Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 66

bin derde deva * pek çok işe yarayan; her sıkıntıyı gideren.
bin dereden su getirmek * birini kandırmak için birçok sebep ileri sürmek, dil dökmek.
bin işçi, bir başçı * her işe, başolacak bir kimse gerekir.
bin kalı ba girmek * birbirine benzeyen birçok işyapmak, sürekli olarak düşünce değiştirmek.
bin kat * Pek çok, kıyaslanmayacak ölçüde.
bin nasihatten bir musibet yeğdir * yaşanmışolaylar, öğütlerden çok daha etkilidir.
bin pişman olmak * çok pişman olmak.
bin tarakta bezi olmak * birçok işle uğraşmak.
bin türlü * Birbirinden çok farklı, çok değişik.
bin yaşa! * (memnunluk bildirmek için kullanılan söz) çok yaşa!.
bin zahmetle * çok zor, büyük zorlukla.
bina * Yapı.
* Arapça fiil çatısınıkonu edinen bilim ve kitap.
* Çatı.
bina etmek * yapmak, kurmak, inşa etmek.
* (bir düşünce sistemine göre) kurmak, dayamak, yapmak.
binaen * -den dolayı, -den ötürü, -diği için.
* Dayanarak.
binaenaleyh * Bundan dolayı, bundan ötürü, bunun için, bunun üzerine.
bînamaz * Bkz. beynamaz.
binbaşı * Rütbesi yüzbaşı ile yarbay arasında bulunan ve asıl görevi tabur komutanlığı olan subay.
binbaşılık * Binbaşırütbesi veya binbaşının görevi.
binde bir * çok seyrek olarak.
bindi * Destek, hamil.
bindiği dalıkesmek * (kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi) farkında olmadan yararsız duruma getirmek, kendi eliyle yok etmek.
bindirilme * Bindirilmek işi veya durumu.
bindirilmek * Bindirmek işi yapılmak.
bindirilmişkuvvetler * Motorlu taşıtlara bindirilmişasker birlikleri.
bindirim * Fiyat artırma, zam.
bindirimli * Fiyatıartırılmış, zamlı.
bindirme * Bindirmek işi.
* Birbiri üzerine gelerek eklenen levha, kiremit, ahşap parçalarının durumu.
* Çıkarma harekâtına katılacak birliklerin, çıkarma yerine gitmek için kendilerine ayrılan deniz araçlarına
binmeleri.
bindirme kilit * Gövdesi kutu biçiminde olan, kapak veya kapının arkasına doğrudan vidalanan, basit mekanizmalıkilit.
bindirmek * Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak.
* (taşıt) Baştarafından başka bir taşıta çarpmak veya bir yere vurmak.
* Eklemek, katmak.
binek * Binmeye ayrılmışşey ve daha çok at.
* Üzerine binilen, binmeye yarayan.
binek atı * Sadece binmek, gezmek veya binicilik sporu için yetiştirilen at.
binek taşı * At veya arabaya binmek için üstüne çıkılan yüksekçe taş.
biner * Bin sayısının üleştirme biçimi, her birine bin, her defasında bini bir arada olarak.
bingi * Kemerler üzerine oturtulmuşkubbe ile kemerlerin arasınıkapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından
her biri.
bini * Binme işi.
* Kapı, dolap gibi şeylerin, kanatlarıkapanınca kalan aralığıörtebilmek için bu kanatların kenarına çakılan
çıta.
bini aşmak * çok fazla olmak.
bini bir paraya * pek çok ve ucuz.
* pek çok yapılan, pek çok olan.
binici * Binen.
* Ata iyi binen kimse.
binicilik * Ata binme ustalığı.
* Ata binilerek yapılan spor.
binilme * Binilmek işi.
binilmek * Binmek işi yapılmak.
binin yarısı beşyüz (o da bizde yok) * çok düşünceli görünen birine şaka yollu “aldırma!” anlamında söylenir.
bininci * Bin sayısının sıra sıfatı, sırada dokuz yüz doksan dokuzuncudan sonra gelen.
biniş * Binmek işi veya biçimi.
* Atlıalay.
* Atlıalayda giyilen giysi.
* Yüksek aşamalı bilginlerin ve yeniçeri subaylarının giydikleri cübbe.
* Üniversite öğretim üyelerinin giydikleri cübbe.
binişme * Binişmek durumu.
binişmek * İki parçadan biri, öbürünün üstünde olmak.
* Kas kirişleri birbiri üstüne binmek.
* Kırık bir kemiğin iki parçası birbiri üstüne gelmek.
binit * Üstüne binilen hayvan, binek atı.
binit * Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce, içine konulduğu oyuk gözlü tahta.
binlerce * Birçok bin; pek çok.
binlik * Bin liralık kâğıt para.
* Yaklaşık olarak üç litrelik büyük şişe.
* Bin tanesi bir arada olan.

Bir yanıt yazın