Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 73

birinin çanına ot tıkmak (tıkamak veya tıkanmak) * sesini çıkaramayacak, kötülük edemeyecek bir duruma getirmek (getirilmek), susturmak.
birisi * Bilinmeyen bir kimse.
birisinden biri * içlerinden biri, birkaç kişiden herhangi biri.
birkaç * Çok olmayan, az sayıda, az.
birkaçı * Az sayıda olan kimse veya şey.
birleme * Bir etme, tek duruma getirme.
* Tanrı’nın birliğini dile getirme, tevhit.
birlemek * Bir etmek, tek duruma getirmek.
* Tanrı’nın birliğini dile getirmek, zikretmek.
birler * Ondalık sayısistemine göre yazılan bir tam sayıda sağdan sola doğru ilk sayının bulunduğu basamak.
birleşen * Birbirini kesen, bir noktada kesişen (doğru, yay).
birleşik * Bir araya gelmiş, birleşmişolan, müttehit.
birleşik cümle * Birkaç yan cümle veya ara cümle ile bir temel cümleden kurulan cümle.
birleşik fiil * İsim soyundan bir kelime ile biçim veya anlam bakımından kaynaşıp bütünleşen fiil: Reddetmek,
hissetmek, kaybolmak, bakakalmak, hasta olmak, tedavi etmek gibi.
birleşik isim * Birleşik kelime biçiminde belirli kurallar içinde kalıplaşmışisim: Aslanağzı, başşehir, kaptıkaçtı, gecekondu
gibi.
birleşik kap * Alt tarafından birleştirilmişkaplardan her biri.
birleşik kaplar * Alt taraflarından değişik boyut ve kesitlerde borularla birleştirilmişsistem.
birleşik kelime * Ses düşmesi, ses türemesi, kelime türünün değişmesi, üzerindeki ekin görevini kaybetmesi veya anlam
kaymasıdolayısıyla aralarına ek girmeyerek kalıplaşmışiki veya daha çok sözden oluşan kelime: pazartesi (< pazar
ertesi), hissetmek (< hiss etmek), ayakkabı(< ayak kabı), delikanlı(<deli kanlı), kaptıkaçtı(< kaptıkaçtı) gibi.
birleşik oturum * Bir arada yapılan oturum.
birleşik oy pusulası * Seçime katılan bütün partilerin adaylarınıayrıayrı gösteren oy pusulası.
birleşik zaman * Yalın zamanlıve çekimli bir fiilin -di (i-di), -miş(i-miş,), -se (i-se) gibi ek fiil eklerinden birini alarak
bildirdiği zaman: Sevdiydi (sevdi-y-di <sevdi+i-di), sevecekmiş(sev-ecek-miş< sev-ecek + i-miş) sev-er-se (sev-erse
< sev-er + ise) gibi.
birleşilme * Birleşilmek işi veya durumu.
birleşilmek * Birleşmek işi yapılmak, bir araya gelinmek, buluşulmak.
birleşim * Birleşmek işi.
* Bir meclisin bir gün içindeki toplanmaları, inikat.
* Döllenmek için erkekle dişi hayvanın bir araya gelmesi.
birleşme * Birleşmek işi.
birleşme değeri * Basit bir cismin bir atomu ile birleşebilecek olan hidrojen atomlarının en yüksek miktarı.
birleşmek * Ayrı iken tek bir bütün durumuna gelmek.
* Buluşmak, bir araya gelmek.
* Uyuşmak, aynı görüşte olmak.
* Aynıamaç çevresinde toplanmak.
* Kaynaşmak.
* Cinsel ilişkide bulunmak.
birleştirici * Birliği sağlayan.
* Uzlaşmayısağlayan.
* İki veya daha çok nesnenin birleşmesini sağlayan.
birleştirme * Birleştirmek işi veya durumu.
birleştirmek * Bir araya getirmek.
birli * İskambil, domino gibi oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya pul, as.
birlik * Tek, bir olma durumu, vahdaniyet.
* Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen.
* Birleşmiş, bir arada olma durumu, vahdet.
* Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet.
* Belli bir topluluğun yararlarınıkorumak için kurulmuşdernek.
* Askerlikte bölük, tabur, alay gibi bir bütün sayılan topluluk.
* Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması.
* Bölünmezliği içeren yalın bütün.
* En büyük değerdeki nota, dört dörtlük.
birlik olmak * bir işi yapmak için anlaşmak.
birlikte * Bir arada, beraberce.
* Yanında, beraberinde.
birliktelik * Birlikte olma durumu.
birlikten kuvvet doğar * toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar.
birsam * Sanrı, halüsinasyon.
birtakım * Belirsiz olarak çokluğu anlatır (nitelediği isim çokluk biçimde olur), kimi, bazı.
birun * Osmanlısarayında Harem dairesinin ve Enderun’un dışında kalan bölüm.
biryan * Tandırda susuz pişirilen kebap.
biryan pilâvı * Biryan yağı ile pişirilen pilâv.
biryan yağı * Tandırda susuz pişirilerek yapılan kebaptan çıkan yağ.
biryancı * Biryan yapan veya satan kimse.
bisiklet * Tekerleğin ayakla çevrilmesiyle hareket eden iki tekerlekli taşıt, çiftteker.
bisiklet yolu * Trafikte bisikletlerin geçmesine ayrılmışdar yol.
bisikletçi * Bisikletle spor yapan kimse, çifttekerci.
bisikletçilik * Bisikletle yapılan spor, çifttekercilik.
* Bisiklet satma, onarma işi.
bisikletli * Bisikleti olan.
bisikletsiz * Bisikleti olmayan.
bisküvi * Un, süt, şeker veya tuzla yapılan ince, gevrek kuru pasta türü.
bismillâh * “Allah’ın adı ile” anlamında, bir işe başlarken söylenen veya şaşırma, korku gibi duyguları belirten söz.
bismillah demek * bir işe uğurlu olmasıdileği ile başlamak.

Bir yanıt yazın