sitem olarak söylenir.
ateş bacayı(veya saçağı) sarmak * bir olay, önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak.
ateş balığı * Sardalye.
ateş basmak * kızarmak, sıkılıp başına kan yürümek.
ateş böceği * Kın kanatlılardan, karanlıkta ışıldama özelliği olan böcek (Lampyris noctiluca).
ateş böcekleri * Kın kanatlılardan, örneği ateş böceği olan böcekler takımı.
ateşçıkmak * Bkz. yangın çıkmak.
ateşçiçeği * Ballı babagillerden, ateşkırmızısırenginde çiçekler açan bir süs bitkisi (Salvia splendens).
ateşdüştüğü yeri yakar * bir acıyı onu çekenden başkasıtam anlayamaz veya aynıölçüde üzülemez.
ateşetmek * ateşli silâhlarla mermi atmak.
ateşgecesi * Hristiyanlarda 24 Hazirana rastlayan Yahya yortusunun, meydanlarda ateşyakmak, bu ateşin üstünden
atlamak ve çevresinde oynamak yolu ile kutlanan bir önceki gecesi.
ateşgemisi * Eski çağlarda düşman gemilerini yakmak için özel bir biçimde yapılmış, içi yakıcımaddelerle dolu gemi.
ateşgibi * çok sıcak.
* zeki, çalışkan ve becerikli.
* kıpkırmızı.
ateşgibi yanmak * ateşi yükselmek.
ateşhattı * Savaşta en ilerideki birliklerin ellerindeki silâhlarla ateşaçabilecekleri hat.
ateşkayığı * Ateş balığı avlamak için kullanılan ve içinde ateşyakılan kayık.
* Yangın söndürmede kullanılan tulumbayıtaşımak için kullanılan büyük ve genişkayık.
ateşkesilmek * çok kızgın davranışlarda bulunmak, ateşpüskürmek.
* (sonradan) çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak.
ateşkesmek * ateşli silâhlarla yapılan atışa son vermek.
ateşkırmızısı * Yanan ateşin rengi.
ateşolmayan yerden duman çıkmaz * küçük de olsa birtakım belirtilerin önemli olaylara işaret olduğunu anlatır.
ateşolsa cirmi kadar yer yakar * hasmın pek önemsenmediğini anlatır.
ateşpahası * Çok pahalı.
ateşparçası * Ateşin bir bölümü.
* Çok canlı, hareketli, becerikli, çalışkan.
* Çok yaramaz (çocuk).
ateşpüskürmek * şiddetli, öfkeli konuşmak.
* çok öfkeli olmak.
ateşsaçmak * çok kızmak, çok öfkelenmek.
ateştuğlası * Ocak, soba gibi yerlerde kullanılan, ateşe dayanıklıtuğla.
ateşvermek * tutuşturmak.

Bir yanıt yazın