çığır açmak | * bir alanda yeni bir yol, yöntem başlatmak. |
çığırından çıkmak | * doğru ve uygun yolundan ayrılmak. |
çığırış | * Çığırmak işi veya biçimi. |
çığırma | * Çığırmak işi. |
çığırmak | * Çağırmak, seslenmek. * Türkü söylemek. |
çığırtı | * Çığrışma sesleri. |
çığırtkan | * Çağırtkan. * Bir şeyi yüksek sesle çevreye duyuran. * Çıkarı olduğu için birini övüp koruyan kimse. |
çığırtkanlık | * Çığırtkanın yaptığı iş. |
çığırtma | * Çığırtmak işi. * Basit, küçük, nefesli bir çalgı. |
çığırtmacı | * Çığırtma çalan kimse. |
çığırtmak | * Çağırtmak. |
çığlık | * Acıacıveya ince ve keskin bağırma, feryat, figan. |
çığlık atmak (koparmak veya basmak) | * kulak tırmalayıcıkorkunç sesler çıkararak acıacı bağırmak. |
çığlık çığlığa | * Çığlık atarak bağırıp çağırarak. |
çığralık | * Karda kürekle, dallarla açılan dar yol. * Bir tür çalılık. |
çığrış | * Haykırış. |
çığrışma | * Çığrışmak işi. |
çığrışmak | * Hep birden bağırıp çağırarak gürültü etmek. |
-çık | * Bkz. -cık / -cik. |
çıkacak | * Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu. * Boy ölçüşecek (kimse). |
çıkagelme | * Çıkagelmek işi. |
çıkagelmek | * Beklenmedik bir zamanda gelmek. |
çıkak | * Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç. * Boğumlanma noktası, mahreç. |
çıkan | * Çıkarma işleminde bütünden alınan sayı. |
çıkar | * Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat. |
çıkar budak | * Çevresi ile bağlantısızayıflayan ve bazıağaç türlerinde kendiliğinden düşebilen budak türü. |
çıkar yol | * Güç durumlarda insanı başarıya ulaştıran, kurtaran davranış, çözüm yolu, çare. |
çıkarayazmak | * Çıkarma işi gerçekleşecek olmak. |
çıkarcı | * Yalnız kendi çıkarınıdüşünen, çıkarınıkollayan kimse, menfaatçi, menfaatperest. |
çıkarcılık | * Yalnız kendi çıkarınıdüşünme durumu, menfaatçilik, menfaatperestlik. |
çıkarılış | * Çıkarılmak işi veya biçimi. |
çıkarılma | * Çıkarılmak işi. |
çıkarılmak | * Çıkarmak işine konu olmak. |
çıkarım | * Çıkarmak işi. * Belli önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarından veya yanlışlıklarından, başka önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluk veya yanlışlıklarınıçıkarma, istidlâl. |
çıkarına bakmak | * sadece kendini ve kendi durumunu gözeterek çıkar sağlamak. |
çıkarınıtepmek | * kendisine yarar sağlayacak bir şeyi veya bir durumu istememek, böyle bir şeyden veya durumdan yararlanmamak. |
çıkarış | * Çıkarmak işi veya biçimi. |
çıkarma | * Çıkarmak işi. * Çıkarmak işlemi, tarh. * Kıyılara ve en çok düşman kıyılarına asker indirme, asker çıkarma. |
çıkarma birliği | * Deniz kıyısında çıkarma harekâtıyapmak üzere eğitilmiş, özel yapılmışhafif ve küçük teknelerden kurulmuşaskerî birlik. |
çıkarma gemisi | * Çıkarma yapılacak kıyıya asker, araç ve cephane taşımaya yarayan, altıdüz küçük deniz aracı. |
çıkarma harekâtı | * Düşman işgalinde olan bir kıyıya, güvenli bir köprü başıkurmak amacıyla düzenlenen ve çeşitli birliklerin görev aldığı askerî harekât. * Bir konuda kamuoyu oluşturmak veya yandaştoplamak için yoğun faaliyet göstermek. |
çıkarma işareti | * Çıkarma işlemini anlatan işaret. |
çıkarmak | * (birinin veya bir şeyin) Çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak. * (cümlede zaman anlatan bir sözle) Sonunu getirmek. * Anlamak, ne olduğunu bilmek. * Bulmak, ortaya koymak. * Hatırlamak. * Söylemek. * Döküntülü hastalığa tutulmak. * (keyif, tat, zevk gibi şeyler için) Çok hoşlanmak. * (öfke, hırs, acı gibi şeyler için) Zararını çektirmek. * Sağlamak, elde etmek. * Gibi göstermek, bir davranışyüklemek. * Sindirim yolundan dışarıatmak. * İlgisini keserek uzaklaştırmak. * Giysi, ayakkabı gibi şeyleri vücuttan ayırmak, soymak. * Yayımlamak. * Gidermek. * Sebep olmak, yol açmak. * Yapmak, üretmek. * Sunmak. * Göstermek. * (bir şeyi) Bir örneğe göre yapmak. * Üçüncü bir sayıelde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayıkadar birim eksiltmek, tarh etmek. * Yollamak, göndermek. * Yükü boşaltmak. * Resim yapmak veya fotoğraf çektirmek. |
çıkarsama | * Bir önermeden, düşünce yoluyla bir başka önermeye geçme işi, intikal. |
çıkartı | * Boşaltım ile vücuttan dışarıçıkan madde, ıtrah maddesi. |
çıkartılma | * Çıkartılmak işi. |
çıkartılmak | * Çıkartmak işi yapılmak. |
çıkartma | * Çıkartmak işi. * Üzerindeki resim ıslatılarak yapıştırıldığıyere çıkartılan, özel olarak hazırlanmışzamklıkâğıt. * Bu yolla çıkarılan resim. |
çıkartmak | * Çıkarmak işini yaptırmak. |
çıkı | * Küçük bohça, çıkın. |
Kategoriler