Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 25

başucu * Yatılan bir yerin başkonulan yönü veya yakını.
başucu kitabı * Sık sık yararlanılan, ana bilgileri veren, değerini hiç yitirmeyen eser.
başüstünde tutmak * çok iyi ağırlamak.
başüstünde yeri var * büyük bir saygıve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır.
başüstüne * bir dileğin yerine getirileceğini içtenlikle belirtmek için “peki” anlamında kullanılan söz.
başvermek * (çı ban) olgunlaşmak.
* (buğday vb. bitkiler) başak bağlamaya başlamak, başak oluşmak.
* (gemi, kayık) döndürmek, çevirmek.
başyakmak * kötü duruma düşürmek.
başyapmak * (kuaför) saç bakım ve tuvaleti yapmak.
başyarılır (kırılır) börk (fes) içinde, kol kırılır kürk (yen) içinde * aile içindeki kişilerin anlaşmazlıklarıaile içinde kalmalıdır.
başyarma * Vida yapımında kullanılacak olan perçinlerin başlarına tornavida yerleri açmak işi.
başyastığı * Yatakta başın altına konulan yastık.
başyemek (başınıyemek) * birinin ölümüne veya yok olmasına sebep olmak.
* birinin güç duruma düşmesine yol açmak.
başa baş * birinden üstün olmadan.
başa baş * Eşit durumda, dengeli olarak.
başa başgelmek * eşit olmak, denk olmak.
başa başnoktası * bir yabancıparanın veya değerli kâğıdın piyasa değeri ile üstünde yazılıdeğerin aynı olmasıdurumu.
başa çıkmak * güçlükler çıkaran biriyle olan işini, kendi istediği yolda sonuçlandırabilmek.
başa çıkmak * bir şeye gücü yetmek.
başa geçmek * en üstün yeri almak.
başa gelen çekilir * çaresiz durumlara düşüldüğünde insanın kendini üzüntüye kaptırmayıp bu durumlara katlanmasının olağan
ve doğru bulunduğunu anlatır.
başa gelmek * (kötü bir duruma) uğramak.
başa güreşmek * yağlı güreşte, en usta pehlivanlar başpehlivanlık için yarışmak.
* en üstün sonucu elde etmek için mücadele vermek.
başa vermek * değiştokuşyaparken üste bazışeyler vermek.
başağaç * Boyuna dikey yönden kesilmişolan ve yıl halkalarıçember biçiminde görüntü veren ağaç.
Başak * Zodyak üzerinde Aslan ile Terazi burçlarıarasında bulunan burcun adı, Zodyak.
başak * Arpa, buğday, yulaf gibi ekinlerin taneleri taşıyan kılçıklı başı.
* Tarlalarda, bağlarda dökülmüşveya tek tük kalmışolan ürün.
başak bağlamak (veya tutmak) * arpa, buğday, yulaf gibi ekinlerde başak oluşmak.
başak toplamak * tarlalarda kalmış başaklarıveya bağlarda dökülmüşmeyveleri toplamak.
başakçı * Tarlalarda kalmış başaklarıveya bağlarda dökülmüşmeyveleri toplayan kimse.
başakçık * Çiçeklerde başağı oluşturan çiçek demeti veya topluluğu.
başaklama * Başaklamak işi.
başaklamak * Tarlalarda, bağlarda kalmışdöküntüleri toplamak.
başaklanma * Başaklanmak durumu.
başaklanmak * Başak bağlamak, tutmak.
başaklı * Başağı olan (ekin).
* Arka ucu başka biçimde olan (ok).
başaktör * Bir filmde veya bir tiyatro eserinde en önemli erkek oyuncu.
başaktörlük * Başaktörün işi veya mesleği.
başaktris * Bir filmde veya bir tiyatro eserinde en önemli kadın oyuncu.
başaktrislik * Başaktrisin işi veya mesleği.
başaltı * Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldığı beşderecenin ikincisi.
* Gemilerde tayfa ve erlerin baştaraftaki koğuşları.
başarı * Başarmak işi veya başarılan iş, muvaffakıyet.
başarı göstermek (veya kazanmak) * başarmak.
başarılı * Başarı gösteren, muvaffakıyetli.
* Başarılmış, üstesinden gelinmiş.
* Başarılı bir biçimde, başarı göstererek.
başarılma * Başarılmak işi.
başarılmak * Başarı ile sona ermek.
başarım * Elde edilen bir başarı.
* Bir sporcunun yapabileceği en iyi derece, takat sınırı, performans.
başarısız * Başarı göstermeyen, muvaffakıyetsiz.
* Başarılamayan, muvaffakıyetsiz.
* Başarı göstermeyerek.
başarısız olmak * başarısağlayamamak, başarı gösterememek.
başarısızlığa uğramak * başarısız olmak.
başarısızlık * Başarısız olma durumu, muvaffakıyetsizlik.

Bir yanıt yazın