başıdarda kalmak | * parasızlıktan dolayısıkıntıda olmak. |
başıderde girmek | * sıkıntılı bir duruma düşmek. |
başıdertte | * çözülmesi güç, sıkıntılıdurumda. |
başıdevletli | * Talihli, bahtıaçık. |
başıdimdik | * Onurlu, gururlu. |
başıdinç | * Kaygısız ve tasası olmayan. |
başıdönmek | * insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi gibi bir duygu gelmek. * sıkıntıyaratan bir durum karşısında bunalmak. * görkemli bir şey karşısında şaşırmak. * para veya mevki sebebiyle şaşırıp şımarmak. |
başıdumanlı | * Doruğunu sis bürümüş(dağ). * Sevdadan veya içkiden sarhoş. |
başı göğe ermek (veya değmek) | * beklenmeyen bir mutluluğa ermek. |
başıhavada | * sevinçli. |
başıhoşolmamak | * bir şeyden hoşlanmamak. |
başı için | * “çocuğumuzun başı için”, “annenizin başı için” gibi sözlerde değerli bir kişi ortaya konarak kullanılan ant veya yalvarma sözü. |
başıkalabalık | * yanında bir işi konuşamayacak kadar çok kimse var. |
başıkazan gibi olmak | * başında çok ağrıve uğultulu bir sersemlik olmak. |
başınâra yanmak | * başkasıuğruna büyük bir zarara uğramak. |
başıönünde | * uslu, çevrede gözü olmayan. |
başısıkılmak (veya sıkışmak) | * herhangi bir güçlük karşısında kalmak, bunalmak. |
başısıkıya gelmek | * herhangi bir güçlük karşısında bunalmak, zor durumda kalmak. |
başıtaşa değmek | * ağır bir durum kendisine ders olmak. |
başıtutmak | * gürültüden veya üzüntüden başıağrımak. |
başıüstünde yeri olmak | * her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak. * bir düşünce veya davranışıuygun bulmak. |
başıyastığa düşmek | * yorgunluktan veya güçsüzlükten uykuya dalmak. |
başıyastık yüzü görmemek | * yatağa yatıp uyumamışolmak. |
başıyerde | * utançla, kırgınlıkla, üzüntüyle. |
başıyerine gelmek | * zihin yorgunluğu geçmişolmak. |
başıyukarda | * onurlu, kibirli, kendini beğenmiş. |
başıyumuşak | * Uysal, söz dinler (kimse). |
başızapt olunmamak | * binicisini alıp götürmek. |
başı boş | * Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan. * Bağlanmamış, serbest bırakılmış. * Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz. |
başı boş bırakmak | * üstünde hiçbir baskıveya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak. |
başı boşkalmak | * baskıaltında bulunmamak, karışanı, görüşeni olmamak. |
başı boşluk | * Başı boşolma durumu. |
başı bozuk | * Askerlerin arasına katılmışsivil savaşçı. * Düzensiz topluluk. * Kargaşalı, karışık, içinden çıkılamayan. |
başı bozukluk | * Başı bozuk olma durumu. * Düzensiz davranış, düzensizlik, disiplinsizlik. |
başıkabak | * Saçıdökülmüşveya dibinden kesilmiş. * Başınıörtmeden. |
başım gözüm üstüne | * belirtilen istekleri içtenlikle yapmayıkabul etmeyi anlatır. |
başımla beraber | * memnunlukla, seve seve. |
başın sağolsun | * yakınlarından birini toprağa vermiş bir kimseye söylenen ilgi ve yakınlık anlatan söz. |
başına balta kesilmek (veya olmak) | * sürekli istemek, ısrar etmek, inat etmek. |
başına belâ açmak | * kötü bir olay dolayısıyla dert sahibi olmak. |
başına belâ almak | * bir sorunla karşılaşmak, kötü bir duruma düşmek. |
başına belâ olmak (veya kesilmek) | * sıkıntıvermek, tedirgin etmek, musallat olmak. |
başına bir hâl gelmek | * kötü bir duruma uğramak. * ölüm ihtimalini bildirmek için kullanılır. |
başına buyruk | * kimseden izin almaksızın dilediği gibi davranan. |
başına çalmak | * bir şeyi öfkeyle, nefretle geri vermek. |
başına çalsın | * birine verilmek istenilen bir şeyin öfke ve nefretle geri çevrildiğini anlatmak için söylenir. |
başına çıkarmak | * şımartmak, çok yüz vermek. |
başına çıkmak | * birinden yüz bulup ona karşıpek şımarıkça davranmak. |
başına çorap örmek | * birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak. |
başına dert etmek (veya açmak) | * bir şeyi üzüntü konusu yapmak. |
Kategoriler