Kategoriler
C SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük C Sayfa 2

cakalı * Cakası olan, caka ile yapılan, gösterişli.
cakasız * Cakası olmayan.
calî * Yapmacıklı, düzme, sahte.
calip * Celp eden, çeken, çekici.
Calvinci * Bkz. Kalvenci.
Calvincilik * Bkz. Kalvencilik.
cam * Soda veya potas katılmışsilisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim.
* Tümü veya bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça.
* Pencere.
* Kadeh, içki.
cam çivisi * Yaklaşık çapları1 mm, boyları1,5-2,5 cm arasında değişen ince ve başsız tel çivi.
cam evi * Cam takma işleri yapılan dükkân, camcı.
* Çerçevelerde camın yerleştirilmesi için açılan yiv.
cam gibi * arkası görünen, saydam, şeffaf.
* (göz için) donuk, cansız.
cam göz * Gözü takma olan.
* Aç gözlü, tamahkâr.
cam kanatlılar * Kurtçukları, elma, kayın, kavak, meşe ve gürgen ağaçlarına zarar veren, kanatlarıcamsı, hortumları
körelmişkelebekler familyası.
cam macunu * Camıyuvasına tutturmak ve yalıtkanlık sağlamak amacı ile kullanılan bezir yağıve üstübeç karışımı.
cam mozaik * Renkli taşparçalarıyerine cam parçalarından yapılan mozaik.
cam resim * Renkli camların kesilip birbirlerine kurşun çubuklarla bağlanması ile yapılan süs veya resim.
cam suyu * Potas veya sodanın kuvars ile eritilmesinden elde edilen, ağacın böceklere ve ateşe direncini artıran renksiz
sıvı.
cam yuvası * Cam evi.
cam yünü * Çok ince, bükülebilir cam liflerinin oluşturduğu ısıve ses yalıtımında kullanılan madde.
camadan * Çapraz düğmeli, ipek veya sırma işlemeli bir tür kısa yelek.
* Dört köşe yelkenleri boğarak yüzeylerini küçültme işi.
camadan vurmak * fazla rüzgâra karşıyelkeni kasmak.
camadanıfora etmek * bağlarıkoyuverip kısılmışyelkeni açmak.
camadanlı * Camadan giymişolan.
cambaz * Yerde ve tel, at, bisiklet vb. üzerinde dengeye dayanan, tehlikeli, heyecan verici gösterileri yapan kimse,
akrobat.
* At alıp satan veya yetiştiren kimse.
* Usta, becerikli kimse.
* Kurnaz, hileci.
* OsmanlıDevletinde atlı olan ve savaşlarda padişahın önünde düşmana karşı ilk saldırıya geçen birlik.
cambazhane * Cambazların oyunlarını gösterdikleri yer.
cambazlık * Cambazın işi veya mesleği, akrobatlık, akrobasi.
* At alıp satma veya yetiştirme işi.
* Kurnazlık, hilecilik.
cambul cumbul * (yemek için) Çok sulu, suyu bol.
camcı * Cam ticaretini veya cam takmayımeslek edinmişkimse.
* Evin içini pencereden gözetleyen kimse.
camcıelması * Ucundaki küçük, dönebilen elmas parçası ile camıçizerek kesmeye yarayan araç.
camcımacunu * Cam ile çerçeve arasındaki aralıklarıkapatmakta kullanılan ve kaba üstübeçle bezir yağından yapılan
hamur.
camcılık * Cam alıp satma veya takma işi.
* Evin içini pencereden gözetleme.
camekân * Göstermelik, satılık şeylerin sergilendiği camlı bölme veya yer, sergen, vitrin.
* Bir yeri, bir veya daha çok bölüme ayıran cam bölme, camlık.
* Ser (II).
* Hamamlarda soyunulan camlıyer.
* Gözlük.
camekânlı * Camekanı olan (yer).
camekânlıkutu * Televizyon.
camekânsız * Camekânı olmayan.
camgöbeği * Yeşile çalar mavi renk.
* Bu renkte olan.
camgöz * Deniz kıyısına yakın yaşayan, boyu bir buçuk metre kadar olan, eti lezzetli bir tür köpek balığı(Galeius
canis).
camgüzeli * Evlerde süs olarak yetiştirilen, pembe, kırmızıçiçekler açan bir tür kına çiçeği (Impatiens sultanı).
camıçerçeveyi indirmek * etrafıkırıp dökmek, her şeyi parçalayıp dağıtmak.
camız * Manda, su sığırı, kömüş.
cami * Müslümanların hep birlikte namaz kılmak için toplandıklarıyer.
cami * Toplayan, bir araya getiren.
* İçine alan, içinde bulunduran.
cami yıkılmış, ama mihrabıyerinde * yaşlandığıhâlde güzelliği bozulmamış(kadın).
camia * Topluluk, zümre.
camit * Cansız.
* Donmuş.
camlama * Camlamak işi.
camlamak * Cam geçirmek, cam takmak.
camlanma * Camlanmak işi.
camlanmak * Cam takılmak.
camlaşma * Camlaşmak işi.
camlaşmak * Cama benzer duruma gelmek.

Bir yanıt yazın