çapkınca | * Çapkın bir biçimde. |
çapkınlaşma | * Çapkınlaşmak işi. |
çapkınlaşmak | * Çapkın duruma gelmek. |
çapkınlık | * Çapkın olma durumu veya çapkınca davranış. |
çapla | * Maden kazımak için kullanılan çelik kalem. |
çaplama | * Çaplamak işi. |
çaplamak | * Bir şeyin enini, boyunu ölçmek, çapkımak. * Keresteleri dört köşe olarak kesip biçmek. |
çaplı | * Çapı genişolan. |
çapma | * Çapmak işi. |
çapmak | * Koşturmak. * Akın etmek, koşmak. |
çaprak | * Eyer örtüsü, şaprak. |
çapraşık | * Karışık, dolaşık. * Anlaşılması, çözülmesi veya içinden çıkılması güç, karışık, muğlâk. |
çapraşıklaşma | * Çapraşıklaşmak işi. |
çapraşıklaşmak | * Çapraşık duruma gelmek. |
çapraşıklık | * Çapraşık olma durumu. |
çapraşma | * Çapraşmak işi. |
çapraşmak | * Karışık, çapraşık, çözülmez duruma gelmek. * İki şey birbiriyle çapraz olarak kesişmek. |
çapraz | * Eğik olarak birbiriyle kesişen. * Güreşte hasmının koltuk altından kol geçirip sarma oyunu; bir veya iki kolla yapıldığına göre tek çapraz ve çift çapraz denir. * Kopça, düğme. * Bir tür olta iğnesi. * Karşıt yön. |
çapraz ateş | * Karşılıklıyönlerden silâhla saldırma. |
çapraz kafiye | * Dörtlüklerde birinci ile üçüncü, ikinci ile dördüncü dizelerin birbiriyle kafiyelenmesi düzeni. |
çapraz kur | * İki ülke parasıarasında üçüncü bir ülkenin parasıyla belirlenen kombiyo sürüm değeri, üç ülke parasının birbirlerine oranı. |
çapraza almak | * çaprazlama olarak davranmak. |
çapraza sarmak | * bir işiçinden çıkılmaz duruma gelmek, çaprazlaşmak. |
çaprazda sürmek | * çapraza alınan hasmı geriye doğru hızla sürmek. |
çaprazlama | * Çapraz olarak, makaslama. * Testerenin keserken sıkışmaması için dişlerini belli ölçülere göre sağa sola bükme. * Evirme. |
çaprazlamak | * Çapraz duruma getirmek. |
çaprazlaşma | * Çaprazlamak işi. |
çaprazlaşmak | * İçinden çıkılmaz duruma gelmek, ne yapılacağı bilinemez duruma gelmek. |
çaprazlık | * Çapraz olma durumu. |
çaprazölçer | * Elde veya makinede çaprazlanan dişlerin eğimini denetlemede yararlanılan yardımcıalet. |
çaprazvari | * Çapraz olarak. |
çapsız | * Çapı olmayan. * Değersiz. |
çaptan düşmek | * çalışma gücü, verimi azalmışveya tükenmişolan. |
çapul | * Yağma, talan, plâçka. |
çapula | * Kaba deriden yapılmışucu sivri ve kıvrık ayakkabı. |
çapulacı | * Çapula yapan veya satan kimse. |
çapulacılık | * Çapulacının işi veya mesleği. |
çapulcu | * Çapul yolu ile başkasının malınıalan, talancı, yağmacı, plâçkacı. |
çapulculuk | * Çapulcunun yaptığı işveya davranış. |
çapullama | * Çapullamak işi. |
çapullamak | * Çapul yolu ile bir malıalmak veya bir yeri soymak, yağmalamak. |
çaput | * Eski bez parçası, paçavra. * Bez. |
çar | * Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan. |
çarçabuk | * Pek çabuk, çabucacık, hemencecik, tez elden. * Kolaylıkla. |
çarçur | * Gereksiz yere harcama. |
çarçur etmek | * gereksiz yerlere harcayıp tüketmek. |
çarçur olmak | * gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak. |
çardak | * Tarla, bahçe gibi yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. * Asma gibi bitkilerin dallarınısardırmak için direklerle yapılmışyer. * Kameriye. |
çardaklı | * Çardağı olan. |
çardaksız | * Çardağı olmayan. |
Kategoriler