Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 29

çığır açmak * bir alanda yeni bir yol, yöntem başlatmak.
çığırından çıkmak * doğru ve uygun yolundan ayrılmak.
çığırış * Çığırmak işi veya biçimi.
çığırma * Çığırmak işi.
çığırmak * Çağırmak, seslenmek.
* Türkü söylemek.
çığırtı * Çığrışma sesleri.
çığırtkan * Çağırtkan.
* Bir şeyi yüksek sesle çevreye duyuran.
* Çıkarı olduğu için birini övüp koruyan kimse.
çığırtkanlık * Çığırtkanın yaptığı iş.
çığırtma * Çığırtmak işi.
* Basit, küçük, nefesli bir çalgı.
çığırtmacı * Çığırtma çalan kimse.
çığırtmak * Çağırtmak.
çığlık * Acıacıveya ince ve keskin bağırma, feryat, figan.
çığlık atmak (koparmak veya basmak) * kulak tırmalayıcıkorkunç sesler çıkararak acıacı bağırmak.
çığlık çığlığa * Çığlık atarak bağırıp çağırarak.
çığralık * Karda kürekle, dallarla açılan dar yol.
* Bir tür çalılık.
çığrış * Haykırış.
çığrışma * Çığrışmak işi.
çığrışmak * Hep birden bağırıp çağırarak gürültü etmek.
-çık * Bkz. -cık / -cik.
çıkacak * Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu.
* Boy ölçüşecek (kimse).
çıkagelme * Çıkagelmek işi.
çıkagelmek * Beklenmedik bir zamanda gelmek.
çıkak * Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç.
* Boğumlanma noktası, mahreç.
çıkan * Çıkarma işleminde bütünden alınan sayı.
çıkar * Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat.
çıkar budak * Çevresi ile bağlantısızayıflayan ve bazıağaç türlerinde kendiliğinden düşebilen budak türü.
çıkar yol * Güç durumlarda insanı başarıya ulaştıran, kurtaran davranış, çözüm yolu, çare.
çıkarayazmak * Çıkarma işi gerçekleşecek olmak.
çıkarcı * Yalnız kendi çıkarınıdüşünen, çıkarınıkollayan kimse, menfaatçi, menfaatperest.
çıkarcılık * Yalnız kendi çıkarınıdüşünme durumu, menfaatçilik, menfaatperestlik.
çıkarılış * Çıkarılmak işi veya biçimi.
çıkarılma * Çıkarılmak işi.
çıkarılmak * Çıkarmak işine konu olmak.
çıkarım * Çıkarmak işi.
* Belli önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarından veya yanlışlıklarından, başka önermelerin
kabul edilen veya gerçek olan doğruluk veya yanlışlıklarınıçıkarma, istidlâl.
çıkarına bakmak * sadece kendini ve kendi durumunu gözeterek çıkar sağlamak.
çıkarınıtepmek * kendisine yarar sağlayacak bir şeyi veya bir durumu istememek, böyle bir şeyden veya durumdan
yararlanmamak.
çıkarış * Çıkarmak işi veya biçimi.
çıkarma * Çıkarmak işi.
* Çıkarmak işlemi, tarh.
* Kıyılara ve en çok düşman kıyılarına asker indirme, asker çıkarma.
çıkarma birliği * Deniz kıyısında çıkarma harekâtıyapmak üzere eğitilmiş, özel yapılmışhafif ve küçük teknelerden
kurulmuşaskerî birlik.
çıkarma gemisi * Çıkarma yapılacak kıyıya asker, araç ve cephane taşımaya yarayan, altıdüz küçük deniz aracı.
çıkarma harekâtı * Düşman işgalinde olan bir kıyıya, güvenli bir köprü başıkurmak amacıyla düzenlenen ve çeşitli birliklerin
görev aldığı askerî harekât.
* Bir konuda kamuoyu oluşturmak veya yandaştoplamak için yoğun faaliyet göstermek.
çıkarma işareti * Çıkarma işlemini anlatan işaret.
çıkarmak * (birinin veya bir şeyin) Çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak.
* (cümlede zaman anlatan bir sözle) Sonunu getirmek.
* Anlamak, ne olduğunu bilmek.
* Bulmak, ortaya koymak.
* Hatırlamak.
* Söylemek.
* Döküntülü hastalığa tutulmak.
* (keyif, tat, zevk gibi şeyler için) Çok hoşlanmak.
* (öfke, hırs, acı gibi şeyler için) Zararını çektirmek.
* Sağlamak, elde etmek.
* Gibi göstermek, bir davranışyüklemek.
* Sindirim yolundan dışarıatmak.
* İlgisini keserek uzaklaştırmak.
* Giysi, ayakkabı gibi şeyleri vücuttan ayırmak, soymak.
* Yayımlamak.
* Gidermek.
* Sebep olmak, yol açmak.
* Yapmak, üretmek.
* Sunmak.
* Göstermek.
* (bir şeyi) Bir örneğe göre yapmak.
* Üçüncü bir sayıelde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayıkadar birim eksiltmek,
tarh etmek.
* Yollamak, göndermek.
* Yükü boşaltmak.
* Resim yapmak veya fotoğraf çektirmek.
çıkarsama * Bir önermeden, düşünce yoluyla bir başka önermeye geçme işi, intikal.
çıkartı * Boşaltım ile vücuttan dışarıçıkan madde, ıtrah maddesi.
çıkartılma * Çıkartılmak işi.
çıkartılmak * Çıkartmak işi yapılmak.
çıkartma * Çıkartmak işi.
* Üzerindeki resim ıslatılarak yapıştırıldığıyere çıkartılan, özel olarak hazırlanmışzamklıkâğıt.
* Bu yolla çıkarılan resim.
çıkartmak * Çıkarmak işini yaptırmak.
çıkı * Küçük bohça, çıkın.

Bir yanıt yazın