ç Ç | * Türk alfabesinin dördüncü harfi. Çe adıverilen bu harf, ses bilimi bakımından ötümsüz, katışık, diş- diş eti ünsüzünü gösterir. |
ç ç | * Türk alfabesinin dördüncü harfi. |
-ça / -çe | * Bkz. -ca / -ce (I). |
-ça / -çe | * Bkz. -ca / -ce (II). |
çaba | * Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, ceht. |
çaba göstermek | * bir işi başarmak için çalışmak, uğraşmak. |
çaba harcamak | * bir işi yapabilmek için elden gelen bütün gücü kullanmak. |
çabalama | * Çabalamak işi. |
çabalama kaptan ben gidemem | * bu işi yapacak güçte değilim, zorlamanın yararıyok. |
çabalamak | * Güç bir durumdan kurtulmaya uğraşmak. * Bir işi başarmak için uğraşmak. |
çabalanma | * Çabalanmak işi. |
çabalanmak | * Çabalamak işi yapılmak. |
çabalayış | * Çabalamak işi veya biçimi. |
çabucacık | * Çabucak, sür’atle. |
çabucak | * Çok çabuk, vakit geçirmeden, çabucacık, hızla, sür’atle. * Kısa sürede ve kolaylıkla. |
çabuk | * Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaşkarşıtı. * Hızlı. * Acele et, oyalanma” anlamında. |
çabuk çabuk | * Çabuk olarak, ivedilikle. |
çabuk ol (veya çabuk) | * çabuk davran, çabuk işgör, oyalanma!. |
çabuk parlayan çabuk söner | * olağan sayılmayacak kadar kısa bir zamanda olan bir gelişmenin sürekli olamayacağınıanlatır. |
çabukça | * Çabucacık, oldukça çabuk. |
çabuklaşma | * Çabuklaşmak işi. |
çabuklaşmak | * Çabukluk kazanmak, hızlanmak. |
çabuklaştırılma | * Çabuklaştırılmak işi. |
çabuklaştırılmak | * Çabuklaşmak işi yaptırılmak. |
çabuklaştırma | * Çabuklaştırmak işi, tacil. |
çabuklaştırmak | * Bir işe çabukluk vermek, tesri etmek. |
çabukluk | * Çabuk olma durumu hız, sür’at. |
çaça | * (ticaret gemilerinde) Eski ve usta gemici. * Genel ev işleten kadın, mama. |
çaça balığı | * Hamsigillerden küçük bir balık (Clupea sprattus). |
çaçaça | * Meksika’dan yayılmış, hareketli, modern bir dans. |
çaçaron | * Karşısındakini susturacak biçimde ve çok konuşan, çenesi kuvvetli, geveze. |
çaçaronca | * Çaçarona yakışır (bir biçimde). |
çaçaronluk | * Çaçaron olma durumu veya çaçaronca davranış. |
çadır | * Keçe, deri, kıl dokuma veya sık dokunmuşkalın bezden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ. * Gölgelik olarak kullanılan tente veya şemsiye. |
çadır ağırşağı | * Çadırın direk başlığı. |
çadır bezi | * Pamuk veya ketenden dokunmuşkalın, sık bir tür bez. |
çadır çanağı | * Çadır direğinin ucunda, çadır bezini tutmaya yarayan oyuk ağaç. |
çadır çatı | * Orta noktadan başlayarak dört tarafa bakan yüzeyi bulunan ve kare piramit biçimindeki çatı. |
çadır çiçeği | * Nilüfergillerden, Çin ve Amerika ırmaklarında yetişen, büyük yapraklı, pembe ve beyaz çiçekli bir bitki (Euryaleferox). |
çadır devlet | * Göçebe boy ve aşiretlerden oluşan devlet. |
çadır direği | * Çadırın düzgün ve gergin kurularak çökmemesini sağlayan orta direk. |
çadır kurmak | * çadırı içinde oturulabilecek bir duruma getirmek. |
çadır tiyatrosu | * Oyunlarınıve diğer gösterilerini çok büyük bir çadır içinde halka sunan gezici tiyatro veya gösteri grubu. |
çadır uşağı | * Maydanozgillerden, öz suyu hekimlikte kullanılan bir bitki (Dorema ammoniacum). |
çadır yıkmak | * kurulu olan çadırlarısöküp toplamak. |
çadırcı | * Çadır yapan veya satan kimse. |
çadırcılık | * Çadır yapma veya satma işi. |
çadırlı | * Çadırı olan. * Çadıra yerleşmişolan. |
çadırlı ordugâh | * Çadırlarda barındırılan askerî güç. |
Kategoriler