beniz | * Yüz rengi. |
beniz geçmek | * benzi solmak. |
benizli | * Benzi bulunan, benze sahip olan. |
benlenme | * Benlenmek işi. |
benlenmek | * Ben oluşmak. |
benli | * Teninde ben bulunan. |
benli | * Bkz. senli benli. |
benliği yoğurmak | * kişiliği oluşturmak. |
benliğinden çıkmak | * kendine benzemez olmak. |
benlik | * Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet. * Kendi kişiliğine önem verme, kişiliğini üstün görme, kibir, gurur. |
benlik çatışması | * Benliğin ön plâna çıkması ile başgösteren çatışması. |
benlik davası | * Her şeyi kendi düşüncesine uydurmak ve her şeyde söz sahibi olmak çabası. |
benlik ikileşmesi | * Öznenin kişiliğini iki veya daha çok bilinç merkezine bölen ve tek kişide çeşitli kişilikler durumunda beliren bir ruh hastalığı. |
benlik yitimi | * Kişilik duygusunun ve benlik bilincinin yitirilmesi ile beliren ruh hastalığı. |
benlikçi | * Her konuda hep kendini ileri süren, hep kendinden söz eden (kimse). * Benlikçilik yanlısı olan (kimse). |
benlikçilik | * Her konuda hep kendini ileri sürme, hep kendinden söz etme durumu. * Kendi benliğinin gelişimini, bütün davranışlarının ilkesi yapan kişinin niteliği, egotizm. |
benmari | * Bir kabıkaynar suya oturtmak yolu ile içindekini ısıtmak veya eritmek yöntemi. |
benmerkezci | * Beniçinci. |
benmerkezcilik | * Beniçincilik. |
bent | * Bağ, rabıt. * Kanun maddesi; kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm. * Suyu biriktirmek için önüne yapılan set, büğet. * Gazete yazısı. * Bağlam. |
bent etmek | * kendine bağlamak. |
bent olmak | * bağlanmak, tutulmak. |
benzeme | * Benzemek işi. |
benzemek | * İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak. * Sanısınıuyandırmak, gibi görünmek. |
benzemeklik | * Benzer olma durumu. |
benzemez | * İskambil veya okey oyununda farklıkâğıtların veya taşların bir araya gelmesi. |
benzen | * Maden kömürü katranından çıkarılan C6H6 formülündeki hidrokarbonun bilimsel adı. |
benzer | * Nitelik, görünüşve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eşolan (şey), müşabih, mümasil. * Bkz. benzeşim. * Bazıönemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapıve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör. |
benzer şekiller | * Kenarlarının uzunluklarıarasındaki oran değişmemekle birlikte karşılıklıaçılarıeşit olan şekiller. |
benzeri | * Benzerlik gösteren, benzer. |
benzerlik | * Benzer olma durumu. * İki üçgende köşelerinin eşlenmesine göre karşılıklıaçıların eşve karşılıklıkenarların orantısından doğan durum. |
benzersiz | * Benzeri olmayan, eşsiz. |
benzersizlik | * Benzersiz olma durumu. |
benzeş | * Birbirine benzeyen, aralarında benzerlik bulunan, müşabih, nazir. |
benzeşen | * Ünlü veya ünsüz benzeşmelerinde etki altında kalan ünsüz veya ünlü: Sütçü (süt-çü), ekmekten (ekmekten), odalardan (oda-lar-dan) kelimelerinde bulunan -çü, -ten, -dan eklerindeki ünsüz veya ünlüler gibi. |
benzeşik | * Benzeşme özelliği gösteren. |
benzeşim | * Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme. * İki şeklin kenarlarının uzunluklarıarasındaki oran değişmemekle birlikte, karşılıklıaçılarının eşit bulunması durumu. |
benzeşim oranı | * İki şeklin kenarlarının arasındaki oran. |
benzeşlik | * Benzeşolma durumu, müşabehet. |
benzeşme | * Benzeşmek işi. * Bir kelimede bir sesin başka bir sesi kendisine benzetme etkisi: yurt-daş> yurttaş, çarşanba > çarşamba, o + bir < öbür gibi. |
benzeşmek | * Birbirine benzemek, müşabih olmak. |
benzeşmezlik | * Bir kelimede bulunan aynıveya benzeri seslerden birinin değişikliğe uğraması, disimilâsyon: Kınnap > kırnap, attar > aktar, kehribar > kehlibar gibi. |
benzeti | * Benzetme, aslından kopya edilmiş, teş bih. |
benzeti ressamı | * Büyük sanatçıların yaptıklarını, orijinaline bakarak yapan ve benzeti olduğunu belirten ressam. |
benzetici | * Benzeterek yapan, sahteci, kopyacı. |
benzetici ressam | * Büyük sanatçıların üslûbunda çalışarak, yaptığı işleri orijinal eser diye satan sahteci ressam. |
benzetilme | * Benzetilmek işi. |
benzetilmek | * Benzetmek işine konu olmak. |
benzetiş | * Bir şeyi başka bir şeye benzetmek işi veya biçimi. |
benzetme | * Benzetmek işi. * Bir şeyin neteliğini anlatmak için, o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyi örnek olarak gösterme işi, teş bih. |
Kategoriler