Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 81

bolarma * Bolarmak işi veya durumu.
bolarmak * Bol duruma gelmek.
bolca * Oldukça çok, çokça.
* Oldukça geniş.
bolero * Kısa ve kolsuz kadın ceketi.
* Ağır ritmli bir İspanyol dansı.
* Bu dansın müziği.
boliçe * Yahudi kadını.
Bolivyalı * Bolivya halkından olan.
bollanma * Bol duruma gelme.
bollanmak * Bol duruma gelmek, genişlemek.
bollaşma * Bollaşmak işi veya durumu.
bollaşmak * Bol durumda olmak.
bollaştırma * Bollaştırmak işi veya durumu.
bollaştırmak * Bol duruma getirmek.
bollatma * Bol duruma getirme.
bollatmak * Bol duruma getirmek, genişletmek.
bolluk * Bol olma durumu.
* Her şeyin bol olduğu zaman.
* Her şeyin bol olduğu (yer).
* Fazlalık.
bolometre * Işınımölçer.
Bolşevik * Bolşeviklik yanlısıkimse.
* Bolşeviklikle ilgili olan.
Bolşeviklik * Rusya’da XX. yüzyıl başlarında doğan ve Lenin tarafından geliştirilen komünist hareket.
Bolşevizm * Bolşeviklik, komünistlik.
bom * Bir çeşit kumar.
bomba * Canlıveya cansız hedeflere atılan, içi yakıcıve yıkıcımaddelerle doldurulmuş, türlü büyüklükte patlayıcı,
ateşli silâh.
* Büyük fıçıveya varil.
* Bomba biçiminde, kalın demirden kap.
bomba * Yan yelkenlerin alt yakasını gerip açmak için kullanılan yatay seren.
bomba gibi * iyi, sağlam, göz alıcı, gösterişli.
* iyi hazırlanmış, çok çalışmış(öğrenci).
bomba gibi patlamak * öfkelenerek, birdenbire ve yüksek sesle bağırıp çağırmak.
* bir olay birdenbire ortaya çıkarak herkesi şaşırtmak.
bombacı * Bomba kullanan veya yapan kimse.
bombacılık * Bombacının işi veya mesleği.
bombalama * Bombalamak işi.
bombalamak * Belli bir hedefe, çoğunlukla havadan, bomba atmak.
bombalanma * Bombalanmak işi.
bombalanmak * Bombalanmak işine konu olmak.
bombalatma * Bombalatmak işi.
bombalatmak * Bombalamak işini yaptırmak.
bombardıman * Topa tutma.
* Bombalama.
bombardıman etmek * top ateşi veya bomba ile bir yere saldırmak.
* bir kimseyi ağır sözlerle paylamak.
bombardıman uçağı * Bombalama işinde kullanılan uçak.
bombardon * Bandoda en kalın sesi veren, pistonlu, nefesli çalgı.
bombe * Şişkin, kabarık, tümsekli.
* Şişkinlik, kabarıklık.
bombe bezi * Ayakkabısayalarının burun bölümlerine içten dikilen bir kumaştürü.
bombeli * Şişkinliği, kabarıklığı olan.
bombesiz * Bombesi olmayan.
bombok * Çok kötü, çok berbat.
bomboş * Büsbütün, tamamen boş.
bomboz * Çok boz.
bon otu * Patlıcangillerden, hekimlikte kullanılan, uyuşturucu ve zehirli, bir veya iki yıllık otsu bir bitki (Hyoscyamus
niger).
bonbon * Şeker şerbeti içinde kaynatılıp üzeri şekerle kaplanmışmeyve.
bonbon şekeri * Bkz. bonbon.
bonboncu * Bonbon yapan veya satan kimse.
bonbonculuk * Bonbon yapma veya satma işi.
boncuk * Cam, taş, sedef, tahta, plâstik gibi maddelerden yapılan, ortasıdelik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesi.
boncuk boncuk * boncuk gibi yuvarlak taneler durumunda.

Bir yanıt yazın