Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 44

belinlemek * Birden uyanarak çevresine korku ile şaşkın şaşkın bakmak, irkilmek.
belirgin * Belirmişdurumda olan, besbelli, açık, bariz, sarih.
belirginleşme * Belirgin duruma gelme.
belirginleşmek * Belirgin duruma gelmek.
belirginleştirme * Belirgin duruma getirme.
belirginleştirmek * Belirgin duruma getirmek.
belirginlik * Belirgin olma durumu.
belirleme * Belirlemek işi, tayin.
belirlemek * Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek.
* Yeni bir kavramı, özünü oluşturan ögeleri açıklayarak tanımlamak, sınırlamak.
* Bir kavramı, ayırıcı bir öge ekleyerek sınırlamak, kapsam bakımından daraltmak, genellemek karşıtı.
belirlenim * Belirli duruma gelme işi.
* Bir kavramın anlamının, içeriğinin, yapısının veya sınırlarının tam olarak belirlenmesi işi, gerektirim,
determinasyon.
belirlenimci * Belirlenimcilik yanlısı olan (kimse), gerekirci, determinist.
belirlenimcilik * Her olayın başka olayların gerekli ve kaçınılmaz bir sonucu olduğunu ileri süren öğreti, gerekircilik,
determinizm.
belirlenme * Belirlenmek işi.
belirlenmek * Belirli duruma getirilmek.
belirlenmezci * Belirlenmezcilik yanlısı olan (kimse), indeterminist.
belirlenmezcilik * Nedensellik yasasına bağlı olmayan, bir sebebe bağlanmayan olay ve durumların da bulunduğunu öne
süren görüş, indeterminizm.
* İnsan iradesinin hiçbir şarta bağlı olmadığını, içinde bulunduğu şartlarla belirlenmediğini, insanın özgür
iradesinin nedensellik yasasına bağlı olmadığınısavunan görüş, indeterminizm.
belirleşme * Belirleşmek işi veya durumu.
belirleşmek * Belirgin duruma girmek.
belirli * Açık ve kesin olarak sınırlanmışveya kararlaştırılmışolan, muayyen.
belirli belirsiz * Yarı belirgin durumda, az çok belli olan.
belirli geçmiş * Fiilin belirttiği kavramın, içinde bulunan zamandan önce olup bittiğini kesinlikle bildiren kip, -di’li geçmiş,
görülen geçmiş. Bu zaman Türkçede -dı(-di) / -tı(-ti) ekiyle karşılanır.Aldı, biçti, uçtu vb.
belirli nesne * Belirtme durumu ekini almış, geçişli fiil durumunda olan yüklemle ilgili kelime veya kelime grubu.
belirlilik * Belirli olma durumu.
belirme * Belirmek işi, tebellür etme.
belirmek * (önce belli veya görünür olmayan bir şey için) Ortaya çıkmak, tezahür etmek.
* Bir düşünce veya durum için, kesin bir biçim almak, tebellür etmek.
* İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek.
belirsiz * Belirli olmayan, gayrimuayyen.
* Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem.
* Bilinmeyen, meçhul.
belirsiz geçmiş * Fiilin belirttiği kavramın, içinde bulunulan zamandan önce olup bittiğini başkasından duyarak veya belirsiz
olarak bildiren kip, -miş’li geçmiş, görülmeyen geçmiş. Türkçede bu zaman -mış/ -mişekiyle kurulur: Gelmiş,
gülmüş, ağlamışgibi.
belirsizlik * Belirsiz olma durumu, müphemiyet.
belirsizlik sıfatı * İsimleri yaklaşık, kabataslak belirten sıfat: bazı, birkaç, her, birtakım, filan vb.
belirsizlik zamiri * İsmin yerini belirsiz, kabataslak tutan zamir: bazısı, birkaçı, birçoğu, azı, herkes, biri vb.
belirteç * Zarf.
belirten * Tamlayan.
belirti * Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alâmet, nişan, nişane.
belirtik * Açık, belli, sarih.
belirtilen * Tamlanan.
belirtili * Belirtisi olan.
* Belirtilmişolan, belirli kılınan.
belirtili nesne * Belirtme durumundaki nesne, sarih meful.
belirtili tamlama * Tamlayanı-in (-nin) takısı, tamlananıüçüncü kişi iyelik eki alan ve belirli bir kavram taşıyan tamlama:
Doğan’ın kalemi, çiçeğin kokusu gibi.
belirtilme * Belirtilmek işi.
belirtilmek * Belirtmek işine konu olmak.
belirtisiz * Belirtisi olmayan.
* Belirtilmemişolan.
belirtisiz nesne * Yalın durumdaki nesne.
belirtisiz tamlama * Tamlayanıyalın durumda olan, tamlananı genellikle üçüncü kişi iyelik eki alan ve çoğu kez tür kavramı
veren isim tamlaması: Ankara kedisi. Tuz Gölü gibi.
belirtken * Bir özlü sözle birlikte kullanılan işaret.
* Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, amblem.
* Gösterge.
belirtme * Belirli kılma, görüş bildirme, tasrih.
belirtme durumu * Yüklemi geçişli bir fiil olan cümlede fiilin doğrudan etkilediği -i (-ı, -u, -ü) ekini almışisim, yükleme
durumu, i hâli, akuzatif. Evi gördüm. Yazıyı okudum.
belirtme grubu * Tamlamalardan daha genişkelime dizisi: Kalın bir kitabın süslü cilt kapağı bir belirtme grubudur.
belirtme sıfatı * Bir ismi gösterme, soru, sayıveya belirsizlik bakımlarından belirten sıfat: Bu kapı. Birinci dönem. Kaç
öğrenci? Hangi ev? Üç çocuk gibi.
belirtmek * Açıklamak, tebarüz ettirmek.
belit * Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayıöteki önermelerin ön dayanağısayılan temel önerme, mütearife,
aksiyom: “Tüm, parçaların her birinden büyüktür” sözü bir belittir.

Bir yanıt yazın