Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 23

çemenli* Çemeni olan veya çemen sürülmüşolan.
çemiç* Dut veya üzüm kurusu.
çemkiriş* Çemkirmek işi veya biçimi.
çemkirme* Çemkirmek işi.
çemkirmek* (birine) Karşı gelmek, sert cevap vermek.
* Köpek kesik kesik havlamak.
çemrek* Kollarıve bacaklarısıvanmış(kimse).
çemreme* Çemremek işi.
çemremek* Kolunu veya paçalarınısıvamak, eteğini toplamak.
çemrenme* Çemrenmek işi.
çemrenmek* Kendi kol, etek veya paçalarını çemremek.
* Bir işe girişmek için hazırlanmak, paçalarısıvamak.
çençen* Geveze.
çene* Omurgalılardan kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlıüstlü dişleri taşıyan ve ağzın açılıp kapanmasını
sağlayan parça.
* Omurgasız hayvanlarda buna benzeyen yapı.
* Mengene veya kerpeten gibi araçların eşyayısıkıştıran karşılıklı iki parçasından her biri.
* Çok konuşma huyu.
* Köşe.
çene çalmak* gevezelik etmek.
çene çukuru* Alt çenenin ucundaki çukur.
çene kavafı* Geveze.
çene yarışı* Durmadan karşılıklıkonuşmak.
çene yarıştırma* karşılıklı gevezelik etme, karşılıklıçene çalma.
* Bkz. söz göstergesi.
çene yarıştırmak* karşılıklı gevezelik etmek, karşılıklıçene çalmak.
çene yormak* boşuna söyleyip durmak.
çenebaz* Çok konuşan, çenesi kuvvetli, çeneli.
çenebazlık* Çenebaz olma durumu.
çenek* Tohumda embriyonu kaplayan etli bölüm.
* Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri.
* Böceklerde ağzın iki yanında bulunan parçalayıcısert organ.
çenekli* Çeneği olan.
çeneksiz* Çeneği olmayan ve çenekleri iyi görülemeyen.
çeneleşme* Çeneleşmek işi.
çeneleşmek* Karşılıklı olarak konuşmak.
çeneli* Çenesi olan.
* Çok konuşan.
çenen tutulsun* (şom ağızlılara) “söyleyemez ol! anlamında beddua olarak kullanılır.
çenesi açılmak* durmadan konuşmak, gevezelik etmek.
çenesi atmak* (can çekişirken) çenesi titremek.
çenesi durmamak* gereksiz yere sürekli konuşmak.
çenesi düşmek* yerli yersiz konuşup gevezelik etmek.
çenesi düşük* Çok gereksiz şeyler konuşan, boş boğaz, geveze.
çenesi kitlenmek* alt ve üst çene sımsıkı bir durumda bir araya gelmek.
çenesi kuvvetli* Kolay ve etkili söz söylemekten yorulmayan.
çenesi oynamak* bir şey yemekte bulunmak.
çenesini açtırmak* söz fırsatıvermek.
çenesini bağlamak* ölen bir kimsenin çenesi altından geçirilen tülbendi başının üstünde düğümlemek.
* bir kimsenin ölümünü istemek.
çenesini bıçak açmamak* sıkıntıve üzüntüden konuşmamak.
çenesini dağıtmak* çok güçlü bir yumrukla çenesine vurmak.
çenesini kapatmak* susturmak.
çenesini tutmak* bildiğini, düşündüğünü söylememek veya konuşmaktan vazgeçmek.
çenesinin bağıçözülmek* gevezelik etmek, yerli yersiz, durmadan konuşmak.
çenesiz* Çenesi olmayan.
* Yerinde ve düzgün konuşmasını bilmeyen.
çenet* Açıldığında tohumların ortaya çıktığıkabuk.
* İstiridye gibi iki çeneli yumuşakçalarda, kolsu ayaklılarda kavkının iki parçasından her biri.
çenetli* İki veya daha çok çeneti bulunan.
çeneye kuvvet* konuşma gücüyle, durmadan konuşup söyleyerek.
çeng* Eski bir Türk sazı.
çengel* Bir yere takılmaya, geçirilmeye yarayan eğri ve ucu sivri demir.
* Basketbolda çembere yan durarak tek elle başüzerinden geçirilerek atılan şut, çengel atış.
çengel atış* Çengel.

Bir yanıt yazın