bileyici | * Kesici aletleri bilemeyi işedinmişolan kimse, zağcı. |
bileyicilik | * Bileyicinin yaptığı iş, zağcılık. |
bilezik | * Bileğe süs için takılan halka. * İki borunun ucunu birleştirmeye yarayan halkaya benzer parça. * Motor pistonlarına, yağlama, soğutma, özellikle sızıntıyıönleme gibi amaçlarla yerleştirilmiş, genel olarak dökme demirden yapılmış, uçlarıaçık ve esnek halka. * Kelepçe. * Mobilyaların ayak altlarına takılan kare, dikdörtgen, silindir, kesik koni ve benzeri şekilli, pirinç veya nikel kaplıdemirden yapılmış, iki ucu delik gereç. |
bilezikli | * Bileziği olan. * Bilezik takmışolan. |
bilfarz | * Tutalım ki, sayalım ki, söz gelişi, diyelim ki. |
bilfiil | * İşolarak, işedinerek, gerçekten. |
bilge | * Bilgili, iyi ahlâklı, olgun ve örnek (kimse), hakim. |
bilgece | * Bilgeye yaraşır (biçimde), hâkimane. |
bilgelik | * Bilge olma durumu ve niteliği. * Bilgi, hikmet. * (İlk Çağfelsefesinde) Kendini tanımanın bilgisi, vukuf. |
bilgi | * İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe verilen ad, malûmat. * Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malûmat, vukuf. * İnsan zekâsının çalışmasısonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malûmat, vukuf. * Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığıtemel düşünceler, malûmat. * Bilim. * (bilişimde) Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. |
bilgi edinmek | * öğrenmek, bilgi almak. * Bir durumu öğrenmek. |
bilgi işlem | * Özellikle bilgisayar vb. makinelerle yapılan işlemlerin düzenli biçimde yürütülmesi. |
bilgi kuramı | * Bilginin temelini, bilim alanında uygulanan yöntemleri, sınır ve güvenilirlik bakımından inceleyip araştıran felsefe dalı, epistemoloji. |
bilgi şöleni | * Belli bir konunun tartışıldığı bilimsel toplantı, sempozyum. |
bilgi toplamak | * değişik yer ve kaynaklardan sağlanan bilgileri bir araya getirmek. |
bilgici | * Sofist. |
bilgicilik | * Antik Yunan felsefesinde eleştiri akımı, sofizm. * Başkasınıyanıltmak için doğru olmadığı bilinerek yapılan uslamlama ve çıkarsama, safsatacılık. |
bilgiç | * Bilgili kimse. * Bilgisiz olduğu hâlde bilgili görünmek isteyen, bilgili geçinen kimse. |
bilgiç bilgiç | * Bilgisi olduğunu göstererek, bildirerek. |
bilgiçlik | * Bilgiç olma durumu. |
bilgiçlik satmak (veya taslamak) | * bilmediği hâlde bilir görünmek, bilgin geçinmek. |
bilgilendirme | * Bilgilendirmek işi veya durumu. |
bilgilendirmek | * Bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlamak, haberdar etmek. |
bilgilenme | * Bilgilenmek işi veya durumu. |
bilgilenmek | * Bilgi sahibi olmak, öğrenmek. |
bilgili | * Bilgi sahibi olan, malûmatlı, haberli. * Bilerek. |
bilgilik | * Ansiklopedi. |
bilgin | * Bilimsel bir konuda çok bilgisi olan (kimse), âlim. |
bilgince | * Bilgine yakışır, bilgin tavrında, bilgin gibi. |
bilginlik | * Bilgin olma durumu. |
bilgisayar | * Çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran elektronik araç, elektronik beyin, kompüter. |
bilgisayarcı | * Bilgisayar alım satımcısı. * Bilgisayar programcısı, yapımcısıveya mühendisi. |
bilgisayarcılık | * Bilgisayar ticareti veya uzmanlığı. |
bilgisayarlamak | * Bilgisayara geçirmek. |
bilgisayarlaşmak | * Bilgisayar düzeniyle donatılmak. |
bilgisiz | * Bilgi sahibi olmayan, malûmatsız, cahil. |
bilgisizlik | * Bilgisiz olma veya bilgi yokluğu durumu, cehalet. |
bilgiyazar | * Elektronik sistemle dizgi yapan alet. |
bilhassa | * Hele, her şeyden önce, başta, özellikle, en çok, mahsus. |
bili | * Bilgi, malûmat. |
bili bili | * Tavuk gibi kümes hayvanlarınıçağırmak için çıkarılan ses. |
bilici | * Bilen. |
bililtizam | * Bile bile, bilerek ve isteyerek. |
bilim | * Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim. * Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. * Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci. |
bilim adamı | * Bilimsel çalışmalarla uğraşan kimse, bilgin, âlim. |
bilim dışı | * Bilime aykırı, bilime uymaz, gayriilmî. |
bilim kadını | * Bkz. bilim adamı. |
bilim kuramı | * Bilimlerin koyduklarıdüşünsel sorunları inceleyen ve tek tek bilimlerin yöntemlerini, ilkelerini, varsayımlarınıaraştıran felsefe dalı. |
bilim kurgu | * Çağdaş bilim verileriyle düşgücünden oluşan film, roman vb. |
bilim kurgusal | * Biyoloji ve elektrikle ilgili olan, biyonik. |
Kategoriler