Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 65

bilişim teknolojisi * Bilişimde kullanılan bütün araç ve gereçlerin oluşturduğu sistem.
bilişimci * Bilişim alanında uzman kişi.
bilişme * Bilişmek işi.
bilişmek * Karşılıklı olarak birbirini tanımak, muarefesi olmak.
* Öğrenmek.
billâhi * Tanrı’ya ant içerim” anlamında bir ant.
* “İnan olsun” anlamında kullanılır.
billûr * Bazıcisimlerin aldıkları geometrik biçim.
* Duru ve temiz kesme cam, kristal.
* Billûrdan yapılmış.
* Koç yumurtası.
billûr cisim * Gözde, irisin arkasında, mercek görevini yapan, mercimek biçim ve büyüklüğündeki saydam cisim.
billûr gibi * çok duru, çok temiz (su).
* çok beyaz ve pürüzsüz (kol, gerdan, göğüs).
* (ses için) pürüzsüz.
billûrî * Billûra benzer, billûr gibi.
billûriye * Billûrdan yapılmışveya billûrla ilgili.
* Genellikle billûrdan yapılmışeşya satan dükkân.
billûrlaşma * Billûr durumuna gelme.
* Herhangi bir cisim moleküllerinin bazıfizik ve kimya değişmeleriyle geometrik biçim alması, kristalleşme.
billûrlaşmak * Billûr durumuna gelmek, billûr durumunda yoğunlaşmak, kristalleşmek.
* Belirgin duruma gelmek, netlik kazanmak.
billûrlaştırma * Billûrlaştırmak işi.
billûrlaştırmak * Billûr durumuna getirmek.
billûrlu * İçinde billûr bulunan.
* Bol ışıklı, pırıl pırıl parlayan (yer).
billûrsu * Billûra benzeyen, billûru andıran, kristaloit.
* Diyalize uğrayarak çözümlenen madde, koloit karşıtı.
bilme * Bilmek işi.
* Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma.
* Bilgi edinmenin gaye ve sonucu.
bilmece * Bir şeyin adınıanmadan, niteliklerini üstü kapalısöyleyerek o şeyin ne olduğunu bulmayıdinleyene veya
okuyana bırakan oyun, muamma.
* Bilinmeyen şey, muamma.
bilmece çözmek * bilmecenin cevabını bulmak.
bilmece gibi konuşmak * açık, anlaşılır biçimde konuşmamak.
bilmeden * bilmeyerek.
* sonucun ne olacağınıkestiremeden.
bilmediği beşvakit namaz * her şeyi pek iyi bilir, anlamında bir söz.
bilmek * Bir şeyi anlamışveya öğrenmiş bulunmak.
* Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak.
* Bir işyapmaya alışmışolmak, elinden gelmek.
* Tanımak, hatırlamak.
* Sanmak, var saymak, farz etmek.
* Anlamak.
* Sorumlu tutmak.
* İnanmak.
* Bazen “işine gelmek”, “uygun bulmak” anlamında da kullanılır.
* -a/-e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur.
* Saymak.
* Genişzamanın olumsuz birinci tekil kişisi olarak bilmem biçiminde kullanılınca duraksama, şaşma,
tereddüt anlamını verir.
bilmem hangi (veya bilmem kaç, kim, nasıl, ne) * önemli veya anlatılması gerekli görülmeyen şeyler için kullanılır.
bilmemek * birlikte kullanıldığıfiilin bir türlü gerçekleşemediğini anlatır.
bilmemezlik * Bilememe durumu, bilmezlik.
bilmez * Anlamaz, kavramaz, hatırbilmez, kadirbilmez gibi sözlerle “yapamaz”, “edemez” anlamlarında kullanılır.
bilmezleme * Bilmezlemek işi, teçhil.
bilmezlemek * Bir kimseyi, bir şey bilmez göstermek, teçhil etmek.
bilmezlenme * Bilmezlenmek işi.
bilmezlenmek * Bilmiyor gibi görünmek, bilmezlikten gelmek, tecahül etmek.
bilmezlik * Bilmez olma durumu, cehalet.
bilmezlikten gelme * yazarın, bildiği belli olan bir şeyi bilmez veya başka türlü bilir görünecek yolda bir anlatışsanatı,
tecahülüarifane.
bilmezlikten gelmek * bilmiyor görünmek.
bilmiş * Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan.
* Bkz. çok bilmiş.
bilmukabele * Karşılıklı olarak, karşılık olarak.
* (davranıştöresinde) Ben de, size de, sizlere de.
bilmünasebe * Sırası gelince, sırasıdüşünce.
bilsat * Kuruluşlar, şirketler arasında bilgi satma, bilgileşim, bencmarking.
bilumum * Bütün, hep, kamu, … -in hepsi.
bilvasıta * (birinin) Aracılığı ile, araçla; doğrudan doğruya olmayarak, dolaylı.
bilye * Taş, maden, toprak, cam gibi şeylerden yapılmışküçük yuvarlak, misket.
* Motorlu taşıtlarda dönme veya sürtünme etkilerini azaltmak, aşınmayıve enerji yitimini önlemek için,
göbeklerdeki yataklara yerleştirilen, çoğunlukla çelikten, küçük yuvarlak.
bilyeli * Bilyesi olan.
bilyeli yatak * Bisiklet, otomobil gibi taşıtların tekerleklerinde sürtünmeyi azaltmak amacıyla içine çelik bilye yerleştirilmiş
bölüm.
bilyon * Milyar.
bin * On kere yüz, dokuz yüz doksan dokuzdan bir artık.
* Bu sayının adıve bu sayıyı gösteren rakam, 1000, M.
* Bir isimden önce geldiğinde aşırılık ve çokluk bildirir.
bin bilsen de bir bilene danış * bir insan bir şeyi ne kadar iyi bilirse bilsin, gene de onu kendisinden daha iyi bilen bulunabilir.
bin bir * Pek çok, çok sayıda.
bin bir ayak bir ayak üstüne * herkesin ayakta olduğu kalabalık.
bin can ile * çok isteyerek, gönülden.
bin dallı * Çoğunlukla mor kadife üzerine sırma ile kabartma dal, yaprak ve çiçek işlenmişgiysi veya örtü.

Bir yanıt yazın