Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 87

boya kullanmak * boyanmak, makyaj yapmak.
boya kutusu * İçine çeşitli renkli kalemleri ve fırçalarıkoymaya yarayan kutu.
boya tabakası * Şablonların sulu kenar kapatıcısı ile kaplanması.
boya tabancası * Sıvı boyayıpüskürtmek için kullanılan alet.
boya tutmak * (boyanan nesne) iyi boyanır olmak.
boya vurmak (veya çekmek, sürmek) * boyamak.
boyacı * Boya satan kimse.
* Boyama işini, boyacılığımeslek edinen kimse.
* Boya satılan dükkân.
boyacıküpü * Bir işin kolayca ve çabucak yapılamayacağınıanlatmak için boyacıküpü mü bu? boyacıküpü değil ki
(hemen daldırıp çıkarasın) gibi deyimlerde kullanılır.
boyacıküpüne girmişgibi * çok boyalıkadın.
boyacısandığı * Ayakkabı boyacılarının boya, fırça, cilâ gibi gereçlerini koyduklarıve müşterinin ayağını basıp ayakkabısını
boyattığı, omuza asılarak taşınabilir bir çeşit küçük sandık.
boyacılık * Boya yapma veya satma işi.
* Boyacının yaptığı iş.
boyahane * Boya işleri yapılan yer.
boyalama * Boyalamak işi.
boyalamak * Gelişigüzel boya sürmek.
boyalanma * Boyalanmak durumu.
boyalanmak * Boya sürülmek.
boyalı * Boya sürülmüş, boyanmışveya boyaya batırılmış.
* Renkli.
* (kadın için) Yüzünü çok boyamışolan, makyajlı.
boyalı basın * Okuyucunun ilgisini çekmek için renkli fotoğrafa yazıve haberden çok yer veren, kupon veya çekilişlerle
armağan dağıtan basın.
boyama * Boyamak işi.
* Renkli yazma veya mendil.
* Rengi boya ile sonradan verilmişolan.
boyama kazanı * Örgü yünlerinin veya ipliklerin boyanma işleminin yapıldığı büyük tekne.
boyama kitabı * Küçükleri eğitici nitelikte içinde boyanacak resimler bulunan kitap.
boyamak * Boya sürerek veya boyaya batırarak renk vermek.
* Ağır söz söylemek, aşağılamak.
boyana * Boyna.
boyanma * Boyanmak işi.
boyanmak * Boyamak işi yapılmak.
* Kendi kendini boyamak, yüzüne boya sürmek, makyaj yapmak.
* Boya veya renkli bir şey sürülmek.
boyar * Tuna bölgesinde, Transilvanya’da, Rusya’da soylulara verilen unvan.
boyar * Boyama özelliği olan madde, boyar madde.
boyar madde * Bazı ortamlarda çözünerek ortama belli renk veren doğal veya yapay renkli madde.
* Hücre öz suyu içinde eriyik durumunda bulunan renkli madde.
boyasıatmak * boyasısolmak.
boyasız * Boya sürülmemiş.
* Renksiz.
* (kadın için) Yüzünü boyamamışolan, makyajsız.
boyasızlık * Boyasız olma durumu.
boyatılma * Boyatılma işi.
boyatılmak * Boyamak işi yaptırılmak, boya sürdürülmek.
boyatma * Boyatmak işi.
boyatmak * Boyamak işini yaptırmak, boya sürdürmek.
boyayıcı * Boyama özelliği olan.
boyca * Boy bakımından.
boydak * Yükü olmayan yaya.
* Bekâr, yalnız, serbest.
boydan boya * Bir uçtan öbür uca kadar.
boydaş * Aynı boyda olan.
* Akran.
boydaşlık * Boydaşolma durumu.
boykot * Bir işi, bir davranışıyapmama kararıalma.
* Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.
boykot etmek * bir işi, bir davranışıyapmama kararıalmak.
boykotaj * Boykot etmek işi.
boykotçu * Boykot yapan veya boykota katılan kimse.
boykotçuluk * Boykot yapma işi.
boylam * Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen dairesiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlem evinin
meridyen dairesi arasındaki açıdeğeri, tul.
boylama * Boylamak işi.
boylamak * İstemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak.
* Batmak.
* Düşmek.
* Yükselmek, çıkmak.
* Destan söylemek, anlatmak.
boylamasına * Boyu doğrultusunda.

Bir yanıt yazın