Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 103

buruşma * Buruşmak işi.
buruşmak * Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak.
* (ağızda) Kekrelik duymak.
* Tiksinmek, hoşlanmamak.
buruşturma * Buruşturmak işi.
buruşturmak * Buruşuk duruma getirmek.
buruşuk * Gerginliği, düzgünlüğü kalmamış buruşmuşolan.
buruşukça * Biraz buruşuk olan, pek düzgün olmayan.
buruşukluk * Buruşuk olma durumu.
* Ciltte oluşmuşkırışık.
buruşuksuz * Buruşuğu olmayan.
busbulanık * Çok bulanık.
buse * Öpücük, öpme, öpüş.
buselik * Klâsik Türk müziğinde on üç basit makamdan biri.
buselikaşiran * Klâsik Türk müziğinde birleşik bir makam.
busines klas * İşlik orun.
but * Vücudun kalça ile diz arasındaki bölümü.
* Hayvanların, bacaklarının gövdeye bitişik olan dolgun, etli bölümü.
butafor * Oyun için gerekli sahne eşyası.
butaforcu * Oyun için gerekli sahne eşyasınıyapan uzman.
butik * Giyim ve süs eşyasısatılan dükkân.
butikçi * Butik işleten kimse.
butikçilik * Butik işletme işi.
butlan * Batıl olma durumu.
* Geçersizlik, hükümsüzlük.
* Yanlışlık, haksızlık.
buton * Çalıştırmaya yarayan düğme.
buut * Boyut.
* Uzunluk.
buydurmak * Dondurmak, çok üşütmek.
buyma * Buymak işi.
buymak * Soğuktan donarak ölmek.
* Çok üşümek.
buyot * Yatakta ısınmak için kullanılan sıcak su torbası.
buyruğu altına girmek * bir kimse başka bir kimsenin isteklerini ister istemez yerine getirmek zorunda olmak.
buyruk * Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcısöz, emir, ferman.
* Egemenlik.
buyruk kulu * Emir kulu.
buyrukçu * Buyuran, emreden (kimse).
buyrulma * Buyrulmak işi.
buyrulmak * Buyurmak işi yapılmak.
buyrultu * Sadrazam, vezir, beylerbeyi gibi yüksek devlet görevlilerince yazılan buyruk.
* İrade.
buyur * Buyurun anlamında bir hitap sözü.
buyur etmek * “buyurun” diyerek konuğu saygı ile içeri almak veya sofraya çağırmak.
buyur? * anlamadım, sözünüzü tekrarlar mısınız?.
* söyleyiniz, emrediniz.
buyurgan * Sık sık buyruk veren, buyruk verir gibi konuşan.
buyurganlık * Buyurgan olma durumu.
buyurma * Buyurmak işi.
buyurmak * Bir şeyin yapılmasınıveya yapılmamasınıkesin olarak söylemek, emretmek.
* Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek.
* Gelmek, gitmek, geçmek, girmek.
* Almak.
* ‘Etmek, eylemek’ anlamında yardımcıfiil olarak kullanılır.
buyuru * Buyruk, emir.
buyurucu * Buyruk, emir veren.
buyurun cenaze namazına! * hiç beklenmedik kötü bir durum karşısında, şaka yollu üzüntü anlatır.
buz * Donarak katıduruma gelmişsu.
* Çok soğuk bir etki uyandıran şey veya kimseleri anlatmak için kullanılır.
buz alanı * Buzla.
buz bağlamak * (sıvılar için) yüzeyi donmak.
buz dağı * Kutup bölgelerinde buzullardan koparak akıntılarla yer değiştiren büyük buz parçası, aysberg.
buz duvarı * Samimî olmamaktan ortaya çıkan, arzu edilmeyen, arada soğukluk yaratan durum.
buz gibi * çok soğuk.
* (kötü nitelikler için) kesin bir gerçeği belirtir.
* (et için) temiz ve yağlı.
buz kalı bı * Suyun belli biçimlerde donmasınısağlayan özel kap.

Bir yanıt yazın