Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 3

badanalı * Badana edilmişolan.
* Yüzüne çok pudra ve boya sürmüşolan (kadın).
badanasız * Badana edilmemiş.
* Badanası bozulmuş.
badas * Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü.
badat * Birleşikgillerden, şekeri çok, bir tür yer elması.
bade * Şarap, içki.
badehu * Ondan sonra.
badeli * Aşk badesi içmişkimse.
badeli âşık * Düşünde bir pirin elinden aşk badesi içerek saz çalıp söyleyen halk şairi.
badem * Gülgillerden, yurdumuzun her yerinde yetişen ağaç (Amygdalus communis).
* Bu ağacın yaşveya kuru yenilen yemişi.
badem ağacı * Gülgillerden ilkbaharda beyaz ve pembe renkli çiçekler açan yüksekçe bir bitki, badem (Amygdalus
communis ve Prunus amygdalus).
badem bıyık * Badem içi biçiminde üst dudağın her iki yanında yer alan bıyık.
badem ezmesi * Ezilmiş bademle yapılan şekerleme.
badem gibi * (salatalık için) taze ve gevrek.
badem gözlü * Badem içi biçiminde iri göz.
badem içi * Bademin dışkabuğu alındıktan sonra kalan içi.
badem kürk * Tilki postunun yalnız bacak kesiminden yapılan kürk.
badem parmak * Başparmak.
badem şekeri * İnce bir şeker tabakasıyla kaplanmışiç badem.
badem tırnak * Badem biçiminde uzunca tırnak.
badem yağı * Bademden çıkarılan ve deri, kösele gibi şeyleri yumuşatmak için kullanılan yağ.
badema * Bundan sonra, bundan böyle.
bademci * Badem satan kimse.
bademcik * Boğazın iki yanında birer tane bulunan, badem biçimindeki organ.
bademli * İçinde badem bulunan yiyecek.
bademlik * Badem ağaçlarıçok olan yer, badem bahçesi.
bademsi * Badem biçiminde olan.
baderna * Halatın aşınabilecek yerine sarılan bez, halat sargısı.
badıç * Bakla, fasulye, bezelye gibi taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk.
badısaba * Sabah vakti esen ve ruhu okşayan, gönle ferahlık veren hafif rüzgâr.
badi * Ördek.
badi badi yürümek (veya gitmek, koşmak) * ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek).
badik * Ördek; palaz.
* Kısa boylu.
badikleme * Badiklemek işi.
badiklemek * Ördek gibi iki yana sallana sallana yürümek.
badikleşme * Badikleşmek durumu.
badikleşmek * Ördek gibi sağa sol yalpa vurarak yürüme eğilimi göstermek.
badire * Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum.
badiye * Çöl.
badminton * Tenise benzeyen ve bir tür tüylü topla oynanan oyun.
badya * Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı.
bagaj * Yolcu yükü.
* Tren, vapur gibi taşıtlarda yolcuların yüklerinin konulduğu yer.
* Otomobillerin yük konulabilen, genellikle arkada olan bölümleri.
bagaj kapağı * Otomobillerde içine yük konulabilen bagajlarıkapatmaya veya kilitlemeye yarayan bölüm.
bagaj kilidi * Bagaj kapağınıkilitlemeye yarayan alet.
bagaj memuru * Toplu taşım yerlerinde ve araçlarında bagaj işlerini yürütmekle görevli kimse.
baget * İnce, kısa değnek.
* Tıraşlanmış, dikdörtgen biçiminde değerli taş.
* Düşük gramajlıküçük boy ekmek.
bagetli * Bageti olan.
bağ * Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel gibi
düğümlenebilir nesne.
* Sargı.
* Bağlam, deste, demet.
* İlgi, ilişki, rabıta.
* Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organlarıyerinde tutmaya yarayan lif demeti.
bağ * Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası.
* Meyve bahçesi.
bağbahçe * Bahçe gibi taşınmaz mal.
bağbıçağı * Bağve bahçelerde yetişen meyve fidanlarını, bitki ve özellikle üzüm kütüklerini budamaya yarayan kesici
alet.

Bir yanıt yazın