Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 99

bulgurculuk * Bulgurcunun işi veya mesleği.
bulgurlama * Bulgurlamak işi.
bulgurlamak * Bulgur tanaleri gibi küçük parçalara ayırmak.
bulgurlanma * Bulgur taneleri gibi küçük parçalara ayrılma.
* Güneşyüzeyinde bulgurcuk denilen taneciklerin kaynaşması olayı.
bulgurlu köfte * İnce bulgurla yoğrulmuşköfte.
bulgurlu pilâv * Bulgurla pişirilen pilâv.
bulgurluk * Bulgur yapmaya elverişli.
Bulgurlu’ya gelin mi gidecek? * gereği yokken ivedi ve sürekli olarak dikiş, nakışgibi işlerle uğraşanlara şaka yollu söylenir.
bulgusal * Bulguyla ilgili, bulguya ait.
bulgusal yöntem * Öğretilmek istenen şeyi, öğrencilerin kendilerinin bulmasınısağlayan öğretim yöntemi.
bullak * Bkz. allak bullak.
bulma * Bulmak işi.
bulmaca * Çeşitli biçimlerde düzenlenen ve düşündürerek, aratarak buldurmayıamaç edinen oyun.
bulmak * Arayarak veya aramadan, bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak; bir şeyi elde etmek.
* Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek.
* Varlığı bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, keşfetmek.
* İlk kez yeni bir şey yaratmak, icat etmek.
* İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak.
* Bir yer, bir noktaya erişmek, ulaşmak.
* Herhangi bir görüşe, bir yargıya varmak.
* Seçmek, uygun saymak.
* Sağlamak, temin etmek.
* (kabahat, suç, kusur için) Yüklemek.
* Erişmek.
* Cezaya uğramak.
* Hatırlamak.
bulucu * Bir şeyi bulan, bir buluşyapan kimse, kâşif.
* Gazları, mayınları, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgaları bulmaya yarayan araç, detektör.
bulûğ * Erin olma, baliğolma, erinlik.
bulûğçağı * Ergenlik çağı.
bulûğa ermek * erinleşmek.
bulundurma * Bulundurmak işi.
bulundurmak * Var olmasını, hazır bulunmasını sağlamak.
* Eksik etmemek.
bulunma * Bulunmak işi.
bulunmak * Bulmak işine konu olmak.
* Herhangi bir durumda olmak.
* (bir yerde) Olmak.
* Bulunmaz, eşsiz, benzersiz, güç bulunan.
bulunmaz Hint kumaşı * çok az bulunduğu ve çok değerli olduğu sanılan şey.
buluntu * Kazıveya araştırmalarla ortaya çıkarılmışolan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya.
* Sokakta bulunup alınan çocuk.
bulup buluşturmak * çaba göstererek sağlamak, yaratmak.
buluş * Bulmak işi veya biçimi.
* İlk defa yeni bir şey yaratma, icat.
* Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat.
* Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak, bunların işlenişinde yeni bir yol tutma.
buluşhakkı * Bir buluşun veya o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belgeye
karşılık kazanılan hak.
buluşma * Buluşmak işi.
buluşma yeri * Buluşulacak yer.
buluşmak * Bir araya gelmek; karşılaşmak.
* Önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek.
* Kavuşmak.
buluşturma * Buluşturmak işi.
buluşturmak * Bir araya gelmelerini sağlamak, bir araya getirmek.
buluşulma * Buluşulmak işi.
buluşulmak * Buluşmak işi yapılmak.
bulut * Atmosferdeki su damlacıklarıve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri,
yükseklikleri ve yol açtıklarıhava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar.
* Herhangi bir şeyden oluşan yoğun yığın.
* Keder, endişe.
bulut gibi * çok sarhoş.
bulutçuk * Küçük bulut.
bulutlanma * Bulutlanmak işi.
bulutlanmak * Bulutlarla kaplanmak.
* Kederlenmek, hüzünlenmek.
bulutlu * Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış.
* Üzerinde bulut varmışgibi bulanık görünen.
* (bellek için) Karışık, net olmayan.
bulutsu * Uzayda ekseni çevresinde yavaşça dönen, kızgın gaz ve tozlardan oluşmuşgök varlığı, nebülöz.
bulutsuz * Bulutu bulunmayan, açık, berrak.
buluttan nem kapmak * en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
bulvar * Şehir içinde ağaçlı, geniş cadde.
bumbar * Büyükbaşve küçükbaşhayvanların kalın bağırsağı.
* Bu bağırsağa ciğer, kıyma, pirinç veya bulgur doldurularak yapılan yemek.
* Soğuğun girmesini önlemek için kapıve pencere aralıklarına takılan, içi pamuk dolu, uzun bez kılıf.
bumburuşuk * Çok, iyice buruşmuşolan.
bumbuz * Çok soğuk.
bumerang * Kıvrık bir sopaya benzeyen ve fırlatıldığında geri dönen, ağaçtan yapılma bir av aracı.
bumlama * Bumlamak işi.
bumlamak * Lâstik tırnaklarının janta iyi oturmamasından dolayıjantın iç lâstik üzerine basmasısonucu lâstik patlamak.

Bir yanıt yazın