Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 100

bun * Sıkıntı.
buna * Bu zamirinin yönelme eki almışdurumu.
buna değdi (idi) buna değmedi (idi) diyerek * birçok şey arasından, iyilerini seçmeye başlamışken önce beğenmeyip bıraktıklarınıda sonradan, yeniden
seçip alarak.
bunak * Bunamışolan (kimse), ateh getirmişolan (kimse), matuh.
bunakça * Bunağa benzer, biraz bunak.
* Bunağa yakışır (bir biçimde), bunak gibi.
bunaklık * Bunak olma durumu.
bunalım * Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz.
* Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran.
* Bir hastalıkta iyileşme veya ölümle sonuçlanan, birdenbire olan fizyolojik değişiklik, kriz.
* Çoğunluğa ilişkin satın alma gücünün durması, satışdeğerlerinin düşmesi, çalışma gücünün azalması gibi
sebeplerle ortaya çıkan iktisadî durum, kriz.
* Ruhî yönden sonucu tehlikeli olabilecek durum.
bunalım geçirmek * herhangi sebeple oluşan bunalımıyaşamak.
bunalıma düşmek * ruhî bakımdan gerginlik veya sıkıntı içine girmek.
bunalımlı * Gerginlik, sıkıntıveren, gerginliği olan.
bunalış * Bunalmak işi veya biçimi.
bunalma * Bunalmak işi.
bunalmak * Soluk alması güçleşmek.
* Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak.
bunaltı * Sıkıntı, iç sıkıntısı.
bunaltıcı * Boğucu, sıkıcı, sıkıntıveren.
bunaltılma * Bunaltılmak işi veya durumu.
bunaltılmak * Bunalmasına yol açılmak.
bunaltma * Bunaltmak işi.
bunaltmak * Bunalmasına yol açmak.
bunama * Frengi, alkolizm gibi dışsebeplerden veya yaşlılık, damar tıkanması gibi iç sebeplerden ileri gelen, zihnî
bağıntının kopması, ateh.
bunamak * Frengi, alkolizm gibi dışsebeplerden veya yaşlılık, damar tıkanması gibi iç sebeplerle zihnî bağıntıkopmak,
ateh getirmek.
bunayış * Bunamak işi veya biçimi.
bunca * Epey, çok.
* Bu kadar, bu denli.
buncağız * Bunun gibi.
bunda * Bu zamirinin kalma durumu.
bunda bir işvar * olayın bir iç yüzü, durumun gizli bir yönü var.
bundan * Bu zamirinin çıkma eki almışdurumu.
bundan böyle * bundan sonra.
bundan iyisi can sağlığı * bu en iyisidir, daha iyisi olamaz.
bungalov * Hindistan’da tek katlı, genellikle tahtadan yapılmış, veranda ile çevrili ev.
* Genellikle tahtadan yapılmış, tek katlıev.
bungun * Sıkıntılı.
bungunlaştırmak * Bungun hâle getirmek.
bunlar * Bu zamirinin çoğul eki almışdurumu.
bunlu * Sıkıntılı.
bunluk * Bunalım, sıkıntı.
bunmak * Beğenmemek, azımsamak, küçümsemek.
bunu * Bu zamirinin belirtme eki almışdurumu.
bunun * Bu zamirinin tamlayan durumu.
bunun burası * dikkati çekmek için “burası” anlamında kullanılır.
bununla birlikte * Buna ek olarak.
* Bunun böyle olduğuna bakmayarak.
bura * (bu ve ara kelimelerinden) Bu yer.
* Kalma ve çıkma durumlarında orta hecenin düştüğü ve burda, burdan biçimlerinin kullanıldığıda görülür.
buracıkta * Çok yakın ve belirli bir yeri gösterir.
burada * Bu yerde.
buradan * Buradan.
buradayım diye bağırmak * göze çarpacak bir yerde bulunmak.
burağan * Güçlü esen rüzgâr.
buralar * bu yerler.
buralı * Bu memleketli, bu yerin halkından.
buram buram * (duman, koku gibi havada yayılanşeyler için) Pek çok.
burası * Bu yer, bura.

Bir yanıt yazın