Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 83

borç * Pancar, lâhana ve et veya krema konularak yapılan sebze çorbası.
borç almak * daha sonra ödemek üzere birinden para veya bir şey almak.
borç altına girmek * borç para almak.
borç bini aşmak * (borç) pek çok olmak, altından kalkılamayacak duruma gelmek.
borç etmek * borçlandırmak.
borç gırtlağına çıkmak * Bkz. borca batmak.
borç harç * Borçlanarak veya benzeri yollara başvurarak.
borç ödemekle (veya vermekle), yol yürümekle tükenir * birden ödenmeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
borç yapmak * borç olarak almak.
borç yemek * borçla geçinmek.
borç yiğidin kamçısıdır * borç, kişiyi daha çok çalışmaya zorlar.
borç yiyen kesesinden yer * borçla alışverişyapan, aldıklarının parasınıhemen vermez, ama aldıklarının karşılığıkesesinden çıkacaktır.
borçlandırılma * Borçlandırılmak işi veya durumu.
borçlandırılmak * Borçlanmasına yol açılmak.
borçlandırma * Borçlandırmak işi.
borçlandırmak * Borçlanmasına yol açmak, borçlu duruma getirmek.
borçlanılma * Borçlanılmak işi veya durumu.
borçlanılmak * Borca girilmek, borç edilmek.
borçlanma * Borçlanmak işi, istikraz.
borçlanmak * Karşılığınısonra vermek şartıyla birinden para veya bir şey almak.
* Manevî bir yükümlülük altına girmek.
borçlu * Borcu olan, borç almışolan, verecekli, medyun.
* Bir yüküm altında bulunan.
* Bir şeyi birinin yardımıyla elde etmişolan.
borçlu bulunmak (veya olmak) * borçlu duruma düşmek.
borçlu çıkmak * görülen hesapta vereceği kalmak.
borçlu ölmez, benzi sararır * borç kişiyi öldürmez, ancak hasta edecek kadar üzer.
borçluluk * Borçlu olma durumu.
borçluluk dengesi * Bir ülkenin belli bir tarihe kadar birikmişdış borç ve alacaklarını gösteren durum veya belge.
borçsuz * Borcu olmayan.
borçsuz harçsız * Hiç borç yapmadan.
borçsuzluk * Borçsuz olma durumu.
borda * Geminin veya kayığın yanı.
borda bordaya * yan yana.
borda etmek * yandan yanaşmak.
borda fenerleri * Gemilerde biri (solda) kırmızı, biri (sağda) yeşil olarak iki yanda yakılan fenerler.
borda hattı * Donanma gemilerinin bir sırada ve paralel olarak gitmek için aldıklarıdurum.
bordalama * Bordalamak işi.
bordalamak * Gemiyle bir başka gemiye borda bordaya gelmek veya kazayla ona çarpmak.
bordo * Mora çalan kırmızırenk, şarap tortusu rengi.
* Bu renkte olan.
bordro * Bir hesabın ayrıntılarını gösteren çizelge.
bordür * Kaldırımların kenarlarında bulunan taşlar.
* (genellikle giyim kuşam malzemesindeki) Kenar süsü.
* Cilt kapağındaki kalın çizgiler.
* Banyo, tuvalet ve mutfak gibi ıslak zeminlerde duvar döşemeleri arasına konan motifli bir tür fayans.
borik * Bordan türeyen bir asit ve anhidrite verilen ad.
borik asit * Etkisi az, beyaz, sedef görünümde bir madde, asit borik.
borikli * İçinde borik asit bulunan.
borina * Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat.
Bornova misketi * Bir çeşit üzüm.
bornoz * Banyodan çıkarken kurulanmak için kullanılan, önden açık, havludan yapılmışgiyecek.
* Kuzey Afrika’da Berberîlerin giydikleri başlıklı, geniş, kısa kollu bir üstlük.
borsa * Bazıtüccarların ve özellikle sarraflarla değerli kâğıt ve tahvil alışverişiyle uğraşanların alım satım ve
değişim amacıyla devlet denetimi altında işyaptıklarıyer.
borsa acentesi * Müşteriden aldıklarıalışve satışemirlerini borsada yerine getirip karşılığında komisyon alan kimse.
borsa cetveli * Borsada belirlenen fiyatları gösteren günlük bülten.
borsa değeri * Borsada arz ve talebe göre oluşan fiyat.
borsa kâğıdı * Borsada kayıtlı, alınıp satılan hisse senedi.

Bir yanıt yazın