çoğaltım | * Çoğaltmak işi. * Asıl kopya ile aynıözellikleri taşıyan yeni bir kopyayıtek işlemde elde etme. |
çoğaltış | * Çoğaltmak işi veya biçimi. |
çoğaltma | * Çoğaltmak işi. * Çok duruma getirme, teksir. |
çoğaltma makinesi | * Özel bir kâğıt üzerine yazılmışyazıyıçoğaltmaya yarayan makine, teksir makinesi, müstensih. |
çoğaltmak | * Miktarını, sayısını, ölçüsünü artırmak. * Çoğaltma makinesi kullanılarak sayısınıartırmak, teksir etmek. |
çoğu | * Çoğu zaman, çok defa. * Bir şeyin büyük bölümü. * Çok kimse. |
çoğu gitti, azıkaldı | * yapılmakta olan işin en önemli, en güç bölümü bitti, az ve önemsiz bölümü kaldı. |
çoğu kez | * Birçok kere, defalarca. |
çoğu zarar, azıkarar | * “aşırıya kaçmamalı” anlamında kullanılır. |
çoğul | * Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığıveya kişiyi bildirme biçimi, çokluk: Ordular. Geldik. Evlerimiz gibi. |
çoğul eki | * Çokluk eki. |
çoğul ekleri | * Çokluk ekleri. |
çoğulcu | * Çoğulculukla ilgili olan, plüralist: Çoğulcu görüş. * Çoğulculuk yanlısı olan (kimse), plüralist. |
çoğulculuk | * Çeşitli eğilimlerin, düşüncelerin, yönetimde etkisini kabul eden siyasî yöntem, plüralizm. |
çoğullama | * Çoğullamak işi. |
çoğullamak | * Çoğul duruma getirmek. |
çoğullaştırma | * Çoğullaştırmak işi. |
çoğullaştırmak | * Bir kelimeyi çokluk ifade edecek biçime getirmek. |
çoğulluk | * Çoğul olma durumu. |
çoğumsama | * Çoğumsamak işi. |
çoğumsamak | * Bir şeyin düşünülenden daha çok olduğu yargısına varmak, çok görmek, çok bulmak. |
çoğun | * Çok kez, sık sık, ekseriya. |
çoğunca | * En çoğu, ekseri. |
çoğunluk | * Sayıüstünlüğü, ekseriyet. |
çoğunlukla | * Çoğunluğa dayanılarak. * Çoğu zaman,.çoğu kez. |
çoğurcuk | * Sığırcık kuşunun başka bir adı, çekirge kuşu (Suturnus vulgaris). |
çok | * Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı. * Sayı, güçlük, süre vb. bakımından aşırılık bildirir. |
çok anlamlı | * Çok anlamlılıkla ilgili olan. |
çok anlamlılık | * Bir kelimenin birçok anlamlar bildirme niteliği. |
çok ayaklılar | * Eklem bacaklı böceklerin, çıyan gibi, her ekleminde bir veya iki çift ayağı olan takımı. |
çok çok | * En çok, en son, olsa olsa. |
çok düzlemli | * Birkaç düzlemin birbirini kesmesiyle oluşmuş(açı). |
çok eşli | * Aynızamanda birçok kadınla evli olan (erkek) veya birçok erkekle evli olan (kadın), poligram. |
çok eşlilik | * Karıveya kocadan herhangi birinin birden çok sayıda olmasının toplumsal olarak onayladığıevlilik biçimi, poligami. |
çok fazlı | * Birden çok fazı bulunan (akım, sistem). |
çok geçmeden | * kısa bir süre sonra. |
çok gelmek | * gereğinden fazla olmak. * çekilmez ve katlanılmaz olmak. |
çok görmek | * esirgemek. * bir kimsenin bir davranışınıyadırgamak. |
çok gözeli | * Bkz. çok hücreli. |
çok hücreli | * Yapısında birden çok hücre bulunan (hayvan veya bitki). |
çok hücreliler | * Yapısında birden çok hücre bulunan bitki ve hayvanlar. |
çok karılı | * Bkz. çok eşli. |
çok karılılık | * Bir erkeğin kanunî olarak aynızamanda iki veya daha çok sayıda kadınla evli olabildiği evlilik biçimi, polijini. |
çok katlı otopark | * Katlarında araç park yerlerinin bulunduğu bina. |
çok kısa dalga | * 2.9 m’den 3.4 m’ye kadar (104 megahertze kadar) olan radyo dalgaları. |
çok kocalı | * Çok karılı. |
çok kocalılık | * Çok karılılık. |
çok ortaklı | * Birçok ortaktan oluşan (şirket), anonim. |
çok partili | * Birden fazla partinin katılımı ile yaşanan siyasî hayat. |
çok seslendirilmiş | * Çok sesli duruma getirilmiş. |
Kategoriler