Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 24

başaşağıetmek * tersine çevirmek.
başaşağı gelmek * tepesi üstü düşmek.
başaşağı gitmek * sürekli zarar görmek veya kötüleşmek.
başaşağı gitmek * işleri ters gitmek, sürekli zarar etmek.
baş bağlamak * başına bir örtü örtmek.
* başak vermek.
* birine veya bir şeye bağlanmak, intisap etmek.
baş baş * çocukların “Allaha ısmarladık” anlamında ellerini başlarına götürmelerini sağlamak için söylenir.
baş başa * Birlikte, beraberce.
baş başa (veya kafa kafaya) vermek * iki veya daha çok kimse bir kenara çekilip konuşmak.
* dayanışmak.
baş başa bırakmak * birinin, bir şeyle veya bir kimseyle yalnız kalmasını sağlamak.
baş başa kalmak * biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak.
baş başa olmak * birlikte bulunmak, beraber yaşamak.
baş belâsı * Sıkıntı, üzüntü veren.
baş bezi * Mendil.
baş bıçağı * Ustura.
baş biti * Bkz. bit.
baş bulmak * (alışverişte) kazanç bırakmak.
başçanağı * Kafa tası.
başçekmek * ön ayak olmak.
başçevirtmek * başıarkaya doğru döndürtmek.
* birinin arkasından hayranlıkla bakmak.
başdöndürmek * başarıdan, gururdan, sevinçten çok mutlu duruma getirmek, aşırıheyecanlandırmak.
başdöndürücü * (çabuklukta) olağanüstü, aşırı.
* baygınlık verici.
başdöndürücü * Şaşkına, serseme çevirici.
başdönmesi * Göz kararıp düşecek gibi olma.
başedebilmek * bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek.
başeğmek * saygı göstermek için başeğerek selâmlamak.
* direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek, inkıyat etmek.
başelde iken * ölmeden, yaşarken sağiken.
başetmek (veya edememek) * gücü yetmek (yetmemek), başarıkazanmak (kazanmamak).
başgelmek * yenmek, gücü yetmek.
başgöstermek * belirmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, vuku bulmak.
başgöz etmek * evlendirmek.
başgöz olmak * evlenmek.
başkaldırma * başkaldırmak işi, isyan.
başkaldırmak * ayaklanmak, yönetime karşı gelmek, isyan etmek.
* iyice coşmak, kabarmak.
başkaldırmamak * Bkz. başınıkaldırmamak.
başkesmek * selâm için başeğmek.
başkıç vurmak * baştan gelen dalgalarla gemi, başıve kıçıüzerinde inip kalkmak.
başkırılır fes içinde, kol kırılır yen içinde * aile içindeki, arkadaşlar arasındaki uyuşmazlıklar yabancılara duyurulmamalıdır.
başkomak (koymak) * bir şey uğruna ölümü göze almak.
başkoşmak * bir işi başarmak için çalışmak.
başnereye giderse, ayak da oraya gider * küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onlarıörnek tutarlar.
başol da, istersen soğan başı ol * küçük bir işte de olsa, başta olmak önemlidir.
başolan boşolmaz * bir yerde başolan kimse taşıdığıdeğer dolayısıyla o yere gelmiştir.
* iş başındaki kişinin işi çoktur.
başörtüsü * Bkz. başörtü.
başsağlığı * Ölen bir kimsenin yakınlarına söylenen ilgi ve yakınlık anlatan söz.
başsağlığıdilemek * ölen bir kimsenin yakınlarına ilgi ve yakınlık anlatan söz söylemek.
başsallamak * karşısındakinin her sözünü uygun bulur görünmek.
baştacı * Çok sevilen, çok yüksek tutulan (kimse veya şey).
baştacıetmek
baştacıetmek * çok sevmek ve saymak, el üstünde tutmak.
baştutamamak * rüzgâr, fırtına yüzünden, yapılışındaki veya yükselişindeki bir bozukluk sebebiyle gemi dümene uymamak,
rotadan çıkmak.
baştutmak * elebaşı olmak.

Bir yanıt yazın