batın | * Karın. * Göbek, kuşak. |
Batınî | * Batıniye mezhebinden olan kimse. * İçrek. |
Batınîye | * Görünürdeki olayların ardında gizli gerçeklerin bulunduğunu kabul eden tarikatlara verilen ad. |
batırık | * Köftelik bulgur, dövülmemiş ceviz içi, soğan, domates, nane, maydanoz, tahin ve limon suyu kullanılarak yapılan, taze asma yaprağıveya lahanaya sarılarak tüketilen bir salata tütü. |
batırılma | * Batırılmak işi. |
batırılmak | * Batırmak işine konu olmak. * Yok edilmek. |
batırma | * Batırmak işi. |
batırmak | * Sıvının veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak. * Bir işte sermayeyi yitirmek. * Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek. * Kirletmek. * Mahvetmek. |
batış | * Batmak işi veya biçimi. |
bati | * Yavaş, ağır. |
batik | * Kumaş, deri veya kâğıt süslemede kullanılan bir yöntem. * Bu yöntemle hazırlanmışkumaş. * Bu kumaştan yapılmışolan (giysi). |
batisfer | * Su üstü araçlarına çelik kablo ile bağlanmış, negatif yüzebilirliği bulunan dalışküresi. |
batiskaf | * Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç. |
batkı | * Batkınlık, iflâs. |
batkın | * Borçlarınıödeyemez duruma düşen, iflâs etmiş(kimse), müflis. |
batkınlık | * Borçlarınıödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan tüccarın durumu, iflâs. |
batma | * Batmak işi. * Yıkılma, çökme; yok olma, inkıraz. * Bir gök cisminin (Ay, Güneş, Yıldız vb.) ufkun altına inmesi. |
batmak | * Bir sıvının üstünde iken içine gömülmek. * (Güneş, Ay, yıldız için) Dünyanın dönüşü dolayısıyla ufkun altına inmek. * İflâs etmek. * Kirlenmek. * Saplanmak. * Dokunmak, incitmek. * (tedirgin etmemesi gereken şeyler için) Tedirgin etmek. * Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak. * Yok olmak. * Daha kötü bir duruma uğramak. * Çökmek. * Yıkılmak egemenliği sona ermek. |
batman | * Miktarı bölgelere ve tartılacak şeylere göre değişen eski bir ağırlık ölçüsü. |
batonsale | * Tuzlu hamurdan yapılan ince uzun çubuk, tuzlu çubuk. |
batöz | * Harman makinesi, harman dövme makinesi. |
batsat | * Ara sıra, seyrek olarak tek tük. |
battal | * İşe yaramaz, kullanılmaz. * Alışılmışolandan büyük. |
battal edilmek | * kullanılamaz duruma getirilmek, bozulmak. |
battal etmek | * kullanılamaz bir duruma getirmek. |
battal olmak | * kullanılamaz, işe yaramaz duruma gelmek. |
battaniye | * Yorgan yerine veya yorgan üstünde kullanılan, çoğu yünden dokunmuşkalınca örtü. |
battaniyeli | * Battaniyesi olan. |
battı balık yan gider | * işler kötü gittiğine göre artık istenildiği gibi davranılabilir. |
batur | * Bahadır. |
batyal | * 200 ile 2000 m arasında derinliği olan (deniz). |
bav | * Hayvanıavcılığa alıştırma işi. |
bavcı | * Şahin ve köpek gibi hayvanlarıavcılığa alıştıran kimse. |
bavlı | * Ava alıştırılmış(hayvan). * Avcıların, köpeklerini ava alıştırmak için kullandıklarıyapay kuşvb. |
bavlıma | * Bavlımak işi. |
bavlımak | * Şahin ve köpeği ava alıştırmak. |
bavul | * Yolculukta, içine eşya konulan büyük çanta. |
bavul ticareti | * Gümrüksüz ve vergisiz ithaline izin verilen eşyayıyabancıülkelerden satın alıp, bavul veya çantalarla yolcu beraberinde sınırdan geçirerek iç piyasada değerlendirmek işi. |
bavulcu | * Bavul yapan veya satan kimse. |
bavullu | * Bavulu olan. |
Bavyeralı | * Bavyera halkından olan (kimse). |
bay | * Parası, malıçok olan, zengin (kimse). |
bay | * Bey yerine kullanılan bir unvan. * Erkek özel adlarıyerine kullanılır. |
bayağı | * Aşağılık, pespaye. * Kibar olmayan, basit adî, sıradan, amiyane, banal. * Her zamanki gibi olan, hiçbir özelliği bulunmayan. * Hemen hemen, âdeta. * Gerçekten, çok, oldukça, epey. * Çok iyi, pekâlâ. |
bayağıkaçmak | * (söz, davranış, giyinişiçin) yakışmamak, uygunsuz olmak. |
bayağıkesir | * Ondalık olmayan kesir. |
bayağılaşma | * Bayağılaşmak durumu. |
bayağılaşmak | * Bayağı bir durum almak, bayağı bir duruma girmek. |
bayağılaştırma | * Bayağılaştırmak işi. |
bayağılaştırmak | * Bayağılaşmasına sebep olmak. |
Kategoriler