Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 10

bakılma * Bakılmak işi.
bakılmak * Bakmak işine konu olmak veya bakmak işi yapılmak.
bakım * Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek veya emek verme biçimi.
bakım evi * Bakıma ihtiyacı olan kimselerin bakıldıkları, barındıklarıkuruluş.
* Kademe.
* Kurum ve kuruluşlarda motorlu araçların onarıldığıve korunduğu yer veya birim.
bakım yapmak * araç ve gereçlerin düzenli çalışması için onarımınıyapmak.
bakım yurdu * Yoksul veya kimsesiz yaşlıve sakatların barındırılıp bakıldıklarıyurt, darülâceze.
bakımcı * Bakım işini yapan kimse.
bakımından * Bakışveya görüşaçısı, yönü, değerlendirme açısı, -e göre.
bakımlı * İyi bakılmış, üzerinde iyi çalışılmış.
bakımlık * Filmin kartpostal büyüklüğünde cam bir perde üzerinde görünmesini sağlayan cihaz.
bakımlılık * Bakımlı olma durumu.
bakımsız * Özen gösterilmemiş, bakılmamış.
bakımsızlık * Bakımsız olma, terk edilme, yüzüstü bırakılma durumu.
bakıncak * Tüfeklerde hedefin uzaklığına, yakınlığına göre ayar edilecek biçimde yapılmışiner kalkar gez, nişangâh.
bakındı * Bak hele, olacak şey mi? gibi şaşma anlatır.
bakınma * Bakınmak işi.
bakınmak * Bakmak işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak.
* Muayene olmak.
bakır * Atom numarası29, yoğunluğu 8.95 olan, 10840 C ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak
bulunan, ısıve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl
renkli element. KısaltmasıCu.
* Bakırdan yapılmışkap.
* Bakırdan yapılmış.
bakır alaşımı * %1’in üzerinde çözünmüşelementlerin oluşturduğu bakır alaşımlarının genel adı.
bakır çalığı * Bakır tuzları ile zehirli duruma gelmiş.
* Yeşile çalar mavi renk.
bakır çalmak * (bakır kaptaki yemek) bakır tuzları ile zehirli duruma gelmek.
bakır kaplama * Demir benzeri madenlerin yüzeyinde bakır katman oluşturma işlemi.
bakır oksit * Kimyasal formülü CuO veya Cu2O olan bakırın oksit biçimi.
bakır pası * Bakır üzerinde nemli havalarda oluşan bakır hidrokarbonat.
bakır rengi * Kızıla yakın kahverengi.
* Bu renkte olan.
bakır sülfat * Göz taşı.
bakır taşı * Malakit.
bakır tuzu * Bakır sülfat, göz taşı.
bakırcı * Bakır işleyen veya bakır kap kacak satan kimse.
bakırcılık * Bakır kap yapma veya satma işi.
bakırlaşma * Bakırlaşmak durumu.
bakırlaşmak * Bakır rengini almak, (rengi) bakırın rengine benzemek.
bakırlı * Bakır içeren maddeler.
bakış * Bakmak işi veya biçimi.
bakışaçısı * Bir olayda, konuyu, düşünceyi belirli bir yönden inceleme, görüşaçısı.
bakışatmak * kısa bir sürede bakıp geçmek.
bakışık * Bkz. bakışımlı.
bakışıksız * Bkz. bakışımsız.
bakışım * İki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu.
* Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktalarıkarşılıklı olarak aynıuzaklıkta bulunan iki benzer
parçanın birbirine göre olan durumu, tenazur, simetri.
bakışımlı * Bakışımı bulunan, simetrik, mütenazır.
bakışımsız * Aralarında bakışım bulunmayan (iki şey) veya iki yanıarasında bakışım olmayan (bir şey), asimetrik.
bakışımsızlık * Bakışımsız olma durumu, asimetri.
bakışma * Bakışmak işi.
bakışmak * İki veya daha çok kimse birbirine bakmak.
* Kaçamak ve gizli olarak birbirine bakmak.
baki * Sürekli, kalıcı, daimî.
* Bir şeyden artan (miktar).
baki kalmak * sürekli, kalımlı olmak.
* bir şeyden artmak.
* artakalan, geride kalan, öteki.
bakir * Cinsel ilişkide bulunmamış(erkek).
* El değmemiş, kullanılmamış.
* (toprak için) İşlenmemiş.
* Eskimemiş, yıpranmamış, yeni.
bakire * Cinsel ilişkide bulunmamışdişi; kız, kız oğlan kız.
bakirelik * Bakire olma durumu, erdenlik.
bakirlik * Bakir olma durumu; el değmemişlik, bozulmamışlık.

Bir yanıt yazın