cırt | * Kâğıt, kumaşgibi şeyler yırtılırken çıkan ses. |
cırtlak | * Cırlak. * Olgunluktan ezilebilecek duruma gelmiş(meyve, sebze). |
cırtlama | * Cırtlamak işi. |
cırtlamak | * Cırt diye ses çıkarmak. |
cıs | * Çocuklarıateşe ve tehlikeli şeylere karşıuyarırken söylenir. |
cıva | * Atom sayısı80, atom ağırlığı200.5 olan, donma noktası-38, 80 C olduğundan, bayağısıcaklıkta sıvı olarak bulunan, yoğunluğu 13, 59 olan, gümüşrenginde bir element. KısaltmasıHg. |
cıva gibi | * yerinde durmaz, ele avuca sığmaz, çok hareketli. |
cıvadra | * Geminin baştarafından havaya doğru biraz kalkık olarak uzatılmış bulunan direk. |
cıvalı | * Cıvası olan. |
cıvata | * Birbirine bağlanmak istenen ağaç veya demir parçaların hazırlanmışolan deliklerden geçirilerek, ucuna somun takılıp sıkıştırılan iri başlıvida. |
cıvatalama | * Cıvatalamak işi. |
cıvatalamak | * Cıvata ile tutturmak. |
cıvık | * Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış. * Soğuk ve can sıkıcışakalar yapan (kimse). |
cıvık cıvık | * Soğuk ve can sıkıcı olarak. |
cıvık mantarlar | * Bakterilerle ortak yaşayan, ilkel ve hayvanımsıyapılı, peltemsi mantarlar. |
cıvıklanma | * Cıvıklanmak durumu. |
cıvıklanmak | * Cıvık duruma gelmek. |
cıvıklaşma | * Cıvıklaşmak durumu. |
cıvıklaşmak | * Cıvık duruma gelmek. |
cıvıklaştırma | * Cıvıklaştırmak işi. |
cıvıklaştırmak | * Cıvık duruma getirmek. |
cıvıklık | * Cıvık olma durumu. |
cıvıl cıvıl | * (kuşlar) Cıvıltı ile ötüşerek. * Canlı, hareketli olarak. * Canlı, neşeli. * Hareketli, kalabalık. |
cıvıldama | * Cıvıldamak işi. |
cıvıldamak | * Cıvıl cıvıl ötmek. |
cıvıldaşma | * Cıvıldaşmak işi. |
cıvıldaşmak | * Hep birden cıvıldamak. |
cıvıltı | * Kuşların ötüşürken çıkardıklarıses. * (ses için) Canlılık, ateşlilik. |
cıvıltılı | * Cıvıltısı olan. |
cıvıltısız | * Cıvıltısı olmayan. |
cıvıma | * Cıvımak işi. |
cıvımak | * Cıvık duruma gelmek. * (bir iş) Çığırından çıkmak. * Saygısızca davranışta bulunmak. |
cıvıtılma | * Cıvıtılmak işi. |
cıvıtılmak | * Cıvık duruma getirilmek. |
cıvıtma | * Cıvıtmak işi. |
cıvıtmak | * Cıvık duruma getirmek. * Bir işi yakışık almayacak bir duruma getirmek. |
cıvma | * Cıvmak işi. |
cıvmak | * Sekmek, değip geçmek, vurup sapmak. |
cıyak cıyak | * Bağırmak fiili ile birlikte kullanılarak ince, acıve yüksek sesle durmadan bağırmayıanlatır. |
cıyaklama | * Cıyaklamak işi. |
cıyaklamak | * İnce, acıve yüksek sesle bağırmak. |
cıyaklatma | * Cıyaklatmak işi. |
cıyaklatmak | * Cıyaklamasına sebep olmak. |
cıyırdama | * Cıyırdamak işi. |
cıyırdamak | * Yırtılırken cıyırtıçıkarmak. |
cıyırdatma | * Cıyırdatmak işi. |
cıyırdatmak | * Cayırdamasına sebep olmak. |
cıyırtı | * Bez veya kâğıt gibi şeylerin yırtılırken çıkardıklarıses. |
cız | * (çocuk dilinde) Ateş. * Kızgın yağın içine bir şey atılınca çıkan ses. |
cız etmek | * cız diye ses çıkarmak. * acıduymak. |
Kategoriler