çömlekleme | * Çömleklemek işi. |
çömleklemek | * Çömlek işine konu olmak. |
çömmek | * Çömelmek. |
çöngül | * Ufak bataklık, çamurlu küçük göl. |
çöp | * Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası. * Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi. |
çöp arabası | * Süprüntülerin, atıkların taşındığı araba. * İşe yaramaz, değersiz, kaba saba kimse. |
çöp atlamaz | * gözünden hiçbir şey kaçmayacak kadar titiz ve dikkatli (olan), aldatılamaz. |
çöp gibi | * çok ince, zayıf. |
çöp kebabı | * Kısa ve ince ağaç şişlere geçirilerek pişirilen et kebabı. |
çöp kovası | * Bkz. çöp torbası, çöp sepeti. |
çöp sepeti | * Büro ve evlerde çöpleri, atıklarıkoymaya yarayan kap. |
çöp tenekesi | * Çöplerin içinde toplandığı büyük kap. * Çöplük. * İşe yaramayan, kötü, berbat (şey). |
çöp torbası | * Evlerde içine çöplerin konduğu kâğıt veya plâstik torba. |
çöpçatan | * Kimin kiminle evleneceğini önceden kararlaştırıp gerçekleştirdiğine inanılan manevî güç. * Evlenmelerde aracılık eden kimse. |
çöpçatanlık | * Çöpçatanın işi. |
çöpçü | * Evlerden çöpleri toplayan veya sokaklarısüpüren temizlik işçisi. |
çöpçülük | * Çöpçünün yaptığı iş. |
çöpe dönmek | * çok zayıflamak. |
çöpleme | * Düğün çiçeğigillerden, kökleri iç sürdürücü olarak kullanılan, kara çöpleme, yeşil çöpleme ve sarıçöpleme gibi türleri olan bir bitki, marulcuk (Helleborus). |
çöplenme | * Çöplenmek işi. |
çöplenmek | * Çeşitli yiyeceklerden azar azar yemek. * Kendine açıktan ufak tefek çıkarlar sağlamak. |
çöplü | * (üzüm vb. için) Sapı olan. * Çöple, süprüntüyle karışmış. |
çöplüğü | * her türlü yetkinin sınırsızca kullanıldığıyer. |
çöplüğü | * her türlü yetkinin sınırsızca kullanıldığıyer. |
çöplük | * Çöplerin atıldığıyer, süprüntülük, mezbele. |
çöplük horozu | * Güzeli, çirkini ayırt etmeyen kadın düşkünü erkek. |
çöplükçü | * Çöplükleri satın alarak işe yarar madde ve malzemeleri yeniden değerlendirme için hazırlayan kimse. |
çöplükçülük | * Çöplükçünün işi. |
çöpsüz | * Çöpü olmayan. |
çöpsüz üzüm | * Kusursuz ve uygun şey. * Birlikte yaşayacak yakınları olmayan eş. |
çöpten çelebi | * çok zayıf, güçsüz kişi. |
çör çöp | * Bkz. çer çöp. |
çördek | * Gabya mantileri üzerine bağlanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisası. |
çöre otu | * Bkz. çörek otu. |
çörek | * Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi. * Bir gök cisiminin tekerlek biçiminde görülen yüzü, kurs. |
çörek mantarı | * Ormanlık alanlarda yetişen bir mantar. |
çörek otu | * Düğün çiçeğigillerden bir bitki ve bunun çöreklere çeşni katmak için ekilen, susam iriliğindeki siyah tohumu (Nigella damascena). |
çörekçi | * Çörek yapan veya satan kimse. |
çörekçilik | * Çörek yapıp, satma işi. |
çöreklenme | * Çöreklenmek işi. |
çöreklenmek | * (yılan için) Halka durumunda kıvrılıp toplanmak. * Sürekli kalmak, yerleşmek. * Bir duyguyu güçlü ve sürekli olarak duymak. |
çöreklik | * Çörek yapmaya elverişli olan, çörek için ayrılmışolan. |
çörkü | * Sayı boncuğu, abaküs. |
çörten | * Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarıdoğru uzanmışağaç oluk. |
çörten gibi | * oluk gibi, çok gür bir biçimde. |
çörtü | * Değirmende buğday teknesi oluğu. |
çöven | * Kökü ve dalları, suyu sabun katılmışgibi köpürten, kir temizleyici bir bitki, sabun otu, helvacıkökü (Saponaria officinalis). * Çevgen. |
çöz | * Bumbar, bağırsak. * Bumbarın yağı. |
çözdürme | * Çözdürmek işi. |
çözdürmek | * Çözmek işini yaptırmak. |
Kategoriler