Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 43

beleşçi * Parasız geçinmeyi seven, lüpçü, bedavacı.
beleşçilik * Beleşçi olma durumu.
beleşe konmak * emek, para vermeden elde etmek.
beleşten * Emek vermeden, karşılıksız.
beletme * Beletmek işi.
beletmek * Kundaklatmak.
belge * Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb. vesika, doküman.
belge almak * (iki yıl aynısınıfta üst üste kalan öğrenci) okuldan uzaklaştırılmak, okuldan çıkarılmak.
belgeci * Belgesel filmler yapan, yöneten sinemacı.
belgegeçer * Yazılı, bilgi ve belgelerin telefon sistemi vasıtasıyla bir yerden bir yere iletilmesini anında sağlayan araç,
faks.
belgeleme * Belgelemek işi, tevsik.
belgelemek * Bir olgunun doğru olduğunu belge ile göstermek, ortaya çıkarmak, tevsik etmek.
belgelendirme * Belgelendirmek işi.
belgelendirmek * Belge göstererek belirtmek.
belgelenme * Belgelenmek işi.
belgelenmek * Belgelemek işine konu olmak.
* İki yıl üst üste aynısınıfta kalan öğrenci okuldan çıkarılmak.
belgeli * Belgesi olan.
* İki yıl üst üste sınıfta kaldığı için okula devam etme hakkınıyitirerek belge alan.
belgelik * Belge ve yazıların saklandığıyer, arşiv.
belgesel * Belge niteliği bulunan (şey), dokümanter.
* Belge niteliği taşıyan film veya televizyon programı.
belgesel film * Hayattan alınan herhangi bir olguyu, kendi tabiî çevresi ve akışı içinde veya gerçeğe en yakın biçimde
hazırlanmışyapay bir yerde işleyen, belirli bir amacıyansıtan film.
belgeselci * Belgesel, film çeken veya bunun üzerinde çalışan (kimse).
* Belgesel niteliğindeki eserleri seven veya bunlarla ilgilenen (kimse).
belgeselcilik * Belgeselcinin yaptığı iş.
belgi * Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, şiar, alâmet, nişan.
* Duyuş, düşünüşve inanıştaki ayırıcıözellik, şiar.
belgileme * Belgilemek işi.
belgilemek * Belgi ile göstermek.
belgili * Belgiye dayanan, belirli olan.
belgin * Tam ve kesin olarak belirlenmişolan, sarih.
belginlik * Belgin olma durumu, sarahat.
belgisiz * Belirli olmayan, işaret edilemeyen, gayrimuayyen.
belgisiz sıfat * Bkz. belirsizlik sıfatı.
belgisiz zamir * Bkz. belirsizlik zamiri.
belgisizlik * Belgisiz olma durumu.
belgit * Senet.
* Bir önermeyi tanıtlamak için gösterilen ve daha önce doğru diye kabul edilen başka önerme, hüccet,
burhan.
beli * Evet.
beli açılmak * küçük aptesini tutamaz olmak.
beli bükük * Beli bükülmüş, güçsüz, zavallı.
beli bükülmek * yaşlılık yüzünden güçsüz kalmak, bir işyapamayacak duruma düşmek.
beli çökmek * kamburlaşmak.
beli gelmek * cinsel birleşme sırasında salgı boşalmak.
beliğ * Belâgati olan, belâgatli.
belik * Saç örgüsü.
belik belik * Örgü örgü, örgü hâlinde.
belikleme * Beliklemek işi.
beliklemek * Saçlarıörmek.
belinden gelmek * birinin dölü olmak.
belini bükmek * çaresizlik içinde bırakmak.
belini doğrultmak (veya doğrultamamak) * yeniden durumunu düzeltmek.
belini kırmak * birini bir şeyi yapamaz duruma getirmek.
belini vermek * dayamak,yaslanmak.
belinleme * Belinlemek işi.

Bir yanıt yazın