Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 70

bir nice * Bir hayli, birçok.
bir numara * Tek, birinci.
bir numaralı * Birinci, başta gelen.
bir o kadar * Ne kadar varsa o kadar daha, bir katı, bir misli.
bir o yana, bir bu yana * rastgele, birçok yerlere, çeşitli yönlere.
bir olmak * bir araya gelmek, iş birliği yapmak.
bir ölçüde * Biraz, belli oranda.
bir örnek * Aynı biçimde olan, yeknesak.
bir papel etmemek * hiç bir işe yaramamak, değeri olmamak.
bir paralık etmek * çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek.
bir parça * Biraz, azıcık, çok az.
bir parmak * Parmak ucuyla alınan miktar veya parmak ucuyla alarak.
* Çok küçük (çocuk).
bir postum var atarım, nerede olsa yatarım * istediğim yere gider, istediğim biçimde davranırım.
bir pul etmemek * hiç değeri olmamak.
bir pula satmak * bir kimseyi bir çıkar uğruna harcamak.
bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge) * birkaç kez saklanabilen bir suç günün birinde ortaya çıkarak yapanıkötü bir duruma düşürür, suçlu cezasız
kalmaz.
bir sıkımlık canı olmak * çok cılız ve güçsüz olmak.
bir sıra * Üst üste, ardıardına.
bir solukta * Çabucak, çarçabuk, çok kısa bir sürede, hemen.
bir söyle on dinle * az konuşup çok dinlemek yaralı olur.
bir söyledi pir söyledi * uzatmadan, gereği gibi söyledi.
bir sözünü iki etmemek * birinin her istediğini hemen yerine getirmek.
bir sürü * Çok sayıda, pek çok.
bir şey sanmak * (bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri) gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak,
değerlendirmede yanılmak.
bir şey söylemek * konuşmak.
* belirtmek, anlatmak, ifade etmek.
bir şeye benzememek * işe yarar durumda olmamak.
bir şeyin şuyuu vukuundan beterdir * söylenti veya dedikodu olayın gerçekleşmesinden daha kötüdür.
bir şeyler (veya bir şey) olmak * huyu, durumu, tutumu değişmek, yeni huylar edinmek.
* bayılır gibi olmak, birden fenalık gelmek.
* ölmek.
bir şeyler, bir şeyler * daha fazla açıklamamak, kısa kesmek gerektiğinde söylenir.
bir tahtada * bir defada, yekten.
bir tahtasıeksik * akılca eksik, yarım akıllı.
bir tane * Biricik, yegâne.
bir tanem * Sevgi sözü.
bir tarafa bırakmak (veya koymak) * önemsememek, benimsememek, ertelemek.
bir taşla iki kuşvurmak * bir davranışla birden çok yararlısonuca ulaşmak.
bir tek atmak * bir kadeh içki içmek.
bir temiz * Adamakıllı.
bir terimli * Aralarında yalnız çarpma, bölme, kuvvete yükseltme, kök alma işlemleri yapılacak olan (nicelikleri gösteren
terim).
bir torba kemik * çok zayıf.
bir tuhaflığı olmak * kendini iyi hissetmemek.
bir tutmak (veya bir görmek) * eşit saymak, eşit görmek.
bir türlü * (tekrarlıkullanıldığında) işin yapılmasının da, yapılmamasının da aynıderecede kötü olduğunu belirtir.
* hiçbir biçimde, hiçbir yolla.
bir vakitler * Geçmişzamanda, eskiden, vaktiyle.
bir varmış bir yokmuş * bir masala başlarken, “eskiden” anlamında söylenen bir tekerleme.
* masal gibi geçip gitmiş, artık hayal olmuş.
bir yakadan başçıkarmak * bir çatıaltında dirlik düzenlik içinde yaşamak.
bir yana * -den başka, sayılmazsa, hariç tutulursa.
bir yana dünya bir yana * bir varlığa çok değer verildiğini anlatmak için kullanır.
bir yandan (yanda) * bir taraftan (tarafta), hem … hem.
bir yastığa başkoymak * (karıkoca) evli bulunmak.
bir yastıkta kocamak * (karıkoca birlikte) uzun bir ömür sürmek.

Bir yanıt yazın