Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 60

biçem * Üslûp.
biçenek * Her yıl belirli bir süre otlatıldıktan sonra yeniden gelişen bitkilerin biçilerek değerlendirildiği tabiî çayır.
biçerbağlar * Ekini hem biçen, hem de bağdurumuna getiren makine.
biçerdöver * Ekin biçen, döven, taneleri ayıran, samanı bağlam veya balya durumuna getiren makine.
biçici * Biçmek işini yapan (kimse).
biçicilik * Biçicinin işi veya mesleği.
biçilme * Biçilmek işi.
biçilmek * Biçmek işine konu olmak.
biçilmişkaftan * bütünü ile uygun, elverişli (iş).
biçim * Dışgörünüş, şekil.
* Yakışık alan şekil, uygun şekil.
* Herhangi bir şeyin benzeri.
* Sanat ve edebiyat eserlerinde dışgörünüş, form.
* Tarz.
* Manzumelerin kuruluşve uyak düzenlerine göre olan dışgörünüşü, şekil.
biçim * Biçmek işi.
biçim almak * biçimlenmek, belli bir biçime girmek, şekillenmek.
biçim bilimi * Yapı bilimi, morfoloji.
biçim birimi * Kelimelere gramer bakımından biçim veren, çoğu ek durumunda olan öge, morfem.
biçimci * Biçimcilik yanlısı olan (kimse).
* Alışılmışkural, tutum, davranışveya belli biçimin dışına çıkmayan (kimse), şekilci, formaliteci, formalist.
biçimcilik * Biçime sıkısıkıya bağlılık.
* Özü, içeriği yeterince önemsemeden, yalnız biçim üzerinde duran, biçime ağırlık veren görüş.
biçime sokmak (veya biçim vermek) * bir şeyi biçimlendirmek.
biçimine getirmek * sırasını, fırsatını bulmak, punduna getirmek, en uygun durumunu yakalamak.
biçimleme * Çeşitli maddelerin biçimsel imkânları ile birbirleri arasındaki düzen ilişkilerini araştırma işi.
biçimlendirilme * Biçimlendirilmek işi.
biçimlendirilmek * Bir şeye biçim verilmek.
biçimlendirme * Biçimlendirmek işi, şekillendirme.
biçimlendirmek * Bir şeye belirli bir biçim vermek, şekillendirmek.
biçimlenme * Biçimlenmek işi, şekillenme.
biçimlenmek * Bir şey belli bir biçim kazanmak, şekillenmek.
biçimli * Biçimi güzel olan, mevzun.
* Ortamına uygun düşen, yakışık alan.
biçimsel * Biçime dayanan, biçimle ilgili, şekle ait, şeklî, formel.
biçimselleştirme * Biçimselleştirmek işi.
biçimselleştirmek * Biçimsel duruma getirmek.
* Bir kuramı biçimsel bir kurama dönüştürmek.
biçimsellik * Biçime uygun olma durumu.
biçimsiz * Kendine özgü bir biçimi olmayan, biçimi bozuk, şekilsiz.
* Kötü, hoşolmayan, yakışıksız.
* Kendine özgü billûrlaşmış bir biçimi olmayan (madde), amorf.
biçimsizleşme * Biçimsizleşmek işi.
biçimsizleşmek * Biçimsiz duruma gelmek, biçimi bozulmak.
biçimsizlik * Biçimsiz olma durumu.
* Çirkinlik, yakışıksızlık.
biçiş * Biçmek işi veya biçimi.
biçki * Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme sanatı.
biçki dikişkursu * Terzilik mesleğini öğretmek amacıyla verilen kurs.
biçki dikişyurdu * Halka açık terzilik mesleğini öğretme ve uygulama yeri.
biçki yapmak * dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesmek.
biçki yurdu * Biçki ve dikişokulu.
biçkici * Kumaşı belli bir modele göre biçen (kimse).
biçme * Biçmek işi.
* Alt ve üst tabanları birbirine paralel ve eşit iki çokgenden, yanal ayrıtılarıda eşit ve paralel doğrulardan
oluşan çok düzlemli cisim, menşur, prizma.
* Yontulmuşyapıtaşı.
biçmek * Belli bir biçim vererek kesmek.
* Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek.
* Ekini, otu orakla, tırpanla, makine ile kesmek.
* Yaylım ateşiyle öldürmek.
* (değer, paha, fiyat) Koymak.
biçtirme * Biçtirmek işi.
biçtirmek * Biçmek işini yaptırmak.
bîdar * Uyanık, uyumayan.
bid’at * İslâm dininde Hz. Muhammed zamanından sonra ortaya çıkan değişik yargılar ve ilkeler.
* Sonradan türeyen şey.
bidayet * Başlama, başlangıç.
bide * Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.
bidon * İçine sıvımaddeler konulan, sac, plâstik veya çinkodan yapılmış, çoğunlukla silindir biçiminde kap.

Bir yanıt yazın