cür’etsiz | * Cür’eti olmayan. |
cürmümeşhut | * Suçüstü. |
cürmümeşhut hâlinde | * suçu işlerken, suç üstü yakalanmak. |
cüruf | * Maden posası, demir boku, dışkı. * Kaloriferlerden çıkan yanmışkömür artığı. |
cürüm | * Suç. * Yanlışlık, kusur veya hatadan doğan durum. |
cüsse | * İnsan gövdesi. |
cüsseli | * İri yapılı, iri gövdeli, iri yarı(insan). |
cüssesiz | * İnce yapılı, ufak tefek, güçsüz. |
cüz | * Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri. * Kur’an`ın bölünmüşolduğu otuz parçadan her biri. * Basılıeserlerin ayrı bir kapak içinde satışa çıkarılan bir veya birkaç formalık bölümü, fasikül. |
cüzam | * Hansen basilinin sebep olduğu deri hastalığı. |
cüzamlı | * Cüzam hastalığına tutulmuşolan. |
cüzdan | * Cebe girecek büyüklükte, para ve kâğıt koymaya yarar küçük çanta. * Bir kimsenin kimliğini bildirmek için resmî bir yerden kendisine verilen, cep defteri biçimindeki belge. |
cüz’î | * Az, azıcık, pek az. * Tikel. |
-ç | * Küçültme eki. |
Kategoriler