Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 20

barizleşmek * Bariz duruma gelmek.
bark * Bkz. ev bark.
barka * Büyük sandal.
barkarol * Venedik gondolcülerinin söz ve müziği önceden yazılmadan, içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı.
* Ritmi üç zamanlımüzik eseri.
barklanma * Barklanmak işi veya durumu.
barklanmak * Ev sahibi olmak; evlenmek.
barkot * Çizgi im.
barlam * Bkz. barlam.
barmen * Bar tezgâhtarı.
barmenlik * Bar tezgâhtarlığı.
baro * Bir şehir veya bir bölge avukatlarının bağlı olduklarımeslek kuruluşu.
baro başkanı * Baro genel kurulunca en az on beşyıllık kıdemi olan avukatlar arasından seçilen ve baroyu temsil eden
baro üyesi.
barograf * Bir hava taşıtının uçarken izlediği yolun yüksekliklerini çizgi hâlinde göstermeye veya işaretlemeye yarayan
alet, yükseklikölçer.
barok * M.S 1600 ile 1750 yıllarıarasındaki klâsik sanatı izleyen resim, mimarlık üslûbu.
* Batıedebiyatlarında dengeden çok harekete, düşünceden çok duyuma, biçimlerin serbestçe
yaratılmasından duyulan coşkuya önem veren, abartmalı, etkileyici, çelişkiden çekinmeyen edebiyat akımı.
barok müzik * Çalgılar arasında veya çalgılarla sesler arasında karşıtlıklar kuran XVl-XVlll. yüzyıllar arasındaki müzik
reformunu oluşturan müzik.
barokçu * Barokçuluk yanlısı olan kimse.
barokçuluk * Barok sanat ve edebiyat görüşve ilkelerini benimseyen akım.
barometre * Basınçölçer.
* Gösterge.
baron * Batıülkelerinde vikont ile şövalye arasında soyluluk unvanı.
baronluk * Baron olma durumu veya baronun görevi.
baroskop * Havanın içinde bulunduğu cisimlerin ağırlığıüzerine yaptığıhafifletici etkiyi gösteren ve havası
boşaltılabilen bir fanus içinde terazisi bulunan fizik cihazı.
barparalel * Düşey direkler üzerine paralel olarak tutturulmuşiki tahta çubuktan oluşmuşjimnastik aracı.
barsak * Bağırsak.
barsam * Yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir çeşit çarpan balığı(Trachinus vipera).
barsama * Güzel kokulu yapraklarıyemeklere konulan, nane ve yaban kekiğinin ortak adı.
barudî * Koyu gri renkte olan.
barut * Ateşli silâhla bir merminin atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı, katımadde.
barut esmeri * Koyu esmer renkte olan (kimse).
barut fıçısı * Barut koymaya, doldurmaya ve muhafaza etmeye yarayan kutu, fıçı.
barut fıçısı gibi * çok kızgın, sinirli ve kinle dolu kimse.
* her an olay çıkacak yer veya kavgaya yol açacak durum.
barut gibi * öfkeli, huysuz, sert, aksi (kimse).
* pek ekşi veya acı.
barut hakkı * Mermiyi istenilen uzaklığa atabilmek için gerekli barut gazı basıncını sağlamaya yetecek miktarda barut.
barut kesilmek (veya olmak) * çok öfkelenmek.
barut kokusu gelmek * savaştehlikesi sezilmek.
barut rengi * Koyu giri.
barutçu * Barut yapan kimse.
barutçuluk * Barut yapma veya alıp satma işi.
baruthane * Barut yapılan veya saklanan yer.
barutla oynamak * tehlikeli işlerle uğraşmak.
barutluk * Barut saklanan kap veya yer.
baryum * Atom sayısı56, yoğunluğu 3.78 olan, doğada en çok baryum sülfat ve baryum karbonat olarak bulunan,
havada çabuk oksitlenen, gümüşrenginde, katıve basit bir element. Kısaltması ba.
baryum karbonat * Karbondioksidin, barit üzerine etkisiyle elde edilen beyaz bir katı.
baryum sülfat * Baritin.
bas * En kalın erkek sesi.
* Sesi böyle olan sanatçı.
* En kalın sesli orkestra çalgısı.
bas (veya bas git) * çekil, yürü, git, defol!.
bas bariton * Basın çıkamadığı ince tonlara çıkabilen, buna rağmen basın indiği kalın ve tok tonlara inemeyen sesi olan
sanatçı.
bas bas * Bağırmak fiili ile kullanılarak bağırışın yüksek sesle olduğunu anlatır.
bas tutmak * ince sesli çalgılara tek perdeden eşlik etmek.
basak * Merdiven.
basaklı * Merdiveni olan.

Bir yanıt yazın