boylanış | * Boylanmak işi veya biçimi. |
boylanma | * Boylanmak işi. |
boylanmak | * Boyu uzamak. |
boyler | * Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak, içindeki suyun ısıtılmasısağlanan depo. |
boylu | * Boyu olan. * Boyu benzerlerinden uzun olan. |
boylu boslu | * Uzun boylu, yakışıklı, gösterişli. |
boylu boyunca | * Boyu uzanabildiği kadar, boyu uzunluğunca. |
boylu poslu | * Bkz. boylu boslu. |
boyluca | * Uzun boylu gibi olan. |
boyna | * Sandalıkıçtan yürüten kısa kürek. |
boyna etmek | * sandalıkıçtan tek kürekle yürütmek. |
boynu altında kalsın! | * ölsün, gebersin. |
boynu armut sapına dönmek | * çok zayıflamak. |
boynu bükük | * Üzgün, kırılmış, kimsesiz, acınacak ve yardım bekler durumda, zavallı. |
boynu eğri | * Asmaların yeni sürgünlerini yiyen veya kemiren bağzararlısı. |
boynu eğri | * herhangi bir sebeple birine karşıdirenecek veya söz söyleyecek durumda olmayan. |
boynu kıldan ince olmak | * haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her cezaya razı olmak. |
boynuna | * üstüne. |
boynuna almak | * bir şeyi borç veya ödev olarak üzerine almak. |
boynuna geçirmek | * bir şeyi kendine mal etmek, zimmetine geçirmek. |
boynunda kalmak | * bir sözü iletmediği veya birine ödenecek parayıödemediği için üzerinde borç kalmak. |
boynunu bükmek | * acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak. * bir durumu, bir işi ister istemez kabul etmek. * (bitki için) canlılığınıyitirmek. |
boynunu kırmak | * çekip gitmek. |
boynunu uzatmak | * her şeye, her cezaya razı olmak. |
boynunu vurmak | * başınıkeserek öldürmek. |
boynuz | * Bazıhayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallıkorunma organı. * Bu organdan yapılmış. * Kurşun borudan kol alma işleminde kullanılan demirden yapılmışalet. |
boynuz çekmek | * boynuz kullanarak kan çekmek, hacamat etmek. |
boynuz dikmek | * (kadın) başka erkekle ilişki kurarak kocasınıaldatmak. |
boynuz eğmek | * istemeyerek uymak, karşıtarafın gücünü kabul etmek. |
boynuz isterken kulaktan olmak | * daha iyisini, mükemmelini ararken mevcut olanıyitirmek, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak. |
boynuz kulağı geçmek | * bir konuda daha sonra yetişenler yetenek bakımından eskileri geçmek. |
boynuz takmak (veya takınmak, taktırmak) | * (koca) karısı başka bir erkekle ilişki kurarak aldatılmak. |
boynuzlama | * Boynuzlamak işi. |
boynuzlamak | * (hayvan) Boynuzu ile vurmak, süsmek. * (kadın için) Kocasını başka bir erkekle aldatmak. |
boynuzlanma | * Boynuzlanmak işi veya biçimi. |
boynuzlanmak | * Boynuzu çıkmak. * Boynuz batırılmak, boynuz yarasıalmak. * (erkek için) Karısıveya bir kadın yakınıtarafından aldatılmak. |
boynuzlaşma | * Boynuzlaşmak işi veya durumu. |
boynuzlaşmak | * Boynuz durumuna girmek. |
boynuzlatma | * Boynuzlatmak işi. |
boynuzlatmak | * Erkek, karısıveya bir kadın yakınıtarafından aldatılmak. |
boynuzlu | * Boynuzu olan (hayvan). * Karısının veya kadın yakınlarından birinin iffetsizliğine göz yuman (erkek). * Troleybüs. |
boynuzlugiller | * Keçi, koyun, sığır ve antilopları içine alan, içi boşolan boynuzlarısürekli kalan ve dallı olmayan, omurgalıların memeliler sınıfı. |
boynuzluteke | * Kın kanatlılardan, kurtçuğu meşe ağaçlarında yaşayan bir böcek (Carambyx). |
boynuzsu | * Boynuza benzer, boynuz gibi. |
boynuzsuz | * Boynuzu olmayan. |
boysuz | * Boyu benzerleri arasında kısa olan. |
boyu | * (bir isim tamlamasında tamlanan olduğunda) süresince, boyunca. |
boyu (bosu) devrilsin (veya devrilesi) | * “ölsün” anlamında ilenç sözü. |
boyu (veya boyuna, boyunca) beraber | * kendi boyu kadar. |
boyu bacadan mıaştı? | * daha evlenecek yaşta değil. |
Kategoriler